Merkez Bankası eski baş ekonomisti Prof. Dr. Hakan kara, TCMB'nin 2023 yılındaki yüksek zararı ve değerleme hesabındaki riskten kaynaklanan sermaye açığına dikkat çekerek, krizden çıkışın maliyetinin yüksek olacağını açıkladı. 'IMF gelse, TCMB için sermaye ister' diyen Kara, fiyat istikrarı için Türkiye'ye özgü bir ekonomik program gerektiğini söyledi.
İktisat ve Toplum Dergisi tarafından düzenlenen panelde ekonominin son durumu masaya yatırıldı. Panele katılan Prof. Dr. Hakan Kara uygulanacak kapsamlı programın çerçevesini “kalıcı fiyat ve finansal istikrar için alternatif politikalar geliştirilmesi” vurgusu yaparak, mali disiplin, risk birikiminin sınırlanması gerektiğini; parasal araçlarla yapısal sorunların çözülemeyeceğini söyledi. Ekonomik krizden çıkışın maliyetinin yüksek olacağını açıklayan Kara, fiyat istikrarı için Türkiye'ye özgü bir ekonomik program gerektiğini söyledi.
Son dönemde ekonomide yaklaşımın “üretimi-arzı artırınca enflasyon düşer” olduğunu belirten Kara, verimlilik başta olmak üzere, üretim ve parasal sistemle dengeli şekilde bir yaklaşım gerektiğini ifade etti.
İYİLEŞME BAŞLADI AMA RİSK SÜRÜYOR
Türkiye’nin yüksek döviz riski taşıdığını söyleyen Kara, seçimden sonra iyileşmenin başlamakla fakat yüksek riskin sürdüğünü söyledi. Merkez Bankası’nı zararına da değinen Kara, zararın yanlış bir politikanın ömrünü uzatmak için yapıldığını vurguladı.
'IMF SERMAYE İSTER'
'Normal şartlarda Hazine’nin Merkez Bankası’nı sermayelendirmesi lazım.' diyen Kara "Bir de değerleme hesabı var. Değerleme hesabıyla birlikte (GSYH’nin) yüzde 6,4’üne kadar bir zarar söz konusu. Mesela IMF gelse, hemen bu sermayelendirmeyi ister” ifadelerini kullandı.
'TÜRKİYE'YE ÖZGÜ EKONOMİK PROGRAM GEREK'
Kara, kur ve beklentiler üzerindeki zorlukların devam ettiğini, kurdan enflasyona geçişin kuvvetli olması nedeniyle de Merkez Bankası’nın kuru kontrol etmekte isteğinin yüksek olduğunu, dolarizasyonun da yüksek seviyelere geldiğinin altını çizerek, Türkiye’ye özgü, şartları dikkate alan bir ekonomik program gerektiği görüşünü vurguladı.
Hakan Kara, sadece faizi bir çözüm noktası görmeyen yaklaşımla Merkez Bankası’nın rahatlatılarak çeşitli politika ve araçlarla ekonomik krizle mücadele edilmesi gerektiğini söyledi.
SERMAYE AKIMI
Hakan Kara, Türkiye’nin büyümesinin dış sermaye akımlarıyla çok yakın ilişkide olduğunu, bu ilişkinin de kırıldığı bir programın önemine değinerek, sermaye hareketlerinin kontrolü, ekonomik döngüleri dikkate alan ve döngüleri karşılayan kredi politikası, şirketlerin döviz borcu gibi alanlara yönelik makro önlemlerin değerlendirilebileceğini anlattı. Sermaye akımlarıyla ilgili olarak önerisinin sert önlemler olmadığını vurgulayan Hakan Kara, bunların amaca uygun şekilde akımları yönlendirmekle sınırlı olduğunun altını çizdi.