İnsanların kafası ne kadar karışık?
Dünyadaki baş döndüren gelişmeler, çok yönlü etkileşim içinde olan siyasi, ekonomik, sosyal ve kültürel olaylar, insanlarda kafa karışıklığı ve endişeye yol açtığı için popülist liderlerin etkisi gittikçe artıyor. Bu son yıllarda bir hayli yaygınlaşmış olan bir teori. İnsanlar çok yönlü ve katmanlı etkenleri algılayıp irdeleme kabiliyetine sahip olmadığı için dünyayı kendilerine iyi kötü, siyah beyaz basitliğinde sunan liderlere yöneliyor. Özellikle Avrupa’daki aşırı sağcı büyüme bu şekilde izah ediliyor.
Kamuoyunun orta yol, makul tavır gibi siyasette sağduyu sağlayacak bir beklentisi ve etkisi olduğu gerçeği bu teoride biraz ihmal ediliyor. Yani kamuoyunu, tahrik edilmeyi bekleyen şuursuz bir kitle değil de, sağduyu ve itidali zorlayan bir irade olabileceği gerçeği pek hesaba katılmıyor.
Almanya’daki son seçimlerde kitle partileri etkileyici bir lider ya da program çıkaramamalarına rağmen, beklenildiği ve korkulduğu üzere aşırı sağcı AfD partisi oylarını arttırmadı. Bilakis bu partinin oy oranları düştü. Seçimlerden de sol ağırlığı olan üçlü bir koalisyon çıktı.
***
İnsanlığın daha önce tecrübe etmediği bir dönüşüm yaşadığı açık. Dijital dönüşüm/yıkım hakkında sayısız makale, kitap, araştırma vs. yayınlanıyor. Çok kutuplu dünyanın neden olacağı olası siyasi gelişmeler hakkında her gün beklenilmeyen yeni bir siyasi adım ya da teori ile karşı karşıya kalıyoruz.
Çin’in ipek yolu projesinin dünyayı değiştireceğini yazıp çizerken, AB 300 milyar euro bütçeli Global Gateway projesi i ile Çin’in karşısına çıkıyor. Rusya’nın Ukrayna krizinin bir savaşa dönüştürme tehdidine karşı Batı dünyası yaptırımlar peşinde. Türkiye örneğinde çok somut bir şekilde görüleceği şekilde klasik ittifaklar artık eski anlamlarını yavaş yavaş kaybediyor.
İnternet devlerinin dünya piyasalarını ele geçirdiği, yapa zekanın olağanüstü gelişmiş algoritmaları ile sadece alışveriş alışkanlıklarımızı değil, iletişim, etkileşim, kültür, estetik anlayışımızı değiştirdiğini ya da çok daha yoğun şekilde değiştireceğini her gün okuyoruz.
***
İşleri olan biteni yorumlamak anlamlandırmak olan sosyal bilimciler ve gazeteciler için klasik araç ve analiz yöntemleri ile anlamlandırılması mümkün olmayan bir süreçten geçiyoruz. Sadece medya ve sosyal medya kıyaslaması bile bilgi haber yorum paradigmasının ne denli değişim geçirdiğini anlamaya yeterli.
Ancak insanların kafası gerçekten zannettiğimiz gibi karışık mı bu tartışılır. Olan biteni kavrama yeteneğinden uzak olduğunu düşündüğümüz insanlar tüm dijital mal ve hizmetleri sağduyu sahibi olduğunu düşündüğümüz insanlara kıyasla çok daha yoğun kullanıyorlar.
İnsanlar zannedildiği gibi yapay zekadaki gelişmeler dolayısıyla mesleklerini kaybedecekleri endişesi yaşamıyor. Yani dünyanın çok hızlı bir şekilde değişiyor olması toplumsal şuuraltında derin endişeler yaratıyor ön kabulünü ispatlayacak toplumsal bir teamül ortada yok. Bu konuda toplumsal bir deney var mı haberdar değilim ama toplumun kafasının zannettiğimiz kadar karışık olmadığı ortada.
***
Ne şekilde, hangi dinamiklerle ortaya çıktığını bilmediğimiz toplumsal sağduyu gibi bir şey var. Bu sağduyuya güvenmek, en azından taktir etmek endişelerimizi hafifletebilir.