Türkiye'de HIV/AIDS çalışmalarına yol haritası oluşturmak ve HIV/AIDS yayılımı için risk oluşturan faktörlerle mücadele etmek amacıyla "Türkiye HIV/AIDS Kontrol Programı 2019-2024" hazırlandı.
"Türkiye HIV/AIDS Kontrol Programı 2019-2024" ve ilki 2013'te yayımlanan ancak son gelişmelerle güncellenen "HIV/AIDS Tanı Tedavi Rehberi 2019" tanıtım toplantısı yapıldı.
Sağlık Bakan Yardımcısı Emine Alp Meşe, Bakanlığın Bilkent Yerleşkesi'nde düzenlenen toplantının açılışında yaptığı konuşmada, ilk kez 1980'li yıllarda tanımlanan HIV enfeksiyonunun tüm dünyada yayılmaya devam ettiğini söyledi.
Hastalığın korunmasız cinsel temas, ortak paylaşılan enfekte enjektörlerle damar içi madde kullanımı, gebelik ve doğum sırasında anneden bebeğe ve kan transfüzyonu yoluyla bulaşabildiğine dikkati çeken Meşe, Türkiye'de HIV/AIDS ile mücadelede bugüne kadar başarılı adımlar atıldığını ifade etti.
Meşe, 1985'te bildirilen ilk HIV olgusunun ardından, HIV/AIDS bildiriminin zorunlu hastalıklar listesine alındığını aktararak, 1994'ten itibaren özel izlem çalışmaları yürütüldüğünü ve tanı konulan hastaların bildirimlerinin isim belirtilmeden, kodlu olarak yapıldığını vurguladı.
Türkiye'de HIV enfeksiyonunun tedavisinin dünya standartlarında uygulandığını belirten Meşe, şu bilgileri verdi:
"Ülkemizde HIV enfeksiyonu tanısı alan bütün vatandaşlarımız, öncesinde sigortası olmasa dahi, Genel Sağlık Sigortası kapsamında hastalığa yönelik tetkik ve yenilikçi tedavi hizmetlerine rahatlıkla ve ücretsiz ulaşabilmektedir.
Vatandaşlarımız istedikleri merkezlerde tedavi hizmetlerini alabilmektedir. Ülkemizde tanı konan ve bildirimi yapılan tüm hastaların tedavi ve bakım hizmetlerine ulaşmalarını sağlayan Genel Sağlık Sigortası (GSS) uygulaması pek çok ülkeye örnek oluşturabilecek bir uygulamadır. Vatandaşlarımız, yenilikçi ilaçlar dahil ilaca erişimde sorun yaşamamaktadır."
HASTALIKLA MÜCADELEDE KÜRESEL HEDEFLER
Meşe, dünyada HIV enfeksiyonuna yönelik eylem planı için 2030 vizyonu olarak "Yeni HIV enfeksiyonlarının sıfırlanması, HIV ile ilişkili ölümlerin sıfırlanması, HIV ile yaşayan bireylerin daha uzun ve sağlıklı yaşadığı bir dünya yaratarak HIV nedeniyle yaşanan ayrımcılığa son verilmesi"nin, 2030 hedefi olarak ise "Sağlıklı yaşam ve her yaşta iyi olma hali sağlanarak AIDS epidemisinin 2030 yılına kadar halk sağlığı tehdidi olmaktan çıkarılması"nın belirlendiğini aktardı.
Hastalıkla mücadele için Birleşmiş Milletler HIV/AIDS Ortak Programı kapsamında küresel hedefler seçildiğini anlatan Meşe, bu doğrultuda tüm dünyada AIDS ilişkili ölüm sayısının düşürülmesi, HIV ile enfekte olduğu tespit edilen kişilerin yüzde 90'ının tedaviye erişiminin sağlanması ve tedavi görenlerin yüzde 90'ında viral baskılanma sağlanmasının hedeflendiğini söyledi.
Bakan Yardımcısı Meşe, "Bu hedeflere ulaşmada her türlü ayrımcılığın engellenmesi, HIV ile yaşayan veya etkilenen kişilerin kendi toplumları içinde eşit koruma ve sağlık hizmetine erişim hakkına sahip olması temel yaklaşım olarak benimsenmektedir." diye konuştu.
"25-29 YAŞ ARASI NÜFUSTA HIV/AIDS ARTIYOR"
Dünya genelinde hasta sayısı azalırken, Türkiye'nin de coğrafi olarak konumlandığı Doğu Avrupa bölgesinde ve Orta Asya bölgelerinde hasta sayısının arttığına işaret eden Meşe, "Ülkemiz halen düşük prevalanslı ülkeler arasında yer almaktadır. Ancak bulunduğumuz coğrafyadaki toplumsal gelişmeler, uluslararası ticari ilişkilerle birlikte insan hareketlerinin artması, hastalığa ilişkin farkındalığın artması, tanı ve sağlık kurumlarına erişimin artması ile vaka sayılarında artış trendi izlenmektedir. Özellikle 25-29 yaş arası genç nüfusta HIV/AIDS sıklığı artmaktadır." dedi.
Hastalıkla mücadelede küresel hedeflere ulaşmak amacıyla, akademisyenler, ilgili sivil toplum kuruluşları, Halk Sağlığı Genel Müdürlüğü merkez ve taşra teşkilatında görevli personelin katılımıyla oluşturulan geniş bir çalışma grubu tarafından "Türkiye HIV/AIDS Kontrol Programı" hazırlandığını bildiren Meşe, sözlerine şöyle devam etti:
"Türkiye HIV/AIDS Kontrol Programı, insan haklarını gözeterek, HIV/AIDS yayılımı için risk oluşturan faktörlerle mücadele etmek, her bireyin tanı ve tedavi, bakım ve desteğe eşit ulaşımını sağlayarak, toplumun sağlığını korumak ve geliştirmek misyonu altında ülkemizdeki 2019-2024 yıllarına yönelik HIV/AIDS çalışmalarına yol haritası oluşturmak, ölçülebilir değerlendirmelerle eylem planlarını yürütmek için oluşturulmuştur.
Türkiye HIV/AIDS Kontrol Programı, HIV/AIDS yeni vaka sayısı ve enfeksiyona bağlı ölümleri azaltmak, HIV/AIDS'e yönelik sağlık hizmetlerinin kapasitesini geliştirmek, HIV ile yaşayan bireylere yönelik ayrımcılığı ve mahremiyet ihlallerini önlemek amaçlarını içermektedir. Bu amaçlara ulaşmak için her bir stratejik amaç altında hedefler ve eylem planları geliştirilmiştir."
"İLAÇLARIN YARIDAN FAZLASI TÜRKİYE'DE ÜRETİLDİ"
Türkiye genelinde sunulan, bu enfeksiyona yönelik tanı, tedavi, izlem ve korunma uygulamalarında standardizasyonun sağlanması, hizmetlerin niteliğinin yükseltilmesi ve sağlık çalışanlarına rehberlik etmesi amacıyla "HIV/AIDS Tanı Tedavi Rehberi"nin ilk basımının 2013'te gerçekleştirildiğini anımsatan Meşe, rehberin de güncellendiğini söyledi.
Gelişmiş ülkelerde hangi ilaçlar kullanılıyorsa, Türkiye'de de o ilaçlara rahatlıkla ulaşılabildiğinin altını çizen Meşe, "Bugüne kadar ülkemizde HIV enfeksiyonuna yönelik 46 ilaç kullanıma girmiştir. 2018 yılında 896 bin kutu ilaç satılmış, bu ilaçların yarıdan fazlası (487 bin kutu) Türkiye'de üretilen ilaçlardır." dedi.
Meşe, bu yıl mayıs ayı içerisinde yenilikçi ilaçların Türkiye'de üretilmesi ve teknoloji transferi için yabancı ve yerli ilaç şirketleri arasında iş birliği protokolü imzalandığını hatırlattı.
ANKARA/AA