İhracat nereye kadar artacak?

Size iki dönemin örneğini vereceğim.

Birinci dönem 2020 yılı Eylül ve Ekim dönemleri. Ağustos 2020’de 7,30’lar seviyesine çıkarak rekor kuran dolar/TL tıpkı bu yıl olduğu gibi Eylül ayında da rekor kırmaya devam etmişti. Eylül’de 7,90 TL olan dolar, Ekim ayı sonuna gelindiğinde 8,30’lara çıkmıştı. Takip eden dönemde Kasım ayında 8,50’yi de ilk kez görecekti.

Yani geçtiğimiz yıl bu zamanlarda da döviz kurlarında rekorlar kırılıyordu. Hoş biz bugün geldiğimiz noktada o günkü rekorları da arar haldeyiz ya neyse...

Diyeceğim o ki o dönem kırılan döviz kuru rekorları onca istikrarsızlığa rağmen ihracatta da önemli artışlara işaret etti. Ağustos’ta 12,5 milyar dolar olan aylık ihracat Eylül 2020’de 16 milyar dolara, Ekim 2020’de ise 17,3 milyar dolara yükseldi. Kasımdaki faiz artışı ve kurdaki ateşin bir miktar sönmesi ile birlikte yeniden 16 milyar dolar seviyesine gerilemişti.

İkinci dönem ise yine bu yılın aynı ayları. Bu sene kurda yaşananları bir daha anlatmama gerek yok. Bu yazı yazılırken 1 dolar 13 TL’nin üzerinde işlem görüyordu. Oysa daha Eylül ayının başında 8,30 TL’lik bir kur seviyesinde idik.

İhracata etkisini de yine TÜİK rakamlarından verelim.

Ağustos’ta 18,8 milyar Dolar olan aylık ihracat, Eylül ayına gelindiğinde 20,7 milyar dolar seviyesine yükseldi. Asıl iplerin kopmaya başladığı Ekim ayında ise yine 20,7 milyar olarak kaldı. Kasım verilerini henüz bilmiyoruz ama o da belli ki bu seviyelerde olacak.

Yani geçtiğimiz sene Eylül’den Ekim’e benzer bir kur dalgalanması ile 1,3 milyar dolar artan ihracatımız bu yıl sadece 56 milyon dolar arttı. Kasım ayında da belli ki bu seviyede kalacak.

Şimdi diyeceksiniz ki kurdaki değer kaybı geçen yıl ihracatta bu kadar artış yaparken bu yıl neden bu artış yavaşladı?

İki temel nedeni var.

Birincisi ihracatın bir sınırı var. Yani ürettiğimiz mal kompozisyonu belli bir miktarın üzerinde satış için uygun değil. Yeni yatırımlar olmadan, üretim kapasitesi ve yurtdışı pazarlardaki canlanma devam etmeden bu sınırı aşabilmek pek kolay olmayacak. Nitekim dış ticaret hadleri de ihracattaki artışın yabancı para cinsinden fiyattaki düşüş ve dolayısıyla miktardaki artışa bağlı olarak gerçekleştiğini gösteriyor. Miktardaki artışı desteklemek ise yeni yatırımları gerektiriyor. Yani hem zamana ihtiyaç var hem de o yatırım için uygun ortama. Maalesef şu anda koşulların bu açıdan da çok uygun olmadığını söylemek lazım.

İkincisi ise ortaya çıkan ekonomik istikrarsızlık. Geçtiğimiz yıl kurdaki yükseliş hangi seviyede olursa olsun piyasalarda durumun düzeleceğine dair inanç seviyesi bugüne göre çok daha yüksekti. Bugün o inanç neredeyse yok olmuş durumda. Dolayısıyla iş yapmak, fiyatlama yapmak, ithal girdi kullanan ihracatçı açısından da çok kolay değil.

Hal böyle olunca TL’deki her değer kaybı ihracatta rekorlara işaret edecek beklentisine girmek de çok gerçekçi değil.

Asgari Ücret ve Büyüme

Bugün itibariyle 2022 yılında uygulanacak asgari ücretin belirlenmesine ilişkin taraflar ilk toplantıyı yapacak. Dün açıklanan büyüme rakamlarını da dikkate alırsak anlaşılan o ki Türkiye ekonomisi yıl sonuna geldiğimizde en az yüzde 10 büyümeyi başaracak. Üzerine resmi enflasyonu da eklediğinizde cari fiyatlarla Türkiye ekonomisi yüzde 35 civarında bir büyüme oranını yakalamış olacak.

Hazine ve Maliye Bakanı Lütfi Elvan da dün bunun üzerine bir açıklama yaptı ve bu büyümenin toplumun tüm kesimlerine yansıması için gerekli önlemleri alacaklarını ifade etti.

Eğer gerçekten Sayın Elvan bu sözü tutabilecekse yarın başlayacak görüşme maratonu sonunda asgari ücretin en az yüzde 60 artmasını sağlamalı.

Neden yüzde 60 kabaca söyleyeyim.

Ekonomideki cari büyüme yüzde 35 ve önümüzdeki yıl da belli ki resmi enflasyon oldukça yüksek seyredecek. Dolayısıyla şimdiden önümüzdeki yılın enflasyonunu da asgari ücretliye yansıtmak gerekecek. Bu gidişle önümüzdeki yıl yüzde 25 enflasyon bile iyimser bir tahmin olur. Ama en azından önden bu oranı baz alarak zammı yaparsalar durum bir miktar iyileşebilir. Bu oranla hesaplanan asgari ücret de DİSK’in söylediğine yakın bir asgari ücret demektir.

Alternatifi ise asgari ücret zamlarını üç ya da altı ayda bir enflasyon kayıpları da dikkate alınacak şekilde yapmak.

Her ikisi de ekonomideki o muazzam denen büyümenin bir miktar çalışana da yansımasına katkı sağlayacaktır.

YORUMLAR (17)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
17 Yorum