Hz. Peygamber’in öncelikleri
Hz. Muhammed (a.s.), Mekke yakınındaki Nur dağında bulunan Hira mağarasında tefekkür halindeyken aldığı ilk vahiden itibaren, –kısa bir sarsıntının ardından- kendisini insanlığın selameti için gönderilen bir peygamber olarak görmüş; ondan dolayı da hayatını, her devirde büyük kötülükler üreten temel insanlık sorunlarını giderme mücadelesine adamıştı. Kişisel tecrübelerinin yanında gene vahiy yoluyla öğrendiği bu temel sorunların en başta gelen birkaçını ve Hz. Peygamber’in bunları aşma yolundaki mücadele ve başarılarını öğrenmek, dinimizi doğru anlama ve onun aydınlığından yararlanma yolunda bize ışık verecektir.
1. Putperestlikle mücadele: Putperestlik, (çağımızda da görüntüsü farklı ama mahiyeti aynı olan benzerlerini yaşadığımız) ırkçılık (asabiyye) ve kabile savaşlarıyla, yağma ve talanlarıyla, kan davalarıyla, acımasız sömürü ve zulümleriyle “Câhiliye”nin bütün kötülüklerinin üzerine atılan kutsal bir şal idi adeta... O şalın çekilip atılması, altındaki pisliklerin temizlenmesi gerekiyordu. Bütün mücadelenin, bu anlamıyla “cihad”ın asli hedefi buydu. Bunu anlayamazsak, Tevbe sûresini anlayamayız. O sûre, “şirk” kavramı altındaki bütün kötülüklere, zulüm, yağma ve talana, maddi sömürüye, hukuksuzluğa; bütün bu anlamları içeren “Cahiliye”ye karşı açılmış bitirici savaşı anlatır.
2. Yoksullukla mücadele: İlk gelen ayetlerden başlamak üzere Kur’ân-ı Kerîm’in yüzlerce ayetinde sürekli gündemde tutulan en öncelikli birkaç sorundan biri yoksulluk ve Mekke’nin tüccar aristokratlarının bu can yakıcı sorun karşısındaki duyarsızlıkları oldu.
Yoksullukla mücadele Kur’an’ın ve Peygamber’in değişmeyen önceliklerinden biri olduğuna göre, bu mücadele çizgisinden sapan bir anlayış ve uygulama, sapması oranında İslâmî olmaktan da çıkar. Bu mücadeleyi vicdanında içleştirememiş bireyler ve toplumlar, -söylemleri ne olursa olsun- İslâmî olma niteliğini de yetirirler. (Onun için ben şahsen, ABD’de bulunan ve uluslar arası şöhreti olan Müslümanlara ait bir vakfın periyodik olarak yayımladığı raporlardaki birbirine benzer “İslâmîlik” sıralamalarını burada belirttiğim türden öncelikler itibariyle pek de yanlış bulmuyorum. (2020 raporuna göre “en İslâmî ülkeler” sıralaması: 1. Yeni Zelanda, 2. İsveç, 3. Hollanda,… 9. Kanada,… 51. Katar,… 93. Suudi Arabistan…)
3. Güvensizlik sorunuyla mücadele. Daha önceki bir yazımda sunduğum bir ayet ile o ayet üzerine yapılmış bir açıklamayı tekrar hatırlatmalıyım. Çünkü bu bilgi, hem İslam öncesi dönemdeki güvensizlik sorununun boyutunu hem de İslam’ın bu sorunu sonlandırmayı ne kadar önemli gördüğünü ifade etmesi bakımından daima hatırda tutmamızı gerektirecek değerdedir. Kur’an’ın 3. suresindeki o (103.) ayetin anlamı şöyledir: “Hep birlikte Allah’ın kitabına / dinine yapışın, bölünüp parçalanmayın. Allah’ın üzerinizdeki nimetini hatırlayın: Vaktiyle siz birbirinize düşmandınız; sonra Allah kalplerinizi birleştirip kaynaştırdı ve O’nun nimeti sayesinde kardeş oldunuz...”
Bu ayetle ilgili olarak ünlü müfessir Taberî’nin, Tâbiîn nesli tefsir âlimi Katâde’den aktardığı şu açıklama, hem Câhiliye ile İslâm dönemi arasındaki büyük insanî farkı göstermesi hem de ilk Müslüman âlimlerin bu husustaki duyarlılığını yansıtması bakımından son derece değerlidir: “Katâde diyor ki: Yani siz o dönemde birbirinizi boğazlıyordunuz; güçlüleriniz zayıflarınızı yiyordu. Nihayet Allah İslâm’ı getirdi ve aranızda kardeşlik ilişkisi kurdu; sizi birbirinize bağladı...”
Bu ayet ve açıklama, Câhiliye dönemindeki saptırılmış bir cesaret ve yiğitlik anlayışının, bunun doğurduğu şiddet, parçalanma ve güvensizliğin ulaştığı boyutu gözler önüne sermektedir. Açıklamanın, eski acı hatıraları yaşamış olan Sahâbe neslini görmüş, onlardan bu hatıraları dinlemiş bir âlim tarafından yapılması onun değerini daha da arttırmaktadır.
***
“Hz. Peygamber’in öncelikleri” içinde önemli bir yeri olan “güvensizlik sorunuyla mücadele” konusunda söyleyeceklerim burada bitmiyor. Söylemem gerekenlerin devamı için lütfen gelecek yazımı bekleyiniz.
Not: Değerli okuyucularımın yeni yılını tebrik ediyor, bu yılı ülkemize ve tüm insanlığa hayırlı, bereketli ve güvenlikli kılmasını Yüce Mevla’dan niyaz ediyorum.