Ruhları garip yurdu
sılada sılasız kaldım
suyum garip, aşım garip
ben kendime gurbet oldum
içim garip, dışım garip
Abdurrahim Karakoç
Yüreği ağzında, bahar ayazında, herkes kendi şarkısında. Ruhumuz, gönlümüz nerede? Nerede asıl yurdumuz?
Ruhumuza işlemiş bütün ideolojileri incitmek gerek. İnsan endişeli bir varlıktır. Dünyaya gözünü açtığı andan itibaren bir yer edinme, bir yere tutunma ve bir yerde sabit kalma çabası içredir. Oysaki zaman akmaktadır, su akmaktadır, yol dolambaçlıdır. Öyleyse bizim incinmelerimiz, bizim endişemiz, bizim yerimiz ne olacak? Hikâyesi peşinden gider insan.
H H H
Ruhumuz garipler yurdudur. Bütün tahayyüller ortasında bir gün yorgun düşeriz. Garip ruhumuz, garip yurdumuz biraz solgundur. Çünkü insan ansızın çatlayan ve sızan manadan etkilenir. Bu bir ruh yolculuğudur. Özdür. Ruhumuz özgün coğrafyamız, coğrafyamızın madeni garipliğimizdir.
Acayip gelebilir ancak hakiki insanlar gariptir. Onlar ruhlarıyla zamanı seyreylerler. Bu seyir içinde biraz daha garip kalabilmek için ruhlarını adarlar. Sen ruhunu hangi yurda adadın? Sen garipliğini hangi yurda bağışladın? Sendeki bu güzelliğin sırrı nedir?
***
Doğanın güzelliği seyrindedir. Garibin neşesi de hüznü de gönlündedir. Ruhu garip yurdu olan insanları da bir seyir halinde bulabilirsiniz. Ya da onların ruhu sizi bulur. Bu böyledir. Bu kıymetlidir. Kıymet budur. Bu suyun sızısında, karlı bir gecede yolda, yorgun ırmaklarda bulamayacağınız kadar kıymetlidir hem de.
Her insan kendi garipliğinin ruhunu, her ruh kendi garipliğini bulmalıdır. Herkes kendi yurduna sahip çıksın. Herkes kendi ruhuna bir garip bulsun. Ruhları garip yurdu olan o emsalsiz insanlara denk gelsin yolunuz. Zira mütemadiyen ıssızlık, daima ışıksızlık, bitmeyen sızı; sizi dünyanın ortasında bıraktığı boşlukta döver. Perperişan olursunuz.
***
Ruhunda kırk kilit var. Garipliğinde bir anahtar var. Bu işte bir keramet yok. Bu bir nimettir. Bu bir şükürdür. Kim neye nail olduğuna baksın.