İstanbul Belediyesi’nin tuhaf tuhaf işleri

Yıllar önce, İstanbul Akatlar’daki polis okulunun kapanacağını ve buranın İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin mülkiyetine geçeceğini işittiğimde “Eyvah” dedim kendi kendime.

Etiler’de değil ama yakınında oturuyorum ve zaten ciddi bir nüfus yoğunluğuna sahip olan bu bölgede yoğunluğu daha da arttıracak her şeye “Eyvah” diyorum.

Bu yoğunluk, esas olarak Akmerkez’in Etiler’in göbeğine, bizim çocukken futbol oynadığımız alana yapılmasıyla başladı. Burası zaten bir çekim alanıydı; o çekicilik arttı. Ulus tarafında, yürüyerek zor ineceğiniz çukurların içinde bile devasa siteler inşa edildi. Bütün bu bölge kalabalıklaştıkça kalabalıklaştı. Şu anda da Ulus’ta, Levent’te, Etiler’de, Akatlar’da, Uçaksavar’da, pek yakında Karanfilköy’de “kentsel dönüşüm” adı altında var olan apartmanların yerine daha büyükleri, daha yüksekleri yapılıyor.

Polis Okulu’nun bulunduğu Akatlar semti zaten bir hayli sıkışık, ciddi otopark ve yeşil alan sıkıntısı yaşanan bir yer. Polis okulu arazisinin belediyeye geçtiğini duyduğumda, o zamanlar çalıştığım gazetede temenni mahiyetinde “Keşke” diye yazmıştım, “Buraya yer altına büyük bir otopark yapılsa, üstü de yeşil alan olsa ve Akatlar’da yaşayanlara nefes alacak minicik bir alan açılsa…”

Ama kısa süre sonra rahmetli Kadir Topbaş, belediyenin oraya “İkinci bir Akmerkez” yapmak istediğini açıkladı.

Rivayete göre Evliya Çelebi, rüyasında gördüğü Hazreti Muhammed’e “Şefaat ya resulullah” diyeyim derken yanlışlıkla “Seyahat ya resulullah” demiş ya; bizim iktidarımız da, vakti zamanında Birikim dergisinin tespitiyle “İnşaat ya resulullah” diyen bir iktidar.

Öyle olduğu için de, nasıl Ali Sami Yen Stadı’nın arazisini kamu yararı için kullanıp oraya yeşil alan yapmadılarsa, Etiler’deki polis okulu arazisine de yeşil alan yapmayı akıllarına bile getirmediler.

Fakat neyse ki, tam olarak bilmediğimiz iç çekişmeler nedeniyle Etiler’deki polis okulu konusu sarktı sarktı, projeye arzın merkezine kadar inen bir temel kazabilmeleri için dev beton kazıkların çakılmasına izin verilmesi anlamında “iksa ruhsatı” Temmuz 2018’de, yapı ruhsatı ise ancakKasım 2018’de alınabildi. O sırada arazi belediyenin şirketi Kiptaş’ın mülkiyetinde. Kadir Topbaş’ın istifaya zorlanmasını bu arazide yaşananlara bağlayanlar da var ama şimdi oraya girmeyeyim.

Tabii 2019’da Ekrem İmamoğlu Belediye Başkanı olunca, üstelik seçim kampanyasında buradan da söz edince kendi adıma biraz ümitlendim. Acaba ihale ve inşaat iptal edilir, kazılan dev çukura bir otopark yapıp üstü de yeşil alan olarak bırakılır mı diye.

Ama hayır. Öyle olmadı. Ekrem İmamoğlu belediyesi Kiptaş’ın 2018’de 1 milyar 388 milyon lira (o zamanki kurla yaklaşık 290 milyon dolar) vererek belediyeden satın aldığı araziyi 2021 sonunda arazideki ortak müteahhitlerden Yapı ve Yapı firmasına 2 milyar 88 milyon liraya sattı. (Cumhuriyet’te Barış Terkoğlu’nun yazdığına göre ödeme 4 taksitte yapılacaktı ve tahminen belediyenin kasasına kurların yükselmesinden ötürü 130 milyon dolar girecekti. Yani ödediği paranın yarıdan azı.)

Derken, bu araziye üç ayrı kulede toplam 95 bin metrekare inşaat alanı yaratan imar planı Danıştay tarafından iptal ediliverdi. Danıştay’ın iptal kararı sonrasında da, yeni öğreniyoruz ki İstanbul Büyükşehir Belediyesi de bu alan için verilen yapı ruhsatı ile iksa ruhsatını iptal etmiş.

Şimdi neresinden baksanız tuhaf bir durum var. Birincisi CHP’li Belediye iktidarın oldukça yakını olduğunu bildiğimiz, Sedat Peker ifşaatlarında da sık sık adı geçen bir müteahhite “ayıplı mal” satmış oldu. Yetmedi, durduk yerde belediyeyi zarar ettirdi. O da yetmedi yıllardır Akatlar semtinin ortasında açılı duran devasa çukurun daha kim bilir kaç yıl daha orada duracağı kesinleşti.

Oysa o CHP değil miydi, “Kamu imkanları veya kaynakları kullanılarak elde edilen rantlar kamu çıkarı için harcanacak” diyen? Aynı anda hem kamu kaynağı harcandı burada hem kamu imkanı. Ve bu işin en büyük kaybedeni İstanbul oldu ama kazananı da yok.

Anlaşılan Birikim dergisinin yıllar önce yaptığı tespit doğru ama eksikmiş. “İnşaat ya resulullah” şiarı sadece Ak Parti’nin tekelinde değilmiş. “İnşaat yapmayalım, oraya park yapalım, civardaki, evlerin değeri artsın, vatandaş kazansın” diye düşünmek akıllarının kenarından bile geçmedi.

Gördükleri, hele şehrin göbeğinde gördükleri her araziye “kupon” muamelesi yapmak ve hemen hızla metrekare hesabı yapıp “Buradan şu kadar kâr edilir” diye hesaplamak Cumhurbaşkanlarının, bakanların, belediye başkanlarının refleksi olamaz.

Şimdi çok merak ediyorum: Akatlar’ın hemen arkasındaki Karanfilköy’ün hepsi yemyeşil bahçeler içindeki minik gecekondularının yerine “kentsel dönüşüm” diye ne büyüklükte binalar yapılacak, orada ne kadar yeşil alan bırakılacak acaba?

Bir vakıf kurma hayalim var: Halktan bağış toplayacak, o paralarla şehir merkezlerinde bina satın alıp yıkacak ve yerine çocuk oyun alanı ve parkı yapacak.

YORUMLAR (43)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
43 Yorum