Hafızam beni yanıltmıyorsa yıllar önce Cenap Şahabettin'in kitaplar hakkında özlü bir sözüne denk gelmiştim. Google'da hem sözün Cenap Şahabettin'e ait olduğunu doğrulamak hem de sözü bittamam aktarmak için kısa bir arama yaptım ama nafile.
Özetle, "Her büyük adam oturup sizinle konuşmaz, kitaplar size bu imkânı verir." mealinde bir söz idi.
Descartes de buna yakın bir söz etmiş. Hazret diyor ki, "En iyi kitapların okunması, geçmiş yüzyılların en büyük insanlarıyla konuşmak gibidir."
Bu nasihatler kitaba bakışımı değiştirdi. Kitapları özellikle de hatırat, otobiyografi ve mektubat tarzında olanları daha çok bu nazarla okudum. Benim için büyük adamlarla buluşmanın bir vesilesi idi.
Büyük adamlarla buluşmak, onlara soru sormak bugünün dünyasında hayal değil. (Büyük adamlar değil de yazının devamında büyük insanlar diye devam edeyim.) Meşhur tabirle büyük insanların pek çoğu bir tık uzağımızda. Onlara soru sorabiliyor; yazdıklarını okuyabiliyor; -hatta burası çok önemli- onları kızdırabiliyoruz.
Sadece ülkemize mahsus değil; garp aleminde de örnekleri pek çok. Misalen müslümanlar ile hristiyanların kardeş olduğunu belirten bir tweet attığı için Papa'ya İncil'i okumasını öneren bir hadsize denk gelebilyorsunuz.
Bu illetten sadece diriler değil, ölüler de nasibini alabiliyor. Ünlü tarihçimiz Halil İnalcık'a hatta Fransız ihtilalinin fikir babalarından Jean Jack Rousseau'ya çatanı mı ararsınız, hepsi bugünün dünyasında mevcut.
Sanat, bilim, siyaset dünyasının mühim insanlarına bu kadar kolay ulaşabilmek her zaman hadsizlikle sonuçlanmıyor; bazen de güldürebiliyor. Örneğin şair Yılmaz Odabaşı geçtiğimiz günlerde okurlarından gelen "A siz yaşıyor muydunuz? Sizi Twitter'da görmek gerçekten ilginç. Okuduğumuz şair ve yazarların çoğu hayatta değilller de, kusura bakmayın!" minvalindeki mesajları paylaştı.
Bunun bir çözümü var mı? Sanırım yok. Büyük şahsiyetlere ulaşmanın; soru sorabilmenin, mesaj iletebilmenin bu kadar kolay olmasının bir yabancılaşmaya yol açması normal. Binlerce yıl boyunca insanların sahip olmadığı bir imkândan söz ediyoruz.
Henüz tam olarak doğrulayamasam da bu hadsizliği meslek haline getirmiş trollere kötü bir haber ortalıkta dolaşıyor. Habere göre Twitter'da takip etmeyen ve edilmeyen onaysız hesapların yazdıkları "Bu tweet kullanılamıyor / ulaşılamıyor" (This tweet is unavailable) ibaresi ile gözükecek.
Sadece sosyal medya mecralarında değil; yayın kuruluşlarındaki köşe yazıları ve haber altlarında benzer yorumlara rastlamak mümkün.
Her ne kadar bu yorumların çoğu editöryal bir kontrole tabi tutulsa da, bazı yorumlar karşısında peygamber sabrına, kaya gibi sağlam sinirlere sahip olmak gerekiyor.
Yayın kuruluşları insanlığın bu "buradayım" deme dürtüsünden daha kaliteli sonuçlar elde etmek; dahası bunu ekonomik bir girdiye tahvil etmek için yorum yapabilme hakkını ücretli aboneliklere bir ayrıcalık olarak sunmaya başladılar.
Wall Street Journal (WSJ) bunlardan biri.
Aldıkları sonuçları okurlarıyla paylaşan WSJ; hem yorumların daha çok okunduğunu; hem de haberlerin farklı demografik katmanlardan gelen yorumlarla zenginleştiğini belirtiyor.
Bu yorumlarla içeriklerini zenginleştiren yayın kuruluşları; yorumlardan hareketle yeni içeriklere de imza atıyorlar.
Türkiye'de bu tutar mı dersiniz?
WSJ gibi yayın kuruluşlarının müracaat ettiği bu yöntem; 2018 Nisan'ında Taha Yücel'in önerdiği internet ehliyeti fikrinden daha gerçekçi. Üstelik herhangi bir resmi otoritenin akreditasyon sopası olarak da kullanılma riski yok.
Üstelik maddi kaynak yoksunluğu nedeniyle can çekişen medyaya bir yudum su da olabilir.
Ne dersiniz?
Beyin bedava, yorum paralı
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.