Kapasiten kadar konuş!
Merkez Bankası faizleri 425 baz puan indirdi.
Ülkemiz ve milletimiz adına hayırlı olsun.
Faiz artar tebrik mesajı yayınlar, faiz düşer tebrik mesajı yayınlar, faiz sabit kalır tebrik mesajı yayınlar...
İşte bu ekonomi kurumlarına da hayırlı olsun. Bildikleri tek şey şak şak...
İki satır ekonomi verisine baksalar, iki satır ekonomide gerçeklerden bahsetseler varlıkları biter zaten.
Evet, dün Merkez Bankası faizleri yüzde 24’ten yüzde 19,75’e düşürdü. Ama aynı gün başka verilerde açıklandı. Gelin onlara da bakalım.
Mesela 24 Temmuz günü Merkez Bankası’nın bankaları fonlama tutarı 67 milyar 750 milyon lira oldu. 4 Aralık 2018 günü bankalar MB’den 130 milyar lira kullanmış. 10 Eylül 2018 günü ise 175 milyar lira MB’den para alınmış.
Neden bankalar MB’den para almıyor?
***
O zaman Kapasite Kullanım Oranına (KKO) bakalım. Temmuz ayında yüzde 77,1’den yüzde 76,2’ye geriledi. Taban, şubat ayındaki yüzde 74 seviyesi.
Kapasite nedir? Üretme gücün.
Şu anda üretme gücünün yüzde 76’sını kullanıyoruz. Ama bir noktayı unutmayalım. Her kapasite kullanımı aynı oranı vermez. Şöyle ki, geçen yıldan bu yana yeni fabrikalar kurulmuşsa aynı kapasite kullanımında daha fazla üretim yapmış oluruz. Ama Türkiye’de maalesef son krizde bırakın fabrika kurulmasını, bırakın fabrika büyütmeleri, fabrikalar ya kapandı ya da yandı...
Buna rağmen KKO yüzde 76,2’de.
Faiz düşünce yeni fabrika kurulacak ve yeni işçiler işe mi alınacak? Sen önce kapasiteni kullan...
Sonra yatırımı düşünürsün.
***
Dün Merkez Bankası Reel Kesim Güven Endeksini açıkladı. Güven 4,2 puan azaldı ve 98,3’e düştü. Niye düştü?
Çünkü üretim düştü, sipariş düştü... Sipariş sadece içeride düşmedi, ihracat siparişleri de düştü. Oysa aynı Merkez Bankası faiz indirim kararında “Son dönemde açıklanan veriler iktisadi faaliyetin ılımlı bir toparlanma eğilimi sergilediğini göstermektedir. Rekabet gücündeki gelişmelerin etkisiyle mal ve hizmet ihracatı artış eğilimini sürdürmektedir” diyor.
Buradaki rekabeti TÜİK verilerinden görüyoruz. İhracatçı yok pahasına malını yabancılara satıyor. Yani rekabet dediği şey düşük fiyat. Belki de zararına satış...
***
Yine Merkez Bankası verilerinden devam edelim:
12 Temmuz haftası mevduat faizleri:
1 aya kadar yüzde 21,39
3 aya kadar yüzde 22,60
6 aya kadar yüzde 21,47
1 yıla kadar yüzde 21,92
Ve yine o haftadan 19 Temmuz haftasına...
Toplam döviz hesapları 1 milyar 933 milyon dolar daha artarak 217 milyar 769 milyon dolara yükseldi. Yurt içi yerleşiklerin TL mevduatı ise 1 trilyon 26 milyar liradan 1 trilyon 20 milyar liraya düştüğü görüldü.
TL’den kaç
Dövize koş...
İyi ama kim daha çok dövize koşmuş? Bakın burası da ilginç.
2019 yılında toplam döviz hesabı 25 milyar 182 milyon dolar artıyor. Artış oranı yüzde 13,1.
Mevduat bankalarındaki döviz hesapları ise 20 milyar 370 milyon dolar artıyor. Artış oranı yüzde 11,5.
Katılım bankalarındaki döviz hesabı ise 4 milyar 812 milyon dolar artarak 19 milyar 726 milyon dolara çıkıyor. Katılım bankalarındaki döviz hesaplarındaki büyüme oranı tam yüzde 32,3...
Katılım bankalarının hem bireysel müşterileri döviz varlıklarını yüzde 34,3 artırmış, hem de ticari müşterileri döviz varlıklarını yüzde 33,3 artırmış. En fazla bireysel müşterilerin ABD doları yatırımındaki yüzde 41,6’lık artışta görülüyor.
***
Son bir aydır “vurgun piyasası” diye bir şeyden bahsediyorum.
Faiz düşüş sürecinde oyuncular bu piyasayı iyi çalıştırırlar. Kısa vadede oluşacak fiyatlar ‘vurgun piyasası’ kuralları gereği gerçekleri yansıtmaktan uzak kalır.
Biz bu nedenle orta ve uzun vadeye bakacağız.
Faizler düşünce TL kaynak oluşabilecek mi? Tasarruf sahipleri yüzde 22 TL faizine gitmeyip yüzde 19 TL faizini görünce dövizlerini bozduracak mı? Ya da yeni döviz mi alacaklar?
Hadi bekleyip görelim... Ama tekrar ilave edelim: Piyasaya GÜVEN verilirse o zaman iş başka.