Uzayın derinliklerinde insanlar, Zergler ve Protoss’lar arasındaki bitmek bilmeyen mücadelede bu sefer Protoss’un intikamını almak ve geleceklerini şekillendirmek sizin yeteneklerinize kalmış durumda.
Warcraft 1994 yılında bilgisayarlarımıza ilk geldiğinde henüz gerçek zamanlı strateji oyunları (RTS) emekleme döneminin başındaydı. Öyle ki henüz farenizin tıkla ve alan seç özelliği bile keşfedilmemiş ve tüm yönettiğimiz karakterleri teker teker seçerek görev vermek durumunda kalıyorduk. Blizzard’ın basit bir oyun stüdyosundan bir efsaneye dönüştüğü bu oyun o kadar çok sevildi ki RTS türünün hayranları deli gibi uzay temalı bir oyun bekleyişine girdiler.
Bu bekleyişi gören Blizzard oyun düşkünlerinin beklentisini 1998 yılında yayınladığı StarCraft ile karşıladı. StarCraft kısa sürede ağ ve internet üzerinden oynanabilme özellikleri ile bir efsaneye dönüştü ve serinin devam oyunu StarCraft II 2010 yılında yayınlanana kadar milyonlarca kişi tarafından oynandı.
StarCraft II: Wings of Liberty'nin açılış videosunu izleyelim
StarCraft II’de biraz daha farklı bir pazarlama stratejisi izleyen Blizzard oyunun bu sürümünde hikayenin üç ana tarafını oluşturan insanlar, Zergler ve Protosslar’ın tüm bölümlerini birden oyuna yerleştirmedi. İlk StarCraft II paketi ile birlikte sadece insan ırkının hikayesini oynayabiliyorduk, elbette bu durum çevrimiçi oyun deneyiminde diğer ırkları oynamanıza engel teşkil etmiyordu.
StarCraft II: Heart of the Swarm videosunu hatırlayalım
Blizzard 2013 yılında StarCraft II: Heart of the Swarm ile Zerg ırkının hikayesini yayınladı. Geçtiğimiz hafta ise StarCraft II: Legacy of the Void ile Protoss ırkının hikayesi satışa sunuldu. Her ne kadar bu pazarlama stratejisi çok fazla eleştirilse de serinin düşkünleri sadakat ve sevgilerinden hiç bir şey kaybetmediler.
StarCraft II: Legacy of the Void açılış videosu ile konumuza girelim
Adım adım ilerleyelim - Grafikler
StarCraft II: Legacy of the Void temel StarCraft II oyun motorunu kullanıyor. Blizzard geçen 5 yıl boyunca sürekli olarak bu oyun motorunu geliştirmeye devam etti ve tüm güncellemeleri herkes için erişilebilir kıldı. Bu sebeptendir ki 2010 yılında temel paketi alanlar hala keyifle ilk paketin içeriğini oynamaya devam edip grafiklerin canlılığına hayran kalabiliyorlar.
Tüm bu geliştirme ve süreç oyunu internet üzerinden oynamayı sevenler için vazgeçilmez bir beklentiye bile dönüştü diyebiliriz. Bıkmadan sıkılmadan her bir güncellemedeki detayların sayfalarca uzayan listesini okuyan ve yorumlayan bir müdavim kitle elde etmek çok da kolay değil.
Sesler ve Müzikler
Eğer doğru sesleri ve müzikleri kullanmazsanız görselliğiniz ne kadar iyi olursa olsun mutlaka bir şeyler eksik kalacaktır. Blizzard’ın ses uzmanlarının ve çalıştığı orkestraların bu alanda sektörün en iyileri olduğunu söyleyebilirim. Öyle ki StarCraft’ın menü müziği çalışırken sürekli dinlediğim müzik listemin temel parçalarını oluşturuyor.
Görsel, ses ve müzik tamam. Peki, hikaye?
İşte burası dananın kuyruğunun gerçek anlamda koptuğu bir nokta. WarCraft ve Diablo gibi evrenler kurgulayan Blizzard bu yeteneğini StarCraft için de sürdürüyor. Belki de StarCraft’ı bu kadar başarılı kılan en temel unsur hikayesinin derinliğidir. Üstelik sizin ekranda gördüğünüz ve oynadığınız hikayenin çok ötesine geçen bir hikaye akışından ve örgüsünden bahsediyoruz.
Gözünüz efsanevi hikaye tanıtımı görsün
İngilizce düzeyinizin ne kadar iyi olduğuna bağlı olarak StarCraft II: Legacy of the Void iliklerinizin en ufak noktalarına kadar işleyecek bir hikaye sunuyor. Bunu ilk açılış videosundan ara senaryolardaki konuşmalar kadar hissediyorsunuz.
Eğer durum gerçekten böyle olmasa 40’a yaklaşan yaşıma ve beni deli gibi yoran işimin tüm yüküne rağmen iki gecemi uykusuz geçirip bir solukta senaryoyu bitirmezdim.
Kes sesini ve paramı al!
Shut up and take my money! İngilizce’de kullanılan ve bir miktar argo kabul edilebilecek bir deyim. Yapılan işe o kadar hayran kalıyor ve beklentiniz o denli yüksek oluyor ki “bana bir şey anlatmana gerek yok, hemen paramı al ve ürünü bana ver” anlamına geliyor. StarCraft II: Legacy of the Void kesinlikle bu kapsama giren bir yapım. Hatta ergenlik günlerinden bu yana Blizzard’ın çıkardığı tüm oyunları satın almış biri olarak şunu söyleyebilirim ki; “Blizzard’dan babam çıksa oynarım."
Zaten benim gibi düşünen en az bir milyon tane daha insan var ki oyun yayınlandığı andan itibaren 24 saat içinde bir milyondan fazla adet satış ile rekor kırmış durumda. Bunca insan yanılıyor olamaz :D
Buna rağmen fiyatının çok düşük olduğunu söyleyemeyiz. Avrupa fiyatlandırması ile 40 Euro fiyat etiketi ile yaklaşık 120 TL'yi gözden çıkartmanız lazım.
Hayranlığı bir kenara bırakırsak
Tamam, üst paragraftaki hayranlığımı bir kenara bırakacak olursak “oyunun hiç mi eksiği yok?” sorusuna cevap vermemiz de lazım. Eğer hayatınız boyunca hiç RTS türü oyun oynamadıysanız StarCraft II: Legacy of the Void kesinlikle doğru başlangıç noktası değil. Bir anda her yerden fışkıran detaylı hikayesinin nereden başladığını anlamayabilir, nereye tıklayıp ne yapmanı gerektiği konusunda bir kaos ortamının içine düşebilirsiniz.
Bu noktada belirtmem lazım ki Blizzard Legacy of the Void paketine ilk iki paketi oynamayanlar için bir hikaye özeti videosu eklemiş durumda ama bu tek başına durumu kotarmaya bile yetmiyor (keyifli ve mutlaka izlenmesi gereken bir video).
İşte o video
Öte yandan serinin düşkünleri için kötü haber iki sene bekledikten sonra gerçekten hızla tüketilen senaryolar tatmin edici olmaktan uzak. Evet oyunun senaryosu muhteşem ve hikaye harika ama her sezonunda 10 bölüm yayınlanıp sonra 10 ay daha yeni sezon için bizi bekleten Game of Thrones’dan çok da farklı diyemeyeceğim.
Eğer yeterince İngilizceniz yoksa oyunun hikayesi size çok fazla heyecan vermeyebilir. Açıkçası Blizzard’ın Türkçe diline daha çok önem vermesini acilen bekliyoruz. Türk oyuncu kitlesi bunu fazlasıyla hak ediyor. Oyunun en şiddetli ve acımasızca eleştirmekten hunharca keyif ama aynı zamanda buruk bir üzüntü duyduğum noktası maalesef budur.
Reklam mı yaptın? Oyunu mu anlattın? Biz bir şey anlamadık!
Evet, haklısınız. Oyunun yapısını size hiç anlatmadım. Hemen bu açığı kapatalım. Oyun gerçek zamanlı bir strateji (Real Time Strategy), yani binalar yapıyor, bu binalarda askerler ve gemiler gibi üniteler üretiyor sonra da bunlar ile savunma ve saldırı yapıyorsunuz. Tüm bunları yapmak için kaynaklara ihtiyacınız var ve bunları haritadan toplamak zorundasınız, elbette bu kaynaklar oyunun zorluk seviyesine göre sınırlı.
Tüm bina ve ünitelerinizin tonla özelleştirilebilir alt niteliği var. Oyun içinde ilerleme kaydettikçe genel oynayış tarzınızı belirleyecek kararlar alıyor ve seçimler yapıyorsunuz. Kısacası elimize bir silah alıp önümüze çıkan her şeye ateş ettiğimiz günümüz çılgınlığından farklı bir oyun.
Oyunun kendisi bittikten sonra çevrimiçi olarak arkadaşlarınıza veya dünyanın bir diğer ucundaki insanlara karşı oynamak keyifli bir deneyim olabileceği kadar korkunç şekilde ezildiğiniz bir deneyim de olabilir. Açıkçası ben bu alanda pek başarılı değilim. Öte yandan çevrimiçi oyunlar ile son yıllarda giderek gelişen e-spor ve turnuva kavramları içinde StarCraft II’nin inanılmaz bir payı olduğunun da altını çizmek lazım. Sadece bu oyunda ustalaşarak bu turnuvalardan kazandığı pazarlar ile hayatını idame ettiren insanlar var.
Hadi size oyun nasıl bir şeymiş onu da gösterelim
Detay yok! Derleyelim, toplayalım, bitirelim.
Hikaye ve üniteler ile alakalı zerre kadar detay vermeyeceğim. Söyleyeceğim her şey oyunda bir şeylerin keyfini kaçıracak.
StarCraft sevenler için bu incelemenin zaten bir anlamı yok, çoktan oyunu aldılar ve bitirdiler. RTS türünü sevenler için henüz StarCraft II serisini hiç onamadılarsa büyük bir kayıp söz konusu. Hemen bu hatadan dönülmesi lazım. Eğer hayatınızda hiç RTS oynamadıysanız işte tam zamanı hemen oyunun ilk paketini gayet makul bir ücrete alıp içine giriyorsunuz ve ardından diğer iki paketi alıp hikayeyi tamamlıyorsunuz.
Not: Bu yazı içindeki videoların hiç birini ben çekmedim, kutsal video kaynağı YouTube sağolsun.