2 gün sonra 26 Temmuz’da Dünya Esperanto yahut Adil Dil Günü’nü idrak edeceğiz. 26 Temmuz Esperanto’nun mucidi Ludwig Zamenhof’un kaleme aldığı Unua Libra’nın ilk olarak yayınlandığı tarih. Her yıl hiçbir ulusa ait olmayan, ortak bir dil iletişim dili teması ve temennisi ile tüm dünyadaki Esperantistler tarafından kutlanıyor.
Köşemizin okurları tarihin rastlantı görünümdeki cilveleriyle nasıl haşır neşir olduğumu bilir. Şu an çalışmakta olduğum şirkette, çalışanlara yönelik bir webinar hazırlamam istendiğinde, tarihin 24 Temmuz olarak seçilmesi benim tercihim değildi, ama tabii ki konuyu ben seçmiştim: Esperanto.
…
Bu köşede daha önce de Esperanto hakkında yazılar yazdık. En son yazdığımız Seçimler ve Esperanto başlığı ile neşredilmişti. Meraklıları lütfen şuradan buyursunlar. https://www.karar.com/yazarlar/ziyahan-albeniz/secimler-ve-esperanto-6916
Çocukluğumda can sıkıntısından ansiklopedi maddelerini okurken adını ilk kez duyduğum Esperanto’nun ikinci kez karşıma çıkması, 2015 yılında oldu. 30 yaşından sonra çektiğim bir banka kredisi ile İngilizce öğrenmeye çalışırken.
İngilizce’yi o kadar kafaya takmıştım ki, en efektif yöntem ne olabilir, nasıl daha çabuk ve hızlı öğrenebilirim, diye girip çıkmadığım web sitesi, kapağını aralamadığım kitap neredeyse kalmamıştı. Charles Ogden’den, David Hon’un Globish’ine kadar pek çok harici kaynaktan istifade etmiştim. Globish konusuna ömrümüz vefa ederse sonra tekrar değiniriz, şimdilik konumuza devam edelim.
David Hon’un, özetle, dünyada konuşulan dil İngilizce değil, İngilizce’nin bir altkümesi olan Globish argümanını detaylandırdığı Globish The World Over kitabında Esperanto’ya da ortak dil çabaları bölümünde değiniliyordu. Esperanto’nun yıllar sonra tekrar karşıma çıkması beni şaşırtmıştı. İstikrarı bozmadan İngilizce çalışmaya devam ediyor, bulduğum her fırsatta, boş anda Esperanto’yu araştırıyor idim. Bir taşla iki kuş vurabilir miyim gayesiyle Esperanto By Direct Method (Stano Marček) isimli İngilizce kitaptan Esperanto’yu öğrenmeye başladım. Hem Esperanto’yu öğreniyor, hem de kitaptaki talimatların İngilizce olması nedeniyle yeni İngilizce kelimeler öğreniyor ve okuma alıştırması yapıyordum. Çok ilginç, bu süreçte Esperanto Öğrenelim isimli küçük bir kitap yazmış Jonathan Pool isimli bir kişiyle de tanışmıştım. Pool, 1960 yıllarda Denizli'de İngilizce öğretmenliği yapmış bir Amerikalı idi. Esperanto Öğrenelim isimli kitabı Türkçe yazmıştı.
Esperanto’ya ve ardındaki felsefeye tüm kalbimle inanıyordum. Fakat dünyanın gerçekliği “dengeler adına” bambaşka bir şekilde davranmaya zorluyordu. Ayağımdaki İngilizce prangasının şakırtısına Esperanto dilinde özgürlük türküleri eşlik etmeye çalışıyordum. (Çok mu şairane oldu, bilemedim :) )
Aynı günlerde sürpriz bir biçimde oyunlaştırarak dil öğreten Duolingo platformu, dil portföyüne Esperanto’yu da ekledi. Esperanto’yu kendi kendine öğrenen gençlerin sayısında büyük bir artış gözlemlendiği söyleniyor. Youtube’da Duolingo dil ağacını tamamlayan birçok gencin videosu var.
Esperanto Latin alfabesi kullanan (elbette ki ek harfler de var.), sözcüklerinin ekseriyetle Latince’den alındığı bir dil. Hiçbir ulusa ait olmaması, kolay öğrenilebilir olması büyük bir avantaj. Ortak iletişimi bir ulusa ait olan dil üzerinden yapmağa ikna edilmiş insanoğlu ister istemez bu dilin ait olduğu ulusun kültürünün de kendi kültürüne sızmasına, dahası kendi kültürünü, düşünüş biçimini asimile etmesine de kapı aralamış oluyor. Gündelik ifadeler düşünüş biçimi bir bakıyorsunuz ki bambaşka bir biçim almış. Dedelerinin mezar taşlarını okuyamayan gençler bu defa da anne ve babalarından başka bir dil ile düşünüyor ve yaşıyor oluyorlar.
Tarih Dergi’sinde yer alan bir yazıya göre, 1900’lü yılların başında Osmanlı’da da Esperanto’nun ortak iletişim dili olması için münferit çabalar var.
İşte bu çabalardan biri: “1911’de Dresden şehrinden Julius Reumann imzasıyla Hariciye Nezareti’ne gönderilen mektupta; Almanya hükümetinin Türkiye’nin medeniyet yoluna girmesinden memnun olduğu, Osmanlı Devleti’nin muhtelif halklarını yekdiğerine yakınlaştıracak, ticari muamelatının genişlemesine yardımcı olacak ve öğrenilmesi gayet kolay olan Esperanto lisanını bi’l-cümle okullarda öğretiminin mecburi tutulmasından bütün devletlerin hoşnutluk duyacağı bildiriliyordu” (Tarih Dergi, https://tarihdergi.com/esperanto-dili-bir-umut-oldu-ama/)
“6 Kanun-ı Evvel (Aralık) 1931 tarihli Akşam gazetesinde, Paris Ticaret Odaları kongresinde Esperantonun ticaret odaları arasında yardımcı dil olarak kullanılması kararı üzerine İstanbul Ticaret Odası’nın karara uyacağının İktisat Bakanlığı’na bildirildiği haberi verilir. Haberde Ticaret Odası salonlarında Esperanto konferansları vereceği belirtilen Hulusi Bey, öğretmen Mehmet Hulusi Bey olmalıdır.” (Aynı kaynak)
Tarih Dergi’nin ilgili araştırmasında en çok dikkatimi çeken Yakup Girin isimli bir gencin, 1915’de o dönemin sadrazamı Said Halim Paşa’ya yazdığı, askerlikten muaf tutulmasını talep ettiği mektup oldu. Savaş karşıtı bu Esperantist genç, memlekette kalıp Esperanto’nun yaygınlaşmasına hizmet vermesinin ülke için daha faydalı olacağına inandığını belirtmekte ve askerlikten muaf tutulmasını yahut Esperanto çalışmalarına devam edebileceği bir hizmette görevlendirilmesini talep etmektedir.
Her ne kadar Esperantistler aşk ve şevk ile bu dili yaygınlaştırma çalışmalarına devam etseler de, hayatın gürültülü ve her şeyin büyük bir hızla tüketildiği bugünkü tempoda ayırdına varmak her zaman mümkün olmuyor.
Esperanto’nun bir kez daha dünya gündemine girmesi Netflix’de yayınlanan Rose Adası isimliı film sayesinde oldu. Sıradışı İtalyan mühendis Rose’un uluslararası sularda kurduğu Rose Adası, ada dili olarak Esperanto’yu seçmişti. IMDB’de 7 ile derecelendirilen film, umarım daha fazla insanın Esperanto ile tanışmasına vesile olmuştur.
Benim Esperanto maceram maalesef bir türlü nihayete eremedi. Kendime 40 yaşından önce verdiğim sözler arasında Esperanto dilini konuşma ve yazmada akıcı hale gelmek de var. Belki nasip olur, öncelikle kendi anadilim Türkçe’de sonrasında da Esperanto dilinde bir eser verebilirim.
Tüm Esperantistlerin, Esperanto’ya gönül verenlerin, bir lisan bir dünya inancını gönlünde taşıyanların 26 Temmuz Dil Adaleti Günü kutlu olsun.