Ülkemizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk cumhuriyetin kuruluşundan itibaren her fırsatta her yerde gençleri ve onların gelecek açısından önemini anlatmış. Atatürk; “Bütün ümidim gençliktedir” “Ey yükselen yeni nesil, gelecek sizindir. Cumhuriyeti biz kurduk; onu yükseltecek ve sürdürecek sizsiniz” sözleriyle aslında bizim bugünlerde ihtiyacımız olan iyi, kaliteli eğitim ve geleceğimiz açısından bunun öneminden bahsediyordu. İşte Atatürk bundan 90 yıl önce bunu fark etmiş ve anlatmaya çalışmış. Bugünlerde de aslında ülkenin liderleri aynı şeyi anlatmaya çalışıyor. Peki bir 19 Mayıs gününde daha gençliğin durumu nedir bunu bir araştırma ile sizinle paylaşmak istedim.
***
TÜİK araştırmasından bahsedeceğim; Türkiye’de geçen yıl itibarıyla 12 milyon 989 bin 42 genç bulunuyor. Genç nüfus, toplam nüfusun yüzde 16.3’üne karşılık geliyor. Geçen yıl itibarıyla Türkiye nüfusunun yüzde 16.3’ünü 15-24 yaş grubundaki gençler oluşturuyor. Yani bu grubu iyi eğittiğimizde gelecek Türkiye’nin bu kesin. Peki bakın durum ne; Türkiye’de yükseköğretimde net okullaşma oranı geçen yıl itibarıyla kadınlarda yüzde 42.6, erkeklerde yüzde 39.2 oldu (bunun yarısına yakını Açık öğretim öğrencilerinde oluşuyor) kısacası gençlerin henüz 5’te 1’ine yükseköğretim şansı sağlıyoruz ki burada kaliteden hiç bahsetmeyeceğim. Hane halkı iş gücü araştırması sonuçlarına göre ne eğitimde ne istihdamda olan gençlerin oranı 2016’da yüzde 24 oldu. Yani 13 milyon gencin 3 milyonu ne okuyor ne çalışıyor. Peki ne yapıyor? İşte en büyük siyah nokta burası, burayı tartışmazsak konuşmazsak, çözüm üretmezsek memleketi uçurumun eşiğine bu grup götürebilir. Gençlerde işsizlik oranı, 2015’te yüzde 18.5 iken 2016’da yüzde 19.6 olarak gerçekleşti. OECD ülkelerinin en yüksek genç işsizlik oranı bu. Peki bu ne demek; kötü eğitim, istihdam sorunu, nitelik sorunu ve en önemlisi bu yetkinlik sağlanamaması anlamına geliyor.
İşte size satır aralarında kalan ama toplumsal gerginlik ve gençlerin amaçsızlığının en büyük sonucu; ölüm nedeni istatistikleri sonuçlarına göre, geçen yıl gençler arasında en fazla ölüm oranı yüzde 50.5 ile dışsal yaralanmalardan oldu. Acayip bir istatistik, düşünebiliyor musunuz? Kavgalar, çatışmalar, silahlanma, öfke peki sonuç; ölümlerin yarıdan fazla bu yüzden oluyor. Amaçsız gençliğin sonu diyebiliriz. Hane halkı bilişim teknolojileri kullanım araştırması sonuçlarına göre, 16-24 yaş arasındaki gençlerin internet kullanım oranı, 2015’te yüzde 82.4 iken 2016’da yüzde 87.5’e yükseldi. Halen internet ile bu çağda tanışmamız 1.5 milyon genç var. Bu gençlerin bu çağda daha internet ile bile tanışmamış olmasının vahametini düşünün. Bunlar okuyacak ve endüstri 4.0’a göre iş gücü olacak. Vah halimize ki vah vah.
Benim en fazla ilgimi çeken ise yaşam memnuniyeti araştırması sonuçlarına göre, 2015’te kendisini mutlu olarak beyan eden 18-24 yaş arasındaki gençlerin oranının yüzde 63.8’den 2016’da yüzde 65.1’e çıkması oldu. Neden mutlular, nasıl mutlular, gerçekten çok merak ettim. Ayrıca geçen yıl gençlerin yüzde 63.6’sı şimdiye kadar aldığı eğitimden memnun olduklarını beyan etti. Sözün bittiği yer. Gençlerin mutluluk kaynağı olan değerlerinde ilk sırayı yüzde 54.6 ile sağlık aldı. 2016’da gençlerin yüzde 78.7’si işinden, yüzde 51’i elde ettiği kazancından memnun oldu.
***
Kısaca gençler “iyilik sağlık” kavramlarını anlamış! Gelecek, üretim gibi kavramlar pek umurlarında değil. Aile yapısı araştırması, 2016 sonuçlarına göre, 15-24 yaş arasındaki gençlerin yüzde 43.3’ü görücü usulü ve kendi rızasıyla, yüzde 36.8’i kendi kararı ve ailesinin rızasıyla, yüzde 13.6’sı ise kaçma veya kaçırılmayla evlendi. Yeni halen gençlerin yarıya yakını görücü usulü evleniyor.
Kısacası; 3 milyon hiçbir şey yapmayan patlamaya hazır bomba var elimizde. Gençler üretmiyor. Bütün bu veriler tek şeyi gösteriyor, bu yapı ile geleceğe umutlu bakmak mümkün değil ve bunun çözümü bütünüyle eğitimden geçiyor. Hepimizin bu gençleri eğitim alanına nasıl çekeceğimizi ve nasıl eğiteceğimizi konuşmamız gerekiyor hem de hemen.
