Dünya çapında sanatçımız Ekrem Yalçındağ resim eğitimini aldığı İzmir’de 40 yıl sonra açılan ilk kişisel sergisinin heyecanını yaşıyor. İzmir'in kendisini etkilediğini söyleyen sanatçı, “O yüzden serginin adında ‘Evinde Hissetmek’ dedim, ‘Yeniden ve Yeniden’ derken de nereye gidersem gideyim İzmir’e her döndüğümde kendimi tekrar tekrar evimde hissettiğimi belirtmek istedim” diyor. 3 bin 500 metrekarelik İzmir Kültürpark Atlas Pavyonu’nda yer alan sergi, 3 ay boyunca görülebilecek.
SALİHA SULTAN
Çağdaş resim sanatımızın dünya çapında yıldızı Ekrem Yalçındağ bugünlerde güzel sanatlara yeni adım atmış bir öğrenci kadar heyecanlı… Adıyaman Gölbaşı’nda doğan, İzmir Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Resim Bölümü’nde okuyan, ardından resim tutkusunun peşinden 1994’te Almanya’ya giden sanatçı o tarihten beri çalışmalarını bilindiği gibi Berlin-İstanbul hattında yürütüyor. Geleneksel motifleri modern bir forma kavuşturduğu, ornamenti yeni bir noktaya taşıdığı geometrik biçimli eserleri ile resim dünyasında kendine özel bir alan açan sanatçının işleri uzun yıllardır Viyana, Paris, Venedik gibi sanat şehirlerinde sergileniyor, saygın koleksiyonları süslüyor. Yalçındağ bugünlerde ise 40 yıl sonra resim eğitimi aldığı şehre, İzmir’e, kendi deyimiyle ‘eve’ dönmenin heyecanını yaşıyor. Sanatçı, İzmir Kültürpark’ın Atlas Pavyonu’nda açılan ve Türkiye’deki bugüne kadarki en geniş kapsamlı kişisel sergisi ‘Evinde Hissetmek. Yeniden ve Yeniden’ ile sanatseverlerle buluşuyor.
14 Aralık Cumartesi günü açılışı gerçekleşen serginin arkasında ise, Yalçındağ’ın üniversiteden sınıf arkadaşları, İzmir’in yeni sanat galerisi F~A Gallery’nin kurucuları Füsun Dölek ve Aylin Girgin var. Güzel sanatların şehre kattığı birikime rağmen, İzmir’deki etkinlikleri yüzeysel bulan ve şehrin bu alandaki köklü geçmişinden ilhamla çalışmalara nitelik kazandırmak amacıyla yola çıkan ikili, İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin ev sahipliği yaptığı ilk sergilerinde öğrencilik günlerinden beri bağlarını hiç koparmadıkları Yalçındağ’ı ağırlıyor. Küratörlüğünü sanatçı ile daha önce de çalışmalar yürüten Levent Çalıkoğlu’nun yaptığı serginin önemli bir destekçisi de, Yalçındağ’ın birçok eserini özel koleksiyonunda barındıran Yıldız Holding. Yalçındağ’ın 40 yıllık sanat yolculuğunu gözler önüne seren bu özel sergi aynı zamanda dostluğun kıymetini bilenlerin, sanata saygı duyanların ve işin ehli olanların bir araya geldiğinde ortaya çıkan muazzam tablonun bir örneği…
‘ELEŞTİRMEN OLMAK İÇİN GELMİŞTİM, SANATÇI OLDUM’
Açılış günü sohbet etme fırsatı bulduğum sanatçı Yalçındağ, dünyanın dört bir yanında sergiler açmasına rağmen, hayatında ilk kez bir sergi açıyormuşçasına heyecan doluydu. Gözlerinden bir çocuk sevinci taşan sanatçı ile konuşurken öğrendim ki, üniversiteyi okuduğu bu şehirde daha önce birçok karma sergide yer almasına rağmen meğer ilk kez kişisel bir sergisi ile İzmir’de. 40 yıl sonra böylesi geniş bir sergi nedeniyle bulunmanın duygusal yoğunluğunu yaşayan sanatçı, “Hayatımda beni etkileyen dört şehir var. Adıyaman, İzmir, Gaziantep ve Berlin. İzmir’de güzel sanatlar mülakatında ‘ben sanatçı değil, sanat eleştirmeni olacağım’ demiştim, beni bu ifadem nedeniyle farklı bulup seçmişlerdi. Sonra bu şehirde sanatçı oldum, benim için değeri büyük. O yüzden serginin adında ‘Evinde Hissetmek’ dedim, ‘Yeniden ve Yeniden’ derken de, nereye gidersem gideyim İzmir’e her döndüğümde kendimi tekrar tekrar evimde hissettiğimi belirtmek istedim” sözleriyle duygularını özetliyor. Sanatçı sergideki çalışmalarının izleği hakkında da şunları söylüyor: “Sergiyi planlamıştık ama bu kadar olmaz diye düşünüyordum. Öyle işlerim var ki, 30 yıl sonra onları ben bile ilk kez görüyorum. Ziyaret edenler görecek, sergide bir İzmir Odası var, önünden her geçtiğimde gülümsüyorum çünkü öğrenci olduğum günlerde yaşadıklarım, arkadaşlarım, verdiğim mücadeleler aklıma geliyor.”
‘ÖĞRENCİYKEN DÜŞLEDİĞİM REPERTUVARA YİNE BU ŞEHİRDE ULAŞTIM’
Yalçındağ, bu serginin bir retrospektif olmadığının da özellikle altını da çiziyor. Öğrencilik yıllarında ürettiği portre denemeleri, sonrasında çağdaş sanatın sınırlarını zorladığı motifleri, son yıllarda üzerinde çalıştığı doğa, geometri ve sonsuzluğa odaklanan doğa serisi gibi çalışmalarından 200 kadar eserin sergide yer aldığını vurgulayan sanatçı, birbirinden farklı gibi görünen ancak iç içe geçmiş bu işlerin hepsinin henüz öğrenci olduğu dönemlerde zihninde dolaşan ve ‘kendi müzik repertuvarım’ diye adlandırdığı düşüncelerinin bir sonucu olduğunu ifade ediyor. Yalçındağ, “Benim esasında tematik anlamda toplamda 25-30 resmim var. Henüz öğrenciyken yapmayı düşlediğim bu repertuvar fikrine, işte bugün yine İzmir’de ulaşabildim” diyerek, sanata dair düşlerini gerçekleştirebilmiş olmanın haklı gururu dile getiriyor. Yaptığımız bu güzel sohbetin ardından keyifle gezdiğim sergide de gördüğüm şey tam da sanatçının taşıdığı bu muazzam heyecanın özetiydi. Kendi düşlerinin peşinden koştuğun bütün o zorlu yolların ardından, ne kadar uzağa gitsen de, her daim zaferle eve dönebilmenin sevinci ancak bu kadar renkli, ancak bu kadar güçlü bir coşkuyla tuvale ve mekana aktarılabilirdi...
‘BİR SANATÇININ KENDİNİ ARAYIŞININ 40 YILLIK ÖZETİ’
Serginin küratörlüğünü üstlenen sanat tarihçisi Levent Çalıkoğlu ise sohbetimizde Yalçındağ’ın güçlü renk kombinasyonlarından yola çıkan kompozisyonlarındaki zenginliğin ardında meraklı kişiliğinin yattığını vurgulayarak, sürekli kendini yenileyen bir sanatçı ile birlikte çalışmaktan büyük keyif aldığını ifade ediyor. Atlas Pavyonu’nun devasa alanını, uzayan duvarlarını, birbirine açılan odalarını tek bir sanatçının çalışmaları ile donatmanın zorluğuna değinen Çalıkoğlu, söz konusu Yalçındağ’ın zengin iş yelpazesi olduğunda küratör olarak hiç zorlanmadığını da belirtiyor. Çalıkoğlu, sanatçının eserlerinin mekandaki izleğini ise şöyle tarif ediyor: “Sergi girişte, soyut bir düşünce yapısı olan Yalçındağ’ın akılda kalan imgeleri ile başlıyor. Bu retrospektif bir sergi olmadığı halde, şaşırtıcı derecede 1994’teki eğitimi sırasındaki çalışmalarının onu adım adım bugünkü imgelerine götürdüğünü görüyoruz. Hazırlarken renkler üzerine düşünmeye henüz o yıllarda başladığını, ardından otoportrelere yöneldiğini, sonra adım adım kendi yolunu bulduğunu gördüm. Bu sergi Ekrem Yalçındağ’ın 40 yıl önce İzmir’de kendini aramaya başladığı hikayesinin özeti.” Çalıkoğlu, sergide usta sanatçının kafa yorduğu, kariyeri boyunca bazen birbirinin ucuna eklenen, bazen devam eden, bazen de başka bir yöne evrilen bakış açılarının izlenebileceğini aktarıyor. Sohbetimizde Yalçındağ’ın kompozisyonlarında ustalıkla kullandığı güçlü renklere dikkati çeken Çalıkoğlu, bazı eserlerinde ise daha doğal renklere aynı ustalıkla geçiş yapabilmesinin kendisini özel kıldığı görüşünü de paylaşıyor.
Levent Çalıkoğlu
GEZERKEN MODUNUZ YÜKSELECEK
Ekrem Yalçındağ’ın İzmir Fuar Kültürpark’ın merkezine konumlanmış olan 3 bin 500 metrekarelik Atlas Pavyon Sanat Galerisi’nde yer alan ‘Evinde Hissetmek. Yeniden ve Yeniden’ sergisi, 16 Aralık Pazartesi gününden itibaren üç ay boyunca İzmir’den İstanbul’dan ve yurt dışından ziyaretçilerini ağırlamaya devam edecek. Devasa bir pavyonda yer alan ancak mekanın büyüklüğüne yenilmeyen, aksine soğuk duvarlarına canlı bir ruh katan sergi, Yalçındağ’ın güçlü renkleri ile daha ilk adımda izleyicisine bir enerji yüklemesi yapıyor. Sanatçının dikdörtgen, kare, yuvarlak formlardaki geometrik eserleri modern yaşamın telaşları arasında kaliteli vakit geçirmek isteyenler için büyük bir fırsat. Yalçındağ’ın mekanın bir duvarında serigrafik ağaç baskılarının üzerine ustalıkla konumlandırdığı motifleri, diğer bir duvarında yuvarlak formlarda patlattığı sarıdan kırmızıya, mordan maviye dinamik renk tonları, bir başka duvarda adeta ‘gel burada biraz dinlen’ davetinde bulunan yumuşak kompozisyonları arasında gezinirken sanat, doğa, hayat ve eğlence iç içe geçiyor. Mekanın iki odasında gösterilen ve çalışmalarını anlatan iki farklı video çalışması ise sanatçının bu muazzam birikimin ardındaki detaylara ışık tutuyor.