Doğu Akdeniz ve Schuman Planı
Doğu Akdeniz, Dünya’nın şu an herhalde en çok konuşulan bölgesi.
Giderek artan ve savaşa dönüşme ihtimali olan bir gerilimin merkezi konumunda. Doğu Akdeniz’e kıyısı olmayan ülkeler dahil birçok ülkenin içinde bulunduğu küresel satrancın odak noktası.
Son yüzyılın birçok geriliminde ve savaşında olduğu gibi burada da ana konu enerji kaynakları. Her ne kadar kıta sahanlığı, münhasır ekonomik bölgeler üzerinden ilerlese de işin sonunda düğümleneceği nokta Akdeniz’in altında olan (olduğu iddia edilen) doğal gaz kaynaklarının paylaşımı.
Türkiye ile Yunanistan-Fransa bloku adeta savaşın eşiğindeler. Mısır, İsrail, Libya, Kıbrıs şimdilik uzaktan seyrediyorlar. Her ne kadar Yunanistan’dan taraf gibi dursalar da bir Fransa kadar net pozisyon almış değiller. Örneğin Mısır, Yunanistan ile imzaladığı anlaşmada Yunanistan’ın ısrarına rağmen Meis’in statüsünü anlaşma dışı bıraktı. Almanya ilk başlarda tarafsız gibi iken bir ara AB üyesi olarak Yunanistan’ı desteklemeliyiz dedi. Daha sonra AB, Türkiye ile diyalog halinde olmalıdır gibi sözler sarf etti.
Bizce bütün bu işlerin nihayetinde varacağı nokta müzakere masasıdır. Yapılan manevralar da aslında ülkelerin o müzakere masasına eli kuvvetli oturmak için yaptıkları hamlelerdir. Zira burada maksat doğalgaz kaynaklarına ulaşmak ve bunun ekonomik faydalarını hayata geçirmek ise müzakere ve anlaşma kaçınılmazdır. Çünkü ticaret sözleşme ile hukuk ile olur. İki tarafın fiyat ve koşullarda el sıkışması ile hayata geçer.
Bu noktada Doğu Akdeniz’i bir dakikalığına unutup bir başka enerji kaynağı ve onun sebep olduğu savaş ve nihai barışa bakalım. Çelik ve kömür 19.yy’ın ortasından 20.yy’ın üçüncü çeyreğine kadar adeta Dünya’nın petrolü idi. Avrupa’da, Fransa ve Almanya arasında ezeli bir düşmanlığın, Avrupa genelinde ise iki kere Dünya savaşının nedenlerinden biri olmuştu.
İkinci Dünya Savaşı’nın korkunç yıkımından sonra Avrupa hem çok ciddi şekilde harap olmuş hem de Dünya’nın ekonomik-politik liderliğini ABD ve SSCB’ye kaptırmıştı. Bu iki ülke Dünya’nın yeni süper güçleri olarak Dünya sahnesine çıkmışlar, Amerikan doları ise Dünya ekonomisinin rezerv parası olma unvanını İngiliz sterlininden almıştı.
Peki sonra ne oldu? 1950 yılında bunun böyle gitmeyeceği olgunluğuna erişen Avrupa ülkeleri, savaşlara sebep olan kömür ve çelik kaynaklarının tek bir çatı altında toplanması ve kontrol edilmesi fikrinde uzlaştılar. Bunun fikir babası Fransız dış işleri bakanı Schuman’dı. Kendi adı ile anılan bildirgesinde Avrupa’da bir kömür-çelik birliği kurulmasını önerdi. Ve bu bildiri bugünkü AB’nin kuruluş belgesi olarak kabul edilmektedir.
Yıllarca birbirlerinin canına, malına, ülkesine kastetmiş olan Avrupa ülkeleri önce Avrupa Ekonomik Topluluğu ardından da Avrupa Birliği adı altında bir kader birliği kurdular. Bu birlik Avrupa kıtasına refah, mutluluk ve bereket getirdi. Bugün, ülkemiz dahil birçok ülke insanının göç etmek istediği yerdir Avrupa.
Bütün bunların Doğu Akdeniz ve oradaki doğal gaz kaynakları ile ilgisine gelince… Biz daha önce yazdığımız yazılarda bir savaşa kesinlikle ihtimal vermediğimizi ifade etmiştik. Savaşın hem yıkıcılığı hem de maliyetinin bu bölgede olduğu iddia edilen kaynakların kârlılığını iyice azaltacağını düşündüğümüz için. Ayrıca gerilimin ana aktörleri olan Türkiye, Yunanistan ve Fransa, NATO üyesi ülkelerdir ve ittifak içerisinde böyle bir savaşa müsaade edilmesi çok zordur.
Doğu Akdeniz’de müzakere masasının kaçınılmaz son olduğunu yazmıştık. Bizce o masada Schuman planı gibi bir plan gündeme gelecektir. Doğu Akdeniz’deki enerji kaynaklarının belli bir matematik ve hukuk çerçevesinde pay edilmesini, işletilmesini öngören bir plan. Bu da bölgeye barış ve ekonomik refah getirecektir. En kötü barışın, en iyi savaştan daha iyi olduğunu hatırlamakta fayda var.
Bu tarz bir diplomatik anlaşma bugünden yarına gerçekleşmeyecektir. Ayrıca kabul edelim ki Türkiye için çeşitli riskler de barındırmaktadır. Örneğin Türkiye’den siyasi tavizler istenebilir, Karadeniz’de sondaj faaliyetlerini geçici de olsa durdurması şart koşulabilir vs. Bunlar diplomaside her zaman olan manevralardır. Yine diplomatik müzakerelerle halledilebilirler. Zor ama faydalı bir süreç olacaktır.
Böyle bir plan ve nihai barış belki şu an için çok iyimser olabilir. Ancak biz Schuman benzeri bir planla Akdeniz’e huzur ve refahın geleceğine inanıyoruz, inanmak istiyoruz.