İsrail’in politikalarına sert muhalefetiyle bilinen Yahudi kökenli ünlü düşünür-yazar Gilad Atzmon, küresel finans spekülatörü George Soros ve gizemli uluslararası organizasyon Açık Toplum Vakfı’nın faaliyetlerine dair görüşlerini KARAR’a yazdı.
GILAD ATZMON
Wikileaks’in henüz sızdırdığı bir e-postaya göre anlaşılıyor ki 2011’de Hillary Clinton ABD Dışişleri Bakanı iken Yahudi oligark George Schwartz Soros kendisini, Arnavutluk’taki karışıklıkla nasıl baş edeceği konusunda adım adım bilgilendiriyor. 24 Ocak 2011 tarihli e-postada Soros şöyle yazıyor:
“İki şeyin acilen yapılması gerektiğine inanıyorum:
1- Uluslararası toplumun tüm ağırlığını Başbakan Berisha ve muhalefet lideri Edi Rama’nın üzerinde hissettir ki daha büyük toplu protestoların önü alınsın ve beyanların tonu yumuşasın.
Üst düzey bir Avrupalı yetkiliyi arabulucu olarak ata.”
2- Soros, “Balkanlarda güçlü bağlantıları olduğuna inandığı” üç kişiyi de bu göreve aday olarak gösteriyor. Ne tesadüftür ki Soros’un Clinton’a yolladığı e-postadan birkaç gün sonra AB, Soros’un önerdiği adaylardan birini Tiran’a, Arnavutluk liderleri ile görüşmeye ve karışıklığı bitirmek için arabuluculuk yapmaya yolluyor.
Soros’un e-postası bize, Batı’da siyasi atmosferi kimin belirlediğini gösteriyor. Besbelli ki bizimw sözüm ona “demokratik yollardan seçilmiş” politikacılarımız değil... Belirleyiciler aslında bir grup oligark; Soroslar, Goldmanlar ve Sachslar gibi insanlar… Yani üretime karşı ticareti esas alan, gözünü para hırsı bürümüş büyük kapitalistler. Bu tip insanlar servetlerine servet katmanın peşindedirler.
Şüphe yok ki Soros, günümüzün en öne çıkan servet avcısıdır. Bu Yahudi milyarder kendi adını “The Bank of England’ı iflas ettiren adama” çıkardı ki Eylül 1992’deki o macerası kendisine bir günde 1 milyar dolardan fazlasını kazandırmıştı. 2002’de Paris Mahkemesi, Bank Societe Generale’nin devralınma anlaşması sırasında içeriden bilgi temin edip kazanç elde etmesi sebebiyle Soros’u suçlu bulmuştu.
Bu spekülatör kapitalist, Brexit (Britanya’nın AB’den ayrılması) öncesindeki günlerde, Britanyalıların Brexit konusunda kendi istediği yönde oy vermesi için manipüle edilmesi amacıyla The Guardian’ın sayfalarını kullanmıştı. Ancak açıkça görüldü ki Britanyalılar “Soros’un tavsiyesini” takip etmedi. Ayrıca şu ana kadar Schwartz Soros’un el mahkûm yaptığı tahminler sanki çok zorlama kaldı, hatta bir hayal ürünü de denebilir. Geriye kalan tek soru ise The Guardian’ın neden bir spekülatif oligarka böyle bir platform temin ettiği? Bu bir haber organı mı yoksa servet avcılarının uzanan kolu mu?
Yıllar içerisinde bu Yahudi oligark, spekülatif kapitalist ajandasını takip etmede kendisine yardımcı olacak şekilde devasa bir altyapı geliştirdi. On yıllar önce solcu kurumları ve aktivistleri satın almanın çok kolay olduğunu fark etti, 1980’lerden beri servetinin bir kısmını dünyanın farklı yerlerindeki “sol eğilimli” bazı siyasi gruplara ve sivil toplum kuruluşlarına yatırıyor. Bunu da arkasında olduğu Açık Toplum Vakfı üzerinden yapıyor. Soros, kendi ajandasında bulunan amaçları gerçekleştirmeyi arzulayan STKları, aktivistleri ve sol eğilimli grupları fonluyor. Bu gruplar kozmopolit bir felsefeyi destekliyorlar ve Soros’un anti-milliyetçi mantrasına kendilerini tahsis ediyorlar. Bunun neticesi ise yıkıcı oluyor. Bu Soros destekli “solcu” organizasyonlar, işçileri birleştirmek yerine onları cinsiyet, cinsel eğilim ve ten rengi üzerinden tanımlanan gruplara ayrıştırıyorlar.
Filistinlileri destekleyenler, İsrail endüstrisinde yatırımları olan ve Soda Stream gibi Batı Şeria merkezli yönetilen İsrail fabrikalarında payları bulunan George Schwartz Soros’un BDS Hareketi’ni fonladığını öğrenince şok oldular. Yine aynı Soros, J Street’e yani ultra Siyonist AIPAC’a karşı muhalefeti kontrol altında tutan Yahudi lobi grubuna da yatırım yapıyor. Soros’un desteklediği organizasyonların uzun listesine bakıldığında ortaya çıkıyor ki bu ılımlı Siyonist oligark, Yahudilerin ve bizzat kendisinin yararına netice verecek bazı iyi davaları destekliyor.
Soros, toplumun “sinagoglaştırılmasına” inanıyor gibi. Toplumun biyolojik faktörleri baz alan topluluklara bölünmesini destekliyor: Siyahlar, kadınlar, LGBT, lezbiyenler… İşçi sınıfını parçalamak için de milyonlar döküyor. Böl ve ortaya çıkanı yönet.
Soros’un uluslararası ilişkilerini takip edenler, birçok hadisede Açık Toplum Enstitüsü’nün yıkıcı izlerini tespit edebiliyor: İran’daki başarısız Kadife Devrim, Mısır devrimi, Suriye’de Esad karşıtı sivil toplum aktiviteleri ve tabi ki Türkiye’deki Gezi Parkı protestoları. “Sivil ayaklanma” denen bu olayların en azından bir ortak paydaşı var: Siyonizme ve servet tekellerine hizmet eden dünya düzenine karşı çıkan rejimlerin istikrarını bozmak.
Geriye merak edilebilecek bir şey kaldı ki neden bu “ilerlemeci” organizasyonlar ve “solcu” kuruluşlar böyle etik dışı bir servet tekelinden, böyle bir dünya çapında yüzlerce milyon işçinin mahvolmasından ve fakirleşmesinden sorumlu olan spekülatif kapitalistten gelen fonları kabul etmeye meraklılar? Cevap da yıkıcı: Schwartz Soros’un parasını kabul edenler, öne sürdükleri şey değiller. Aynı onlara ödeme yapan efendileri gibi ne etiğin peşindeler ne de gelişmenin. Onlar esasında içerideki düşman konumundalar.
Soros ve bu servet avcısının uzattığı eli kabul eden devasa aktivist ağı, işçi sınıfının ve ulus-devletlerin istikarını bozmaya yatırım yapıyorlar. Kadınları erkeklere karşı, sekülerleri dindarlara karşı, siyahları beyazlara karşı ve eşcinselleri heteroseksüellere karşı konumlandırıyorlar.
Erkek, kadın, beyaz, renkli, eşcinsel, Yahudi, Müslüman, Hristiyan fark etmeksizin herkes için en önemli şeyler olan iş, sağlık ve eğitim güvencesi için beraber mücadele verileceğine Soros’un ve onun “ilerlemeci” tacirlerinin ülkeleri ve devletleri sonu gelmeyen hizip çatışmalarına sürüklediğine şahit oluyoruz. Bizler, kimlik siyasetine dair söylemlerle bölünüyoruz. Bu güya ilerlemeci dalavere bir süredir etkiliydi ancak Brexit kampanyasının başarısı; Erdoğan’ın, Putin’in, Ahmedinejad’ın ve hatta Bernie Sanders ike Trump’ın halk desteği gösteriyor ki Soros’un yeni dünya düzeni planları ciddi bir dirençle karşı karşıya kalıyor.
