ABD’nin seçilmiş başkanı Donald Trump, günlük istihbarat raporlarına ihtiyacı olmadığını, “Çünkü zeki bir insanım”ifadeleriyle savundu. Independent’ın haberine göre ocak ayında başkanlığı Barack Obama’dan devralmaya hazırlanan Trump, istihbarat raporlarını ‘ihtiyacı olduğunda’ alacağını belirtip, “Öncelikle, bu raporları hazırlayan insanların çok başarılı ve iyi olduklarını söylemeliyim. Onlara, ‘Eğer bir değişiklik olursa beni arayın’dedim. Ama bu raporları istemiyorum çünkü zeki bir insanım” dedi. “Önümüzdeki sekiz yıl boyunca, her gün aynı kelimelerle söylenmiş aynı şeyleri dinlemek istemiyorum” diyerek bir sonraki seçimde başkanlığa yeniden aday olacağının sinyalini veren ABD’nin yeni başkanı şöyle devam etti: “Evet birçok rapor sunuldu. Onlara da söyledim. Eğer gelip, ‘Hiçbir şey değişmedi’ diyecekseniz, buna gerek yok. Tabi, bu durum bazı zamanlarda değişebilir. Bazı değişken durumlarla da karşılaşabiliriz.” Bu arada Trump’ın uluslararası ilişkiler ve güvenlik tehditleri konusunda gizli servisler tarafından yeni seçilen başkanlara verilen istihbarat birifinglerine şimdiye kadar sadece 2 kez katıldığı belirtildi. Bütün zamanını başkanlık kabinesini oluşturmaya harcayan Trump’ın yerine günlük istihbarat brifingi toplantılarına yardımcısı olacak Mike Pence’in katıldığı belirtildi.
CIA’in Rusya Trump’ın kazanması için ABD seçimlerine müdahale etti iddiasına Trump Fox News TV’de katıldığı programda cevap verdi. Trump, yaptığı açıklamada, “Bunun gülünç olduğunu düşünüyorum. Bu Hillary Clinton’un mağlubiyetine bulunan bir bahane daha. Ben buna inanmıyorum” ifadesini kullandı. Aynı zamanda Trump, CIA temsilcilerinin açıklamalarına dayanılarak yapılan haberleri de eleştirdi.
Mülakatta Çin’in Tayvan lideri Tsai Ing-wen ile görüşmesini eleştirmesine tepki gösteren Donald Trump, “Çin’in, kiminle görüşüp görüşemeyeceğimi dikte etmesini istemiyorum” dedi. Donald Trump mülakatta, seçimden sonra Tsai Ing-wen ile yaptığı telefon görüşmesini de savunarak, ABD’nin Tek Çin Politikası’na bağlı kalmak durumunda olmadığını söylemişti. Bu açıklmaların ardından Çin Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Gıng Şuang, düzenlediği olağan basın toplantısında, Pekin yönetiminin Trump’ın ifadelerinden ciddi şekilde endişe duyduğunu belirterek, Tek Çin Politikası’nın Çin-ABD ilişkilerinin temeli olduğuna dikkati çekti.
BEYAZ AMERİKA MİLLİYETÇİLERİ GÜÇ KAZANIYOR
‘ABD beyazlara aittir’ iddiasında bulunan beyaz Amerika milliyetçilerinin son versiyonu ‘Alternatif Sağ’ hareketi, seçiminden Trump’ın galibiyetle çıkmasıyla güç kazanmaya başladı. ‘Alternatif Sağ’ adlı beyaz Amerika milliyetçilerinin, Trump’ın seçilmesinin ardından kamuoyu önüne daha fazla çıkmaya başladığı görülüyor. Temel ideolojisini ‘beyaz ırkın üstünlüğü’ ve ‘yabancı düşmanlığı’ üzerine inşa eden grubun neo-Nazi sembolleri taşıması ve ülkedeki azınlıklara açık bir şekilde karşı çıkması dikkati çekiyor. Son zamanlarda adı daha sık duyulmaya başlanan ‘Alternatif Sağ’ hareketi, ırkçılık tartışmalarını yeniden ülkenin ana gündemine taşıdı.
İlk kez 2010’da aşırı sağcı Richard Spencer tarafından kamuoyunun gündemine getirilen ‘alternatif sağ’ nitelemesi, mevcut milliyetçi ve muhafazakar yaklaşımları ‘yetersiz’ bulan ve daha sert bir söylem geliştirilmesi gerektiğini savunan bir grup beyaz Amerika milliyetçisinin çizgisini tarif ediyor. Kendini mevcut muhafazakar çizgiden ayıran ‘Alternatif Sağ’ hareketi, 2010-2015 döneminde ‘ABD, beyazların ülkesidir’, ‘Azınlıkların yeri yoktur’ ve ‘Nüfusun yüzde 60’ını oluşturan beyazlar, yeterince değer görmüyor’ gibi söylemlerle Amerikan kamuoyunun dikkatini çekmeye çalıştı. Grup, emlak milyarderi Trump’ın Cumhuriyetçi Partiden başkan aday adayı olmasıyla kendine güçlü bir ‘destekçi’ bulmuş oldu.