Genel seçimler sonrası politika faizini yüzde 8,5’ten yüzde 45’e çıkaran TCMB ocak ayında artış döngüsünü tamamladığına yönelik mesajlar verdi. Hafize Gaye Erkan’ın ardından TCMB Başkanı olarak atanan Fatih Karahan başkanlığındaki ilk toplantıda faizin yüzde 45’te sabit kalması bekleniyor. TEPAV mayıs ayında enflasyonun zirveye çıkmasının beklendiğine dikkat çekerek Merkez Bankası’nın politika faizininin yüzde 47,5’e yükseltilmesinin yanı sıra ilave sıkılaştırma mesajı verilmesini dile getirdi.
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısı 22 Şubat 2024 tarihinde yapılacak. Karar öncesi TCMB’nin Piyasa Katılımcıları Anketi’ne Hafize Gaye Erkan’ın istifası sonrası göreve getirilen yeni Merkez Bankası Başkanı Fatih Karahan başkanlığında toplanacak Kurul’un faizi sabit bırakması bekleniyor. Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı (TEPAV), yayınladığı Para Politikası Değerlendirme Notu – VI raporunda enflasyondaki artışa dikkat çekerek politika faizinin arttırılmasının gerektiğini belirtti.
TEPAV, Merkez Bankası’nın politika faizinin yüzde 47.5’e yükseltilmesinin yanısıra ilave sıkılaştırma mesajı verilmesi gerektiğine dikkat çekti. Ekrem Cunedioğlu, Ali Çufadar, Fatih Özatay ve Burcu Aydın Özüdoğru’dan oluşan TEPAV Makroekonomi Çalışma Grubu tarafından bugün yayımlanan notta ‘’Repo faizi yüzde 47,5’e yükseltilmeli ve verilere bağlı olarak ilave sıkılaşmanın da yapılabileceği belirtilmelidir’’ ifadelerine yer verildi.
TEPAV para politikası açısından temel sorunun Mayıs’ta yüzde 75 civarında tepe noktasına ulaşması beklenen enflasyonun 2024 sonunda yüzde 36’ya nasıl düşürüleceği ve daha sonraki dönemde de bu düşüş eğiliminin nasıl devam ettirileceği olduğuna dikkat çekerek şu ifadelere yer verdi:
“Bugün bu temel sorunu derinleştiren üç gelişme daha gözlenmektedir. İlki, 2023 merkezi yönetim bütçesi ile 2023 merkezi yönetim nakit bütçesi arasındaki farkın bugüne kadar görülmemiş düzeylere çıkmış olmasından kaynaklanmaktadır... İkincisi, 2024 sonu ortalama enflasyon bekleyişinin hala yüzde 43 gibi yüksek bir düzeyde seyrediyor olmasıdır. Üçüncüsü, 2024 yılında GSYH’ye oranla yüzde 6’nın üzerinde gerçekleşmesi beklenen bütçe açığını azaltmaya yönelik alınabilecek mali tedbirlerin olası enflasyonist etkileridir.”
RASYONELLİK KARARLILIKLA UYGULANMALI VE YENİ ADIMLARLA DESTEKLENMELİ
TEPAV raporunda enflasyonla mücadele açısından risk primindeki düşüş eğiliminin kalıcı olması ve Türk lirasının sınırlı reel değerlenme eğiliminin bir süre daha devam etmesi gerekliği olduğununu vurgulayarak şu ifadelere yer verdi: ‘’Bunun için, bütçe açığını azaltıcı önlemlerin ve para politikasındaki sıkılaşmanın önümüzdeki dönemde de sürdürülmesi zorunludur. İlaveten, hükümetin yönetilen ve yönlendirilen fiyatlara ilişkin aldığı kararlar enflasyon hedefini destekleyici yönde olmalıdır.
Özetle, “Ekonomide Rasyonele Dönüş Programı” kararlılıkla uygulanmalı ve bu programdan geri dönüş olmayacağına dair algı güçlendirilerek yaygınlaştırılmalıdır.’’ Ayrıca programın yeni adımlarla desteklenmesi gerektiği belirten TEPAV, ‘’Makroekonomik istikrarı sağlayıcı politikaların yanı sıra, politik baskı altında kalmaları halinde makroekonomik dengelerin bozulmasına yol açan -TCMB ve TÜİK gibi- kurumları bağımsız kılacak, verimliliği artıracak, yeşil dönüşüm sürecini hızlandıracak, eğitimin niteliğini yükseltecek, adil ve hızlı çalışan bir hukuk sistemini oluşturacak yapısal düzenlemelerin hayata geçirilmesi önem taşımaktadır. Bu tür yapısal reformların makroekonomik istikrara ulaşmayı kolaylaştıracağı ve sağlanacak istikrarın kalıcı olma ihtimalini artıracağı bir kez daha vurgulanmalıdır’’ ifadelerini kullandı.
POLİTİKA FAİZİNDEKİ ARTIŞ TL MEVDUATA YANSIMADI
Raporda ocak ayı PPK toplantısında politika faizinin yüzde 45’e çıkarıldığı anımsatılırken ancak politika faizindeki artışın, yerleşiklerin hem döviz talebini belirgin biçimde azaltacak hem de tüketim harcamalarının artış oranını aşağıya çekecek ölçüde Türk lirası mevduat faizlerine yansımadığı belirtildi. Bu durumun temel nedenlerinden birinin, öncelikle Merkez Bankası’nın döviz rezervini -brüt olarak da olsa- yükseltme zorunluluğu hissederek döviz karşılığı Türk lirası swap işlemi gerçekleştirmesi olduğunu belirten TEPAV şöyle devam etti:
‘’İkinci neden, Türk lirası kur korumalı mevduat nedeniyle Merkez Bankası’nın yaptığı ödemelerdir. Üçüncü ise bir önceki değerlendirme notumuzda belirttiğimiz üzere tahakkuk eden bütçe açığı kadar nakit bütçe açığı gerçekleşecek olmasının likidite fazlası yaratma potansiyelidir. Bu etki, ocak ayında bir ölçüde gözlenmiştir. Bunun likiditeyi artırıcı biçimde yapılması -mesela Hazine’nin Merkez Bankası’ndaki mevduat hesabını azaltması- ihtimali vardır. Kaldı ki swap işlemiyle birkaç ay önceki repo faizinin altında bir faiz oranıyla alınan Türk lirası cinsi fonların daha yüksek faiz oranlarıyla Merkez Bankası’na depo edilmesi ya da gecelik olarak borç verilmesi gibi bankalar açısından ‘cazip’ imkanlar da likiditeyi artırma potansiyeli taşımaktadır.’’
‘İNDİRİMLER YIL SONU BAŞLAYACAK’
Reuters anketine katılan 11 ekonomistin tamamı politika faizinin bu ay sabit tutulacağı konusunda hemfikir. TCMB’nin daha uzun süre faizlerin yüksek seviyelerde tutulacağı yönündeki mesajlarına rağmen ankette yılsonuna doğru faiz indirimlerinin başlayacağı ana beklenti olmaya devam ediyor. Reuters anketine göre, politika faizinin yıl sonunda yüzde 37.5 seviyesinde bekleniyor. Anketin ilgili bölümüne yanıt veren 10 kurumdan sadece bir tanesi yılsonunda yüzde 45 politika faizi bekliyor. Tahminler yüzde 35 ila yüzde 45 bandında yer alıyor. TCMB enflasyon tahmini, bu yıl için yüzde 36 önümüzdeki yıl için yüzde 14 seviyelerinde bulunuyor. Piyasa tahminleri ise bu yıl için yüzde 40 ila yüzde 45 arasında. Yerel seçimler yaklaşırken asgari ücret gibi etkenlerin Merkez Bankası’nın yıl sonu için yüzde 36 seviyesindeki enflasyon tahmini üzerinde yaratabileceği yukarı yönlü riskleri piyasalar yakından takip etmeye devam ediyor. Reuters’ın yanı sıra AA Finans’ın TCMB’nin 22 Şubat Perşembe günü yapılacak Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısına yönelik beklenti anketi, 14 ekonomistin katılımıyla sonuçlandı. Anket sonuçlarına göre, ekonomistlerin tamamı politika faizinin yüzde 45’te sabit bırakılacağını öngörüyor. Ekonomistlerin yıl sonu politika faizi beklentilerinin medyanı ise yüzde 36,25 oldu. Geçen ay gerçekleştirilen PPK toplantısında politika faizi 250 baz puan artırılarak yüzde 45’e yükseltilmişti.
ENFLASYON MAKASI AÇILIRKEN BEKLENTİ SABİT
Bileşik yıllık politika faizi ile beklenen enflasyon arasındaki makas açılırken, Merkez Bankası’nın enflasyon tahimlerinde düşüş gerçekleşti. TCMB Şubat ayı Piyasa Katılımcıları Anketi’de ‘’Katılımcıların cari yıl sonu tüketici enflasyonu (TÜFE) beklentisi bir önceki anket döneminde yüzde 42,04 iken, bu anket döneminde yüzde 42,96 olmuştur. 12 ay sonrası TÜFE beklentisi bir önceki anket döneminde yüzde 39,09 iken, bu anket döneminde yüzde 37,78 olmuştur. 24 ay sonrası TÜFE beklentisi ise aynı anket dönemlerinde sırasıyla yüzde 23,69 ve yüzde 23,05 olarak gerçekleşmiştir. 2024 yılı Şubat ayı anket döneminde, katılımcıların 12 ay sonrasına ilişkin olasılık tahminleri değerlendirildiğinde, TÜFE’nin ortalama olarak yüzde 15,36 olasılıkla yüzde 30,00 – 34,99 aralığında, yüzde 59,99 olasılıkla yüzde 35,00 – 39,99 aralığında, yüzde 16,76 olasılıkla ise yüzde 40,00 - 44,99 aralığında artış göstereceği öngörülmektedir’’ denildi. Katılımcıların BİST Repo ve Ters-Repo Pazarı’nda oluşan cari ay sonu gecelik faiz oranı beklentisi ile TCMB bir hafta vadeli repo ihale faiz oranı cari ay sonu beklentisi bir önceki anket döneminde olduğu gibi bu anket döneminde de yüzde 45,00 olarak gerçekleşmişti. Katılımcılar mevcut yüzde 45,00’lik politika faizinin 12 ay içinde yüzde 36,62’ye düşmesini beklediklerini bildirdi.
‘MERKEZ BANKASI’NDAN CESARET BEKLİYORUZ’
Perşembe günü PPK faiz kararı olduğunu anımsatan finansal piyasalar uzmanı İris Merkez Bankası’ndan cesaret beklediklerini belirterek ‘’Merkez Bankası 250 baz puan daha faiz artırmalı. Yeni Başkan’ın da enflasyon raporunda belirttiği üzere, Ocak ayı enflasyonu projeksiyonda sapma gösterdi. Şubatta da aynısı olacak. Dezenflasyon sürecinin, seçim sonrası, Şimşek’in vurguladığı sıkılaşmanın etkisiyle Temmuzda başlayacağını var sayarsak sene sonunu, yüzde 45 seviyelerinde kapatacağımızı bekliyorum ve anket beklentisi de bu beklentiye gittikçe yaklaşıyor. Cevdet Akçay’ın belirttiği “zor ama başarırız” yaklaşımını doğru bulmuyorum. İşimizi şansa bırakacak durumda olmadığımızı ve bu yüzden enflasyonun önüne geçmemiz gerektiğini düşünüyorum’’ dedi.