Statükoyu korumak bir çözüm olursa
Her ufak olayı kendi lehlerine bir kırılma noktası olur ümidiyle, abartılı şekilde lanse eden trollerin oluşturduğu suni siyasi gündem, muhtemelen 14 Mayıs’a kadar sürecek, Türkiye son 20 yılın en heyecanı seçimini yaşıyor ve ne Cumhur İttifakı ne de Millet İttifakı seçimi kazanacakları konusunda emin.
Tansiyon gittikçe yükseliyor ve seçim iki cephe arasındaki bir varoluş mücadelesine evriliyor. Onun için ufak tefek gerilimler bile çok büyük bir skandal ya da gerilimmiş gibi lanse edilmeye çalışılıyor. Bugün büyük bir skandal diye bize aktarılan olayların hemen hemen hiçbirini seçim sonrasında hatırlamayacağız bile.
Yüksek dozlu hamaset ve çarpıcı sloganlar safların sıklaşmasına ne kadar katkı sağlıyor emin değilim. Çünkü karşı tarafa yönelik yapılan suçlamaları artı herkes biliyor ve üslubun sıradanlığı muhtemelen bu mesajların muhataplarını bile artık heyecanlandırmıyor. Ancak kılıçların çekildiği bu atmosferde nankör suçlamasına mazur kalmamak için onlar da susuyor.
***
Bu seçimin galibi henüz kararını vermemiş seçmenlerin oyları ile belli olacak. Tarafların siyasi cephe savaşları yürütmek yerine kararsız seçmeni ikna etmeye çalışması izlenebilecek en mantıklı yol olur. Kararsızları ikna edebilecek en geçerli argüman ise güven ve istikrardır.
Zaten alışık olduğumuz hamaset savaşları yerine güven ve istikrara dayalı yapıcı bir söylem kuvvetle muhtemeldir ki çok daha fazla işe yarayacak. Kararsızların ikna edilmesi demek sadece oy çokluğunu yakalama anlamına da gelmez. Size oy veremeyen kitlenin de sahip oldukları güven ve refahın bir iktidar değişiminde herhangi bir tehdit ve tehlike altında olmayacağından emin olması gerekir.
Türkiye, bir iktidar değişimiyle tüm ülkenin aynı siyasi, sosyal ve kültürel hassasiyetlere sahip olmayacağını defalarca tecrübe etti. Demokrasiyi sadece yandaşları için değil toplumun bütün kesimleri için isteyen ve bu ilkeyi içselleştirdiğini gösterebilen taraf seçmeni ikna eden taraf olur.
***
Statükoyu korumak durağanlık ve sıradanlık olarak algılanır. Ancak mevcut durumumun daha da kötüleşeceği hissiyatına sahip olanlar, değişimin risklerine katlanmaktansa statükonun devamını isteyebilir. Tekrarlayacak olursak değişim ancak güven ve istikrar eşliğinde bir anlam taşır.
Türkiye’yi 21 yıldır muhafazakar bir anlayışın yönetmesi ve bu süre zarfında muhafazakarlık düşüncesinin yıpranması ile Türkiye’nin seçmen çoğunluğunun günün sonunda muhafazakar olduğu gerçeği birbirine karıştırılmaması gereken çok önemli iki farklı siyasi olgu.
Ak Parti ve sonrasında Cumhur İttifakı’nın muhafazakarlık bağlamında siyasal eleştirisini yaparken, bundan böyle muhafazakarlığın bir değer olarak anlam ifade etmeyeceğini söylemek ya da ima etmek çok net olarak Türkiye’de çoğunluğu karşına almak demektir.
***
Muhafazakarların, en azından muhafazakarların bazı kesimlerinin özeleştiri kabiliyetine sahip olduğu düşünülebilir. Ancak muhafazakarların iktidara yönelik eleştirileri bir yana Türkiye’de hiçbir muhafazakarın bu iktidarı ne kadar eleştirirse eleştirsin eski model jakoben ideolojik dayatmaları istemediği çok açık.
Kararsızların büyük bir kesimini muhafazakar seçmen oluşturuyor. Kararsızların ikna edilmesi aslında bir yönüyle muhafazakarların ikna edilmesi anlamına geliyor. Öncülüğünü CHP’nin yaptığı Millet İttifakı’nın bu ince çizgiyi iyi kavraması, Türkiye’nin demokrasi geleneğini kalıcı şekilde değiştirebilecek bir potansiyel taşıyor.