Hangi gerçek?
2021 yılı ikinci çeyrek (Nisan-Haziran) GSYH verileri açıklandı. Geçen yıla göre tam yüzde 21,7 büyüme var.
Muhteşem...
Şimdi gelip bu suyu bulandırmaya ne ihtiyaç duyarız ki? Nasılsa iktidar bir destan yazmış. Bunu övmek varken, neden kılçık atıyoruz?
Ama işte muhaliflik böyle bir şey. Hainlik bu şekilde oluyor sanırım...
Sivas’ta bir kadın İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’e “O kadın buraya giremez” diyordu ya... Ya da Çorum’da CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na bir kadının yine edebe sığmayan davranışı.
İşte bu zihniyeti beslemek gerekiyor. Bu kişilerin ayakta kalması gerekiyor. O nedenle bizim detaya inmemiz ve gerçek durumu göstermemiz muhaliflik ve hainlik olarak algılanabiliyor.
Ama olsun... Biz gerçekleri yine de yazalım.
İşte gerçek tablo:
2021/II. dönem büyüme oranı 2020/II. döneme göre yüzde 21,7. Oysa 2017/II. dönem ila 2021/II. dönemi, toplam 4 yıllık büyüme oranı yüzde 13,6.
Hatta 2018/II. dönemi ila 2021/II. dönem toplamı 3 yıllık büyüme oranı da sadece yüzde 7,4.
Bu ne demek oluyor?
Biz bir yüksekten bir başka yükseğe çıkmadık. Sadece düştüğümüz kuyudan yukarıya doğru zıpladık.
Türkiye 2017-2021 arası derin bir durgunluk ya da bir başka ifade ile ekonomik buhran yaşadı. Bir toplumun uzun süreli ekonomik durgunluğa sabrı da böylece sınanmış oldu.
Gerçi Üsküdar’da çöpten artık toplayan teyzenin “şükür tavsiyesi” de önemliydi. Ve Türkiye 4 yıldır yerinde saydı.
Kâğıt üstünde 4 yıllık büyüme 13,6 görülse de bu ciddi şüpheler içeriyor. Mesela 2017/II. dönemde ülkede çalışan sayısı 28 milyon 686 bin kişi. Aradan tam 4 yıl geçiyor ve 2021 yılı çalışan sayısı 28 milyon 448 bin kişi.
Çalışan sayısının 238 bin kişi azaldığı son 4 yılda GSYH yüzde 13,6 büyüme gösterebiliyor. Müthiş...
Bu nedenle olacak ki, ücret ödemelerinin payı da yüzde 32,0’den yüzde 29,5’e gerilemiş.
Çalışanın kazanmadığı bir model. Hatta çalışmadan kazanılan bir ekonomi yönetimi... Bu da müthiş.
Eskiden 94 krizi olsun 2001 krizi olsun, hatta teğet geçildiği söylenen 2008-09 küresel kriz olsun, çıkış ertesi yıl oluyordu. Bu sefer o derece sert kriz olmadı ama bunalım da 4 yıl sürdü.
Krizden beter bir durağanlık yaşadık. Tıpkı 1976-1980 arası gibi.
Şimdi kendimize şunu soralım:
2017-2021 arasında 15+ yaş nüfus, yani çalışabilir nüfusa iş bulduk mu? Bırakın iş bulmayı son 4 yılda çalışan sayısı bile 238 bin kişi azaldı.
O zaman nasıl bu yüzde 21,7 büyüme ile övüneceğiz?
Son 4 yılda 3 milyon 578 bin kişi çalışabilir nüfusa eklenmiş. Ama çalışan sayısı da 238 bin azalmasına karşılık işsiz sayısı sadece 418 bin artmış. Acaba kâğıt üstündeki bu cennet verilerle gerçekleri nasıl izah edeceğiz?
2017 yılına göre onca elektrikli ev aleti satışı ve konut artışına karşı toplam elektrik tüketimi sadece yüzde 12,44 olmuş. Kısaca yerimizde saymışız ama büyüdük diyoruz.
İşi uzatmaya gerek yok. Ekonomik buhrandan daha yeni yeni çıkış işaretleri var ama daha kayıpları telafi edemedik. Son 4 yılda biriken işsizliği nasıl çözeceğiz?
Baz etkisi, caz etkisi vs ile büyüme var ama bu büyüme bile dengeli değil. Çalışanların kaybettiği, ucuz emeğin yabancılara hizmet ettiği köle vari bir büyüme yaşadığımız.
Mutlu olan, iş bulan, geliri artan varsa sevinsin. Çünkü bilsin ki bu kişiler oldukça azınlıkta. Çünkü büyük kalabalık kaybetmeye devam ediyor.