Nakitsiz topluma doğru
Kripto paralar artık hayatımıza daha da girmeye ve daha sık karşımıza çıkmaya başladılar. 2009 yılında gerçek kimliği halen tartışmalı olan Satoshi Nakamato, bitcoin’i Dünya’ya tanıtmış ve kripto paralar çağını başlatmıştı.
Kripto paralar, artık herkesin bildiği, nerdeyse her ülkede ticareti yapılan bir meta halini aldı. Bugün Dünya’da bin yedi yüze yakın kripto para işlem görüyor. Bazılarının ciddi ciddi yatırım danışmanları, teknik analistleri var.
Bu noktada daha önce de yazdığımız bir ayrıma dikkat çekmek istiyoruz. Sanal para ve kripto para aynı şey değildir. Sanal para kavramı, kripto paraları da kapsamakta ve daha geniş olup devletlerin de kullanmaya hazırlandığı bir araçtır. Bitcoin ve benzerleri kripto paralar iken devletlerin hatta belki ileride IMF’nin çıkartacağı elektronik paralara ise sanal para denilmektedir.
İsveç Merkez Bankası e-krona adı ile ulusal bir sanal para çıkartacak. Testlerine başlandı bile. Cumhurbaşkanı Erdoğan da Türk Lirası için benzer bir sanal para önerisinde bulunmuştu. Bu tarz sanal paraların arkasında devletler ve merkez bankaları olacağı için bunlardan yana bir güvenlik ve geçerlilik sorunu öngörmüyoruz. Ancak bunları da gidip bir ATM’den nakit olarak çekme imkânı olmayacak. Sanal para sadece sanal ortamda, internette harcanabilecek.
Bu yazının konusu değil ama sahipsiz kripto paralar için ponzi şeması (saadet zinciri) veya Çiftlikbank gibi bir balon oldukları iddiası var. Kripto paralara yatırım yapanların her daim temkinli olmalarını öneririz.
Sahipsiz kripto paralar için tehlike çanı olan bir nokta daha var. Bu tarz paralarla yapılan işlemler, takip edilmelerinin zorluğundan, artık yasadışı işlerde de kullanılmaya başlandı. Rüşvet, kara para transferi, terörün finansmanı, yasa dışı bahis gibi işlerde kripto paralar kullanılıyor. Bu da devletlerin kripto para hareketlerine kısıtlama hatta yasak getirmesine yol açabilir.
Bu yazımızda asıl bahsetmek istediğimiz konu ise pandemi sonrası giderek belirginleşen nakitsiz topluma doğru olan gidişat. Evden çıkılamadığı, sokağa çıkma yasaklarının olduğu, restoranların sadece paket servis yapabildiği zamanlardayız. Mecburen çoğu işlemi internetten online olarak yapıyoruz. Kredi kartı kullanımı on yıllardır var ve giderek daha da yaygınlaşıyor. Hatta bazı işlemleri artık sadece banka havalesi veya kredi kartı ile yapabiliyorsunuz.
İşte bu noktada kripto ve sanal paralar nakitsiz topluma doğru olan gidişatı daha da hızlandırıyor. Özellikle İskandinav ülkelerinde nakitsiz toplum neredeyse başlamış durumda. Çin’de de sanal para kullanımı çok yaygın ve giderek artıyor.
Bu konuda bizim bir çekincemiz var. Nakitsiz yaşam, insanların harcama ve dolayısıyla hayat tarzı özgürlüklerini kısıtlayabilir. Cebinizdeki nakit ile istediğiniz harcamayı yapabilirsiniz. Ancak sadece sanal paranın kullanıldığı bir ortamda her harcamanız ve hareketiniz görüntülenebileceği için devletlerin ya da kural koyan diğer otoritelerin yasak koyma imkânı artmaktadır.
Örneğin ilişkileri bozuk iki ülke kendi vatandaşlarının sanal parasının öteki ülkede geçerliliğini durdurabilir. Bir şeker hastasının tatlı satın almasına kısıtlama getirilebilir. Ya da tatlı satın almış bir şeker hastasının sanal para hareketi sağlık sigortası şirketine bildirilebilir, risk primini arttırabilir. Alkollü içki satın almaktan, kredi borcu olan kişiler için belirli bir harcama limiti konmasına kadar sanal ortamda her türlü kısıtlama mümkündür.
Her nimetin bir külfeti vardır derler. Dijital çağ, bir çok alanda hayatımızı kolaylaştırdı ise de birçok alanda da özgürlüğümüze, mahremiyetimize tehdit olmaya başladı. Dikkatli olmakta fayda var.
Biz, pandemi sonrası birçok konunun eskisinden farklı olacağını yazmıştık. Görünen o ki pandemi, nakitsiz topluma giden yolda önemi bir mihenk taşı oldu. Nakitsiz hayatın ve sanal paraların, zamanla nasıl bir yola evrileceğini yaşayıp göreceğiz.