İngiltere’nin AB’den ayrılma kararı almasıyla birlikte başlayan Brexit süreci, Avrupa ve Türkiye’yi etkileyecek. Gerçekleşmesi durumunda Türkiye 3 milyar dolarlık ticaret hacmiyle zora girecek. Koç Holding Başkanı Koç “Süreç özellikle ülkemizi çok çok etkiliyor. İngiltere ile çok büyük ticaret hacmimiz var. Koç Grubu olarak şirketlerimizi direkt etkiliyor çünkü en büyük ihracat pazarımız. Biz hâlâ alternatif senaryoları planlayamaz durumdayız” dedi.
ALİ YILDIRIM
Yaklaşık 3 yıldan fazla süredir devam eden Brexit krizi hala çözüme ulaşamadı. Olay tüm dünyayı ilgilendirdiği kadar Türkiye’yi de yakından etkiliyor. İngiltere’nin Avrupa Birliği’nden çıkmasıyla beraber, Türkiye’nin de 3 milyar dolarlık dış ticareti etkilenecek. Bundan 1.4 milyar tekstil, 1.2 milyar otomotiv ve 500 milyon dolar beyaz eşya ve elektronik sektörü nasibini alacak. Türkiye bu konuyla ilgili bir çalışma masası bile kurdu. Konuyla ilgili konuşan Koç Holding Yönetim Kurulu Başkanı Vekili Ali Koç “Dünya artık yalnız kalmak için çok küçük. Başkalarının sandığımız meseleler, gelip bizleri etkileyebiliyor” diye konuştu. Koç, Brexit kararının 3.5 senedir bilinmeyenlerle devam ettiğini aktararak, şunları söyledi: “En az 20 kez İngiltere’ye gittim. Hem dünyayı hem Avrupa’yı etkiliyor ama özellikle ülkemizi çok çok etkiliyor. İngiltere ile çok büyük ticaret hacmimiz var. Koç Grubu olarak şirketlerimizi direkt etkiliyor çünkü en büyük ihracat pazarımız. Biz hala alternatif senaryoları planlayamaz durumdayız, nasıl sonuçlanacak bilmiyoruz. Suriye’deki insanlık krizi hem ülkemizi hem de Avrupa’yı ciddi anlamda etkiliyor. Bunlar gibi pek çok sorun sayabiliriz.” İnsanoğlunun da çok önemli bir dönüşüm içerisinde olduğunu vurgulayan Koç, değişimin her zaman olduğunu ancak bu kadar hızlısını insanoğlunun hiçbir zaman yaşamadığını dile getirdi. Koç, yaşanılacak bu değişim sürecinin son derece sancılı olacağına işaret ederek, teknolojinin bir taraftan istihdam yarattığını, diğer taraftan ise birçok iş konulu yok ettiğini belirtti.
Birleşmiş Milletler (BM) tarafından hazırlanan bir rapora göre Türkiye, sert Brexit’in gerçekleşmesi durumunda ihracatında yıllık 3 milyar dolarlık kayıp yaşayarak Güney Kore ve Pakistan’ın ardından en kötü etkilenen üçüncü AB üyesi olmayan ülke olacak. AB ile gümrük birliği anlaşması içerisinde olan Türkiye, AB ve İngiltere kendi aralarında yeni bir ticaret anlaşmasına varmadan İngiltere ile özel bir ticaret anlaşması yapamayacak. Bu durumda AB ile İngiltere arasında bir ticaret anlaşmasına varılana kadar Türkiye ve İngiltere birbirlerine gümrük vergisi uygulamak zorunda olacak anlamına geliyor ki 2018’de 18.6 milyar dolar seviyeye gelen ticaret hacmi için bu son derece kötü bir haber. Her iki ülke de birbirinin pazarına serbest erişimi kaybedecek. Türkiye’de İngiliz malları İngiltere’de de Türk mallarının fiyatı artacak, rekabet gücü düşecek.
İNSAN HAKLARI KONUSUNDA GERİLEME VAR
Büyük düşünürlerin çoğu hak ve özgürlüklerin yurdu olan demokrasiye ulaşıldığında arayışın son bulacağına inandığını anlatan Ali Koç, sözlerini şöyle sürdürdü: “Ekonomist Nouriel Roubini, resesyon tehlikesine işaret ediyor. Daha evvel de etti tahminleri gerçekleşti. Küresel ekonomi resesyona girecek mi? Bilmiyoruz, ama pek çok akademisyen ve uzman insanlığın demokrasi yolundaki ilerleyişinde şimdilik mola verdiğini, küresel demokrasinin bir süredir resesyonda olduğunu söylüyor. Farklı kuruluşların yaptığı araştırmalar aynı olumsuz gidişata da işaret ediyor. Dünya genelinde son 10 yılı aşkın süredir insan hakları ve siyasi özgürlükler konusunda kesintisiz gerileme yaşanıyor.” Koç, uluslararası düzeyde liberal demokrasinin bayraktarlığını yapan ABD ve İngiltere dahil iktidarlar köklü kurumsal mekanizmaları alışılmadık yöntemlerle zorladığını aktardı.
SAĞLIKLI DEMOKRASİYLE YATIRIMLAR HIZLANIR
Ali Koç, demokrasi kurum ve kurallarıyla yerleşmeden, hukukun üstünlüğü esas alınmadan sürdürülebilir büyümenin ve refahın sağlanmasının da çok zor olduğunu belirterek “Hür, müstakil, kudretli, lider ve rekabetçi bir ülke için üreten olmamız lazım. Ekonomik anlamda kalkınmışlık olmazsa olmaz” dedi. Sağlıklı işleyen bir demokrasinin varlığının yakın gelecekte büyük yatırımlar açısından belki de en önemli karar unsuru haline geleceğini ifade eden Koç, sözlerini şöyle sürdürdü: “Düzenleme çerçevesinin rasyonel temeller üzerine bina edildiği, karar mekanizmaları şeffaf olan, hesap verebilirliğin ilke kabul edildiği, hak aramanın kurumsal sigortaları bulunan ülkeler uluslararası sermayenin yatırımlarında ön plana çıkıyor. Farklı bakış açılarının tolere ve hatta teşvik edildiği demokratik toplumların eğitim sistemleri de sorgulayan, itiraz edebilen ama uzlaşı da arayan, değişimle barışık, lider özellikli genç nesiller yetiştirebiliyorlar. Yarının bilinmezliklerine yol alırken, iddia ve vizyon sahibi tüm ülkeler ve şirketler böylesi gençlerin rehberliğine ihtiyaç duyacaktır. Yani iyi işleyen bir demokrasi, bir ülkenin insan sermayesi açısından da olmazsa olmazıdır.”