Biden ve sonrası

ABD seçimleri her ne kadar tamamlanmış olsa da henüz kesin netice ilan edilmedi. Bu yazı kaleme alındığında Başkan Trump’ın itirazları devam ediyordu. Anlaşılan o ki bu iş biraz daha zaman alacak.

Ancak olur da şu an için seçimin kazananı görünen Joe Biden, Ocak 2021’de görevi devralırsa o zaman ABD politikalarında hem Türkiye’yi hem de Dünya’yı ilgilendiren değişiklikler bekleniyor.

Her şeyden önce bu seçimi Trump-Biden mücadelesi olarak görmek yanlış olacaktır. İdeolojik olarak bu seçim ulus devleti, korumacılığı savunan akımlarla, küreselci görüşlerin mücadelesi oldu. Daha önce Brexit’te, Trump’un 2016’da başkan seçilmesinde, Fransa’da Le Pen’in ikinci parti olmasında küreselci karşıtı akımın güçlendiğini görmüştük.

Bu akımın en temel özelliği Birleşmiş Milletler, Avrupa Birliği, Dünya Sağlık Örgütü, Dünya Ticaret Örgütü gibi uluslar arası çatı kurumlara karşı olmaları. Akımın şiddetine göre bunlara tümden karşı olanlar olduğu gibi yetkilerinin, etki alanlarının kısıtlanmasını savunanlar da var. Örneğin Fransa’da Le Pen Avrupa Birliği’ne karşı değildir, Birlik’ten çıkmayı savunmaz. Fakat, Euro para birimine, Schengen vize alanına karşıdır. AB’nin göçmen politikalarını eleştirir. Buna mukabil İngiltere’deki akımlar AB’ye tümden karşı idiler. Zaten Brexit de bu şekilde gerçekleşti.

Seçimin şu anki galibi görünen Biden, bu anlamda sıkı bir küreselcidir. Seçim döneminde büyük uluslar arası firmalar, özellikle teknoloji firmaları, kendisini desteklediler. Yine küresel çapta yayın yapan medya kuruluşları da açıkça Biden propagandası yaptılar.

Kendisi göreve başladığında, ki şimdiden ilan etti, Trump’ın ABD’yi geri çektiği tüm uluslar arası kuruluşlara yeniden üye olunacak. Bunların başında Dünya Sağlık Örgütü geliyor. Yaşadığımız pandemi günlerinde çok eleştiri alan bu kurumun ABD tarafından yeniden desteklenecek hale gelmesi önemlidir. Aynı şekilde ABD’nin AB başta olmak üzere benzeri uluslar üstü kurumlara yaklaşımı olumlu olacaktır.

Bütün bunların Türkiye’ye ve bölgesine etkisi neler olacaktır? Her şeyden önce Biden döneminde, daha önce İran ile yapılmış olan nükleer anlaşmaya ABD’nin geri dönmesi bekleniyor. İran’ın -kısmen de olsa- Batı ülkeleri ile yakınlaşması körfez Araplarını ve Suudi Arabistan’ı rahatsız edecektir. Bu durumda bu ülkelerin Türkiye’ye olan hasmane tavırlarının biraz gevşemesi hatta ortadan kalkması beklenebilir. Suudi Arabistan şimdiden bunu işaretlerini vermeye başladı.

Biden, pandemi sürecinde sıkı tedbirleri, sokağa çıkma yasaklarını hatta gerekirse ekonomiyi kapatmayı savunuyor. ABD’nin böyle bir karar alması hem piyasaları hem de diğer ülkeleri olumsuz etkiler. Kısa vadede ilk karşılaşacağımız sorun bu olacaktır. Piyasalara yapılacak olan yardım paketinin akıbeti bu durumda çok daha önemli bir hal alır.

Biden’ın Irak, Suriye ve Libya politikaları Türkiye ile çok paralel değildir. En azından senatörken ve başkan yardımcısı iken söylemleri bu şekilde idi. Ama bu konularda Batı bloğu da tek parça değil. Rusya faktörü giderek güçleniyor. Kafkasya’da Rus varlığı bir kere daha tescil edildi. Biden, Trump’un Suriye, Afganistan gibi yerlerden asker çekmesine karşı.

Bütün bu gelişmeler Biden döneminde ABD’nin Çin’le arasını düzeltirken, Rusya ile daha karşı karşıya geleceğini bize gösteriyor. Bu durum Türkiye’nin, en büyük ikinci NATO ordusu olarak, önemini artıracak ama üzerindeki baskıyı da ağırlaştıracaktır. Türkiye’den tarafını seçmesi istenecektir.

Yaratılmış olan şehir efsanesinin aksine Trump döneminde Türk-ABD ilişkileri mükemmel değildi. Rahip Bronson krizi, Türkiye’nin F-35 programından çıkarılması, Doğu Akdeniz’de Türkiye aleyhine yapılan açıklamalar…

Dolayısı ile Biden geldiğinde her şey altüst olacak, Türkiye ekonomik yaptırımlara maruz kalacak, ambargoya uğrayacak gibi iddialar bizce yanlıştır. Kaldı ki hem Dünya’da hem de Türkiye’de piyasalar içe kapanmacı politikaların yenilmesini olumlu karşıladılar.

ABD ile ilişkileri her zaman inişli çıkışlı olan Türkiye için çok fazla değişen bir şey olacağını zannetmiyoruz. Elbette ki üslup ve yordam farklı olacaktır. Trump döneminde ilişkiler Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Trump arasındaki arkadaşlık, samimiyet üzerinden yürümüştü. Biden döneminde ise diplomasinin, kurumların ve devlet aygıtlarının öne çıkacağı kesin. Bu durum ilk başta işleri zorlaştıracak olsa da orta-uzun vadede ilişkilerin rayına oturmasını sağlayabilir.

Ne ABD, Türkiye gibi bir ülkeyi yok sayıp, onu kaybetmeyi göze alabilir; ne de Türkiye, ABD’ye rest çekip batı ile ilişkilerini koparmayı riske eder. Hele ki Türkiye’nin NATO’dan atılacağı, İncirlik’in kapatılacağı, Türkiye’den tüm ABD varlığının çıkacağı gibi iddiaların hiçbir ciddiyeti yoktur.

Her iki tarafın da güçlü ve zayıf yanları var. Diplomasinin çok iş göreceği; pazarlıkların, taviz koparmanın, işbirliği arayışlarının yoğun olarak yaşanacağı bir dört yıla giriyoruz…

 

YORUMLAR (7)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
7 Yorum