Ey kurtarıcımız sev bizi
gönül düştü bin arzunun izine
bilemedik eğrisi ne düzü ne?
şimdi kefen örüyoruz özüne
öz külünden, çiçeğinden dünyanın.
Bahtiyar Vahapzade
Aynaya bakıp feryad ediyoruz: Ey kurtarıcımız kolla bizi, kavuşmuyor hayatı saran kollarımız.
Gidenin, geçmişin peşinden koşuyoruz. Halbuki önümüzde yaşanacak günler varken. Mazeret geçmişe yöneltilen bir şeydir. Biz geçmişin berbatlığından, geleceğin rezaletinden bahsedip bahaneler üretiyoruz. Bahaneler ve mazaretler.
İnsan aslında kör bir bilinçten öte bir şey değil. Bilinçlenmesi için bir ömrü heba etmesi gerekir. Ömrüm, heba edilecek şey miydin sen!
***
Kurban verdik ey ömrüm. Fikirlerimizi, ruhlarımızı, sevgililerimizi. Akan sular da bulanır. Sular hep bulanabilir. Beklenen gelebilir, geçen geçmeyebilir, yaşananlar yakışmayabilir ve sen gidebilirsin. Bütün ihtimaller yaşlanabilir ve hatıralar ölebilir. Kayıplar da olabilir.
Her şey olabilir ama ey kurtarıcımız bizi bilinçlendir! Tek bir şey karşısında tepkimizin ne olacağı belli değildir. Sevgi. Ey kurtarıcımız sev bizi!
***
Ey hayat kuşatmalısın bizi. Bize vereceklerini vermelisin. Doyurmalısın bizi.
Ama biz bu sofradan doymadan kalkacağız.
Biz yani geçip gidenler, heybesinin delikliğini bilip dökülen de birinin rızkıdır diyenler. Yamalamadan heybesini kimseyi minnetle beslemeyenler... Biz yani yamasından ve yarasından bahsetmeyenler...
Artık iyice kanaat getirdim: Yaralarımızdan bahsetmeyelim. Ömrümüzü bahis haline getirmeyelim.
Ey kurtarıcımız, bu bahiste kazanan yok. En azından tut elimizden kendimizi kaybetmeyelim.
***
Günler gelip geçiyor.
Günler gecesine erişiyor.
Bir menzile ulaşanlar var.
Bir yere varıp ötesine gidemeyenler var.
Kendinde olanın başka bir şeye denk gelmediğini kabullenenler var.
Didişmekte olanlar didişiyor, bir adam kaybına ağlıyor, bir adam aramaktan vazgeçmiyor, bir kadın ağıt yakıyor.
***
Ey kurtarıcımız göm bizi bu hayata, nasıl yeşilleneceksek yeşilleniriz. Nasıl yaşanılacaksa yaşayacağız. Ey kurtarıcımız ve ben hüdayinabit. Artık kavga istemiyorum. Susalım ve seyir makamına erişelim. Seyir var seyir içinde. Kayboldum pazarlar içinde. Vahdet nazarında olana pazar olmaz.
Ey kurtarıcımız, pazarlıksız kollamayı ve hayatın kavuşmayan kolları önünde eğilmeyi öğret.
Şüphesiz ses verir kurtarıcı:
-Yaşayıp öğreneceksin.