KENAN BUTAKIN - HİLAL ÖZTÜRK / HABER MERKEZİ
696 sayılı KHK’daki 15 Temmuz direnişine katılan sivillere ceza muafiyeti getiren düzenlemeye hukukçulardan itiraz geldi. Metinde ucu açık ve muğlak ifadeler olduğu yorumlarında bulunan hukukçular, düzenlemenin AİHM içtihatlarına da uygun olarak toplumsal barışı sağlamayı amaçlayan uzlaşıyla yeniden yapılmasını, mutlaka değişmesi ya da iptal edilmesi gerektiğini belirtti. Hükümet bu itirazlar nedeniyle bir açıklama yaparak düzenlemenin sadece “15-16 Temmuz darbe girişimi sürecini” kapsadığı vurgusunu yaptı. Ancak açıklamaya rağmen bu haliyle tehlikeli sonuçları olabileceği değerlendirmesi yapıldı. Hukuçuların düzenlemeyle ilgili görüşleri şöyle:
ÇOK TEHLİKELİ SONUÇLARI OLABİLİR
Prof. Dr. Ali Kemal Yıldız: “Yapılan düzenlemenin ucu açık ve bu çok tehlikeli sonuçlar doğurabilir. Zaten mevzuatımızda darbe teşebbüsüne karşı savunma eylemlerinde kişilerin davranışlarını hukuka uygun kılacak yasalar mevcut. Dolayısıyla ek olarak kişilerin kötüye kullanımına açık ve nasıl yorumlanacağı belli olmayan düzenlemeler yapılması ve kanunun suç saydığı eylemleri adeta başka bir kanun maddesiyle suç olmaktan çıkartmaya yönelik söz konusu ek fıkranın doğru olmadığı kanısındayım. Üzerinde çok düşünülmeden aceleyle yapılmış bir düzenleme olduğunu düşünüyorum. Yakın zamanda bu yanlışlığın anlaşılarak bu düzenlemenin değişeceği görüşündeyim.”
YAŞAM HAKKINI KORUMUYOR
AİHM Uzmanı Prof. Dr. Osman Doğru: “Bu hüküm, o gün öldürme veya yaralama kim tarafından yapılırsa yapılsın çeşitli olayları soruşturma dışında tutuyor, böylece cezasızlık getiriyor. Aslında bir af hükmü. Açıkca o gecede meydana gelen olayların savcılıklar ve mahkemeler tarafından aydınlatılmasını engelliyor. Bu durumda siviller de mağdur olabilir. Aslında Türkiye cezasızlık ve soruşturmazlık konusu ile ilk kez karşılaşmıyor. 12 Eylül döneminde de 1961 Anayasasında da vardı. Daha sonra 2010 Anayasa değişikliği ile kaldırıldı. AİHM içtihatlarına göre ortada yaşama ve beden bütünlüğüne karşı bir suç varsa, olayları aydınlatan etkili bir soruştuma yapılmalıdır. Bu düzenleme ile olaylar soruşturmanın dışına çıkartılıyor. Toplumsal barışı sağlamak için bir uzlaşmayla gerçekleşmezse bu haliyle AİHM içtihatlarına aykırı. Buradaki soru, düzenleme yaşama hakkını koruyor mu korumuyor mu. Bana göre korumuyor. Etkili bir soruşturma yolunu ortadan kaldırıyor.”
ACİLEN KALDIRILMALI
İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Adem Sözüer: “İşlenmiş suçlardan dolayı af çıkarılabilir. Ama, gelecekte işlenecek suçlardan dolayı sorumluluk doğmayacağı yönünde hukuki düzenleme yapılamaz. Kimse böyle düzenlemeye dayanıp işlediği suçun sorumluluğundan kurtulamaz. Her tür yorum/keyfiliğe açık KHK düzenlemesi acil kaldırılmalı.”
DÜZENLEME ANAYASA’YA AYKIRI
Ceza Hukukçusu Doç.Dr.Yılmaz Yazıcıoğlu: “12 Eylül darbesinden sonra yapılan Anayasa’ya bir hüküm konmuştu. O dönemde yapılan icralarda ve ondan önce gerçekleştirilen darbeden dolayı o zamanki kuvvet komutanlarının yargıdan muaf olduklarına ilişkin bir düzenlemeydi. Daha sonra ise olağanüstü durumda alınmış kararlar geçerli değildir dendi ve hepsi yargılandı. İster olağanüstü olsun ister olmasın, bir kere böyle bir düzenleme Anayasa’nın 2’nci maddesine aykırıdır. 15 Temmuz gecesi Anayasal düzeni korumak bakımından meşru müdafaa ve hakkın korunması gibi durumlarda sınır aşılmadığı müddetçe belirli hareketler kanunen uygundur. “
TARTIŞMA YARATAN EK MADDE
Olağanüstü hal uygulamalarının uygulanmasına ilişkin 8 Kasım 2016’da çıkarılan yasanın 37. maddesine ek yapan fıkrada “Resmi bir sıfat taşıyıp taşımadıklarına veya resmi bir görevi yerine getirip getirmediklerine bakılmaksızın, 15/7/2016 tarihinde gerçekleştirilen darbe teşebbüsü ve terör eylemleri ile bunların devamı niteliğindeki eylemlerin bastırılması kapsamında hareket eden kişiler hakkında da birinci fıkra hükümleri uygulanır” düzenlemesi yapıldı. Bu şekilde darbe girişimi gecesi ve devamındaki eylemlere katılanlara yargı dokunulmazlığı getirildi.