2020 Biterken
Latincede “annus horribilis” bir deyim vardır, “korkunç sene” anlamına gelir. 2020 yılı için bir lakap arasak herhalde ona en çok bu Latin deyimi yakışırdı.
2020’ye oldukça umutlu girmiştik. Daha doğrusu uzun süredir görmezlikten gelinen, deyim yerinde ise rafa kaldırılmış ekonomik sorunların çözümüne dair adımlar atılacağını bekliyorduk. Ancak Korona virüs salgını tüm gezegeni ve kaçınılmaz olarak ülkemizi çok olumsuz etkiledi.
Aslında bir sene öncesinde, 2019’da yerel seçimler ve İstanbul seçiminin tekrarı ile yılın neredeyse yarısını kaybetmiştik. Ekonomide kamu bankaları üzerinden piyasa aktörlerine yapılan baskılar, aktif rasyosu, serbest piyasanın kurallarını zorlayacak müdahaleler işlerin yolunda gitmediğini göstermekte idi.
Bunların düzeleceği beklentisi 2020’nin ilk çeyreğinde ortadan kalktı. Kaçınılmaz ve haklı olarak gelen sokak kısıtlamaları, ekonominin, özellikle esnaf, restoran, kafe gibi servis sektörünü vuran yasaklar tabloyu ağırlaştırmaya başladı.
Birçok ülke, vatandaşlarına doğrudan parasal yardımlar yapmaya başladı. Devletin ekonomiye çok az müdahale ettiği ABD, İngiltere gibi ülkeler bile bu kervana katıldılar. Zira aksi halde önce yoksulluk, sonra yokluk meydana gelecek ve kaçınılmaz olarak sosyal ayaklanmalar bunu takip edecekti.
Ülkemizde de işten eleman çıkarma yasağı, çalışma ödenekleri, çeşitli vergilerin ertelenmesi gibi tedbirlere başvuruldu. Başka bir yazının konusu ama tüm bu olanlar kamunun ekonomideki rolünü yeniden tartışmaya açtı. Devletin ekonomiye müdahalesine her şart altında karşı olan püriten neo-liberal akımlar ciddi bir darbe yediler. O kadar ki Almanya başta olmak üzere bazı Avrupa ülkelerinde sağlıkla ilgili kimi maddelerde ithal ikamesi bile tartışılır hale geldi.
Seyahat yasakları, bir ülkeden başka ülkeye gitmenin nerdeyse imkânsız hale gelmesi turizm sektörünü çok olumsuz etkiledi. O sektör ki Türkiye açısından ciddi bir döviz kaynağıdır. Turizmin teklemesi de ülkemiz adına bir başka olumsuzluktu.
Yaz ayları, sokağa çıkma ve benzeri yasaklar açısından rahattı. Ama sonbaharla birlikte vaka sayılarının artması ile birlikte yeniden senenin başındaki olumsuz ortama geri döndük.
Ancak bu arada -özellikle senenin sonuna doğru- bizlere umut veren gelişmeler de oldu. Ekonomi yönetiminin değişmesi bunların ilkiydi. Çok daha rasyonel kararların alınması, faiz-enflasyon ilişkisi konusundaki yanlış inattan vazgeçilmesi piyasaları biraz da olsa umutlandırdı. Sekiz liraları geçmiş olan dolar nispeten daha kabul edilebilir rakamlara geriledi. Bankaların üzerindeki kredi verme baskısı kaldırıldı.
Bunlara paralel olarak Covid-19 aşısının bulunması, salgının 2021’in ortalarına kalmadan biteceğine dair umutları arttırdı. 2020’deki şartların 2021’de devam etmesi hem ülkemiz hem de Dünya ekonomisi açısından çok yıkıcı olacaktır. Yaşanmaması en büyük dileğimiz. Aşının hızlıca toplumun tüm kesimlerine ulaşması 2021’in en ciddi imtihanıdır.
2020’de sorunlar bunlarla da bitmedi. Siyaset ve dış politika açısından da çok çalkantılı bir yıldı. Şubat ayında Bahar Kalkanı Harekâtı ile Suriye’de çatışmalar yaşadık. ABD ve AB’den tepkiler, yaptırımlar geldi. Doğu Akdeniz, Libya, Kuzey Irak’ta yaşanan askeri-siyasi gerilimler bunların üzerine eklendi. Bu konuların hiçbir henüz hallolmuş değil. 2021’de bunları konuşmaya devam edeceğiz. Dış sorunlar sadece bizden kaynaklı değil. İran’a olası bir harekât, ABD-Çin gerilimi gibi konular da masada. Bunlar da Türkiye’yi olumsuz etkileyecektir.
ABD’nin CAATSA yaptırımları en hafif şekli ile bile olsa hayata geçti. Zamanla daha da ağırlaşacak mı, bilmiyoruz. AB, yaptırım tehdidini şimdilik Mart 2021’e ertelemiş durumda. Yine 2021’e ertelenmiş bir başka konu da işten eleman çıkarma yasağının bitecek olması. Bittiği zaman bir işsizlik dalgası yaşayacak mıyız henüz ön görmek zor. Gerçekleşirse bunun ciddi sosyal sorunlara yol açacağı kesin.
Aşının gecikeceği, Yunanistan’la savaş yaşanacağı, Joe Biden başkanlık koltuğuna oturunca ülkemize karşı ABD’nin tutumunun daha da sertleşeceği, iflas dalgalarının yaşanacağı gibi birçok olumsuz senaryo var. Biz açıkçası bunların yaşanmasına ihtimal vermiyoruz, iyimser taraftayız. Ama şüyuu vukuundan beter bu iddialar Demokles’in kılıcı misali tepemizde sallanmaktalar.
Yeni yılın, en kötüsünü geride bıraktığımız ve 2020’nin kasvetini üzerimizden attığımız bir yıl olması dileğiyle… Tüm okurlarımızın yeni yılını şimdiden kutlarız.