İslam ahlakı açısından başat değerlerden biri çalışkanlıktır.
Kur’an-ı Kerim’de birçok ayette çalışma değeri öne çıkarılmış; çalışmanın doğrudan Allah’a şükür anlamına geldiği vurgulanmış (Sebe, 13); helal rızkın çalışmayla elde edileceği ifade edilmiş (Bakara, 168); bir iş bitince yenisine başlamak emredilmiş (İnşirah, 7); insan için sadece kendi çalışmasının karşılığı olacağı uyarısı yapılmış (Necm, 39); Allah’ın her kuluna kabiliyet ve çalışmasına göre birtakım nimet ve imkânlar vereceği hatırlatılmış, başkalarının ellerindekilere göz dikip onların hasretini çekerek ömür geçirmek yerine elleriyle kazandıklarının değerini bilmeleri insanlara öğütlenmiş (Ta Ha, 131); ahiret hayatı için çalışırken dünyadan da nasibin unutulmaması gerektiği özellikle vurgulanmıştır (Kasas, 77). Ayrıca peygamberimizin işçinin emeğinin alın teri kurumadan verilmesini emretmesi İslam’ın çalışmaya ve emeğe verdiği değerin başka bir ifadesi olmaktadır.
Çalışkanlık, insanın bedenini ve ruhunu dinç kılar; azmini kuvvetlendirir, ümitlerini taze tutar. Kur’an’a göre gerçek felaket ömür sermayesinin boşa geçirilmesi ve yitirilmesidir.
VİCDANİ RAHATLIK
Çalışan ve kazanan birey daima mutludur, huzurludur, vicdanen rahattır. Allah’ın kendisine lütfettiği sağlık, zaman, akıl, düşünce ve bilgiyi yerli yerinde kullanarak bunlardan faydalanmasını bildiği için, yaratana karşı şükrünü ifade etmiştir. Daima yeni şeyler üretmeye, değişime ve gelişime kapı açan çalışma değeri birçok kötü hasletten insanı uzaklaştırır.
Çalışkan olmak, başarıya ulaşmadaki en büyük anahtardır. Hayata ve ölümden sonrasına dair muhataplarına sürekli hedefler gösteren İslam’ın çalışmaya, emeğe, alın terine verdiği değeri fark etmek çok da zor olmayacaktır. Bu nedenle din eğitimcileri yeni şeyler ortaya koyabilen, kendini mutlu hisseden, işe yaradığını bilemenin huzurunu yaşayan, topluma ve kendisine faydalı bireyler yetiştirme adına çalışkanlık değerine her zamankinden daha çok ajandalarında yer vermelidirler.