Yap deseler yapamazdım!
İki aydır üst üste çift haneli aylık enflasyon oranına şahit oluyoruz. Aralık ayında yüzde 13,5 olan aylık enflasyon, Ocak’ta da yüzde 11,1 olarak açıklandı. Sadece iki aylık enflasyonumuz dahi yüzde 26!
Uzun zamandır anlatmaktan dilimizde tüy bitti. Yazmaktan klavyelerimiz paslandı.
Gidişat iyi değil dedikçe, bir şey yok deyip geçtiler.
Şimdi geldiğimiz noktada herkes zor durumda.
Yurttaşlar zor durumda. Çalışanlar ücret artışını öğrendiler. Ama o artmış ücretleri daha almadan enflasyona ezildiler.
Bakın memur maaş zamları. Yılbaşında ikinci altı aylık enflasyon farkının üzerine yüzde 7,5 zam yapıldı. Yani zammın büyük bir kısmı 2021 yılında enflasyonla zaten erimişti. Ocak ayındaki yüzde 11’lik enflasyonla daha ilk aydan erimiş oldu.
Ya da asgari ücret zammı. Yüzde 29-50 arasında (AGİ’nin kalkması nedeniyle) zam aldı asgari ücretliler. Burada da yıllık enflasyona bakmak gerekiyor. En yüksek zam oranına erişen ve yüzde 50 zam alan asgari ücretlinin dahi satın alma gücü yine yüksek Aralık ve Ocak enflasyonu ile birlikte erimiş oldu. Şubat ayında maaş ellerine ilk kez geçtiğinde yaşayacakları mutluluk da kursaklarında kaldı.
Üçüncü grup ise asgari ücret dışında ücretli çalışanlar. Yani özel sektör çalışanları. Asgari ücretteki artışın oran olarak yüksek olması nedeniyle bu yıl yüzde 20-40 arasında maaş zammı aldı birçok çalışan. Alamayanlar da haklı bir şekilde protesto ettiler. Kuryeler, medya çalışanları vs. de mücadele ederek enflasyonun çok altındaki ücret artışlarını bir miktar düzelttirmeyi başardı.
Ancak kimisi için işletmeler tarafından yapılan, kimisi için de mücadele ile alınan ücret artış hakları da daha ilk aydan eridi. Yüzde Bu açıdan ücretlilerin satın alma gücü de 2021 enflasyonu ve yüksek Ocak enflasyonu ile çoktan eridi. Yüzde 20-40 arasındaki zam enflasyon altında ezildi.
Eskiden televizyon kanalları haber yapardı. Nisan gibi ücretler enflasyon karşısında eridi diye. Şimdi daha ilk aydan televizyonlarda bu haberleri görmeye başladık bile!
Anlayacağınız çalışanların hali harap.
Acilen ücretler gözden geçirilmeli. Geçirilmeli elbette de ne bütçede kamu personelinin durumunu iyileştirecek bir imkana yer kaldı ne de iş dünyasının böyle bir zammı kaldıracak gücü.
Kapana sıkışmış haldeyiz!
İşveren demişken peki onlarda durum ne?
Orada da durum maalesef pek parlak değil.
TÜİK’in resmi verilerine göre üretici fiyatları bir yılda yüzde 93 artmış durumda. Yine TÜİK’in tüketici enflasyonu verilerine göre buradaki artış yüzde 48,69!
Yani üreticiler de maliyet baskısını tam olarak tüketiciye geçmişe göre istedikleri ölçüde yansıtamıyorlar. Diyeceksiniz ki yansıtamadıkları hal buysa, yansıttıkları durumda ne olacak?
İşte tam da mesele burada kilitleniyor.
Sevgili dostum Dr. Murat Kubilay sosyal medyada üretici üzerindeki yükün TÜİK verilerinin 2017’den bu yana tüketiciye yansımadığını gösterdiğini söylüyor. Yaptığı hesaba göre 2017-2022 yılları arasında tüketici enflasyonu yüzde 233 olurken, üretici fiyatlarındaki artış yüzde 356!
Bu veri bile bize işletmelerin geçmişteki kârlılık seviyelerinden vazgeçtiğini ve yeri geldiğinde sermayelerinin erimesi pahasına çalışmaya devam ettiklerini söylüyor.
Yani anlayacağınız tüketici dertli de üretici değil mi?
O da dertli!
Kim mutlu?
Hiçbir fikrim yok!
Ama şunu söyleyebilirim.
Bana deseydiniz ki herkesi mutsuz edecek bir ekonomi politikası geliştir, uygula inanın bugün uygulanan politikayı bulmam mümkün değildi.
Tebrikler!