Ankara'da dün barış mitingi öncesinde meydana gelen çifte patlamada resmi açıklamalara göre 95 kişi yaşamını yitirdi, 48'i ağır 246 kişi yaralandı. Türkiye tarihinin en kanlı terör saldırısının ardından bazı çevreler terör örgütlerinin Türkiye'ye yönelik tehditlerini ve aynı örgütlerin daha önceki benzer saldırılarını görmezden gelip, ilk andan itibaren hükümeti ve devleti suçlamaya başladı.
Türkiye Gazetesi Yazarı Yıldıray Oğur, bugünkü köşe yazısında terör örgütlerini değil devleti suçlayanları isim isim yazarak, kayda geçirdi. Oğur yazısında Selahattin Demirtaş ve Hasan Cemal başta olmak üzere o isimleri neden tek tek sıraladığını da açıkladı:
Yıldıray Oğur'un yazısı:
Alçaklığın dünkü tarihi...
Türkiye Cumhuriyeti tarihinin bu en korkunç katliamının faili olarak olağan şüpheli mi arıyorsunuz?
Daha bundan iki yıl önce Reyhanlı şehir merkezinde iki bombalı araç patlatılmış 55 insan hayatını kaybetmişti, olayın zanlıları mahkemede yargılanıyor, savcının elinde katliamın emrini Suriye İstihbaratı’ndan ''Ebu Firas'' kod adlı Anas Asalieh'in verdiğine dair onlarca sayfalık tape, istihbarat notu, ifade var.
Suriye’nin Türkiye’ye düşmanlığı açık, muhaberatın yapıp edebildikleri dünyanın malumu…
Yetmezse 7 ay önceden geliyorum diyen saldırı için bütün uyarılara rağmen son ana kadar adım atmayan cemaatçi savcı ve polislerin apaçık ihmalleri de var.
Yine yetmezse, 40 yıldır Türkiye’de silahları, bombaları, canlı bombalarıyla yapmadığı eylem kalmamış, Kürt köylerini basıp, kendi adamlarını rahatça infaz etmiş, daha yeni Kürtlerin şehirlerini hendekler, mayınlar, roketlerle savaş alanına çevirmiş PKK var.
İzci örgütü olan değil, barış için yanıp tutuşan da değil. Devrimci halk savaşı ilan etmiş olan, salondaki kanepesinde otururken küçük kızları roketle vurup, askerî araç geçişi için koyduğu mayınlarla küçük erkek çocukların parçalandığı, yatağında uyuyan genç polisleri infaz edip, 3 yaşındaki kızının, balkonundan el sallayan karısının, sofrada otururken çocuklarının gözü önünde insanları infaz eden tanıdığımız, bildiğiniz terör örgütü olan, terör örgütü kalmaktan başka da bir derdi olamayan…
Daha yeni, 28 Eylül’de HPG’nin komutanı Karayılan “özgür basın susturulamaz” Özgür Gündem gazetesine verdiği röportajda şöyle tehdit etmişti Türkiye’yi:
''Ha yarın onlar (Türkiye devleti) şehirlerde daha fazla katliama yönelirlerse o zaman Ölümsüzler Taburu da metropollerde harekete geçer.”
Ateşkesi Suruç katliamıyla bitirmiş silahlı bir örgütü, tuhaf bir şekilde pazar gününe gün verdiği yeni ateşkesinden bir gün önce, 3 yaşındaki kızı ve hamile karısının yanında polis öldürmesinden ise bir gün sonra, başkentte bir katliam olunca hangi temiz kağıdı olağan şüpheliler listesinden çıkarıveriyor?
Hadi hepsinin ölümsüzler taburları, fedai eylemcileri olan silahlı küçük sol örgütleri saymayalım bu kez. PKK’yla kavgaları olan DHKP-C’yi, Türkiye’yi Suriye’ye çevirip intikam peşinde koşan Esad’ın Mihraç Ural’ını, PKK’nın çözüm ortağı MLKP’yi…
Peki ya PKK’nın biraz ilerimizde aylardır savaştığı IŞİD? Olağan şüpheliler listesinde neredeyse kimsenin aklına gelmeyen çifte bombalı saldırılarda mahir, kendini patlatacak fedaisi bol, dünyanın en acımasız terör örgütü nerede?
Sadece PKK değil Erdoğan ve AKP de IŞİD’in düşman listesinde. Türkçe çıkardığı Konstantiniyye dergisinin ikinci sayısında şöyle yazmışlardı:
"Erdoğan beslemesi bu ateist çete (PKK) sürekli olarak Tağut Erdoğan hükümetini, İslam devletine destek verdiğini iddia edip aslında kendilerine destek istemektedirler.”
Derginin yeni çıkan üçüncü sayısının kapağında ise açık çağrı ve tehdit vardı: "İştihadi (intihar eylemleri) operasyonların caizliği ve fazileti."
Boş tehditler de değildi bunlar. Diyarbakır HDP mitinginde Suruç’ta yapıldı da. Failler isimleriyle tespit edildi.
Suruç katliamını yapan IŞİD'çisinin ağabeyini arıyor emniyet uzun zamandır.
Benzer katliamları her gün Suriye’nin şehirlerinde, Bağdat’ta, istediği an Fas’ta, istediği an Paris’te, Tayland’da yapabilen bir terör örgütünden de şüphelenen kimse yok.
Yok, hayır hiçbiri yapmış olamaz bu korkunç katliamı. Bu eli silahlı, intihar eylemleri sicilleri kabarık terör örgütlerinin cirit attığı bir ülkede baş fail hiçbiri değil.
Seçime 20 gün kala, bir cumartesi günü, kendilerinin ve ailelerinin de yaşadığı, o an onların da oradan geçebilecekleri, başkentin orta yerinde 100’e yakın insanı öldüren bombaları gönderen ülkeyi 13 yıldır yöneten sivil iktidar ve seçimle gelmiş ilk Cumhurbaşkanı..
Böyle bir katliamdan sonra bir iktidar tabii ki eleştiri oklarının hedefi olur, güvenlik, istihbarat zaafı soruşturulur. İstifalar istenir.
Ama bu kadarı yetmiyor bunlara artık. Doğrudan “katil” diye uzatıyorlar parmaklarını. Israrla, patlamadan hemen beş dakika sonra, daha polis bile elini delillere sürmemişken, büyük bir utanmazlıkla yapıyorlar artık bunu…
Bir cemaat trollünün tweetleri, bir mafya liderinin böyle bir saldırı yapacak kudreti, uğruna kendini patlatacak fedaileri varsa ne diye yaptığı sorusu sorulacak mafyatik mitinginde ettiği bir tehditvari laf, hatta bazen sadece canlarının böyle çekmesi yetiyor bu yalancılığa, dayanılmaz alçaklığa, siyasi nebbaşlığa, akbabalığa…