Yapay zekâ 21. yüzyılın vazgeçilmez bir aracı ve her alanda en yakın dostumuz olmaya devam ediyor. Her taşın altından çıkan ve her işe el atan yapay zekânın, doktorlardan daha isabetli teşhis koyduğuna, doku örneği alıp mikroskopta bakmadan, sadece resimlere bakarak kanser hücrelerini algıladığına şahit oluyoruz. Yapay zekânın avukatlardan daha iyi avukat, öğretmenlerden daha iyi öğretmen, sanatçılardan daha iyi sanatçı olduğunu da defalarca gördük. Şimdiye kadar yapay zekânın veriye dayalı akıllı kararlar alabildiğini ancak duygusallığın sadece insanlara ait olabileceğini ve makinelerin duygusallıktan uzak olduğunu düşünüyorduk. Yanılmışız. Yapay zekâ bu alana da el attı ve şimdiden bu konuda çok şey vaad ediyor.
İnternetin yaygınlaşmasıyla birlikte, dijital ortamdan tanışıp evlenen milyonlarca kişi gördük. Online çöpçatan siteleri almış başını gidiyor. Her yıl gelirlerini ve üyelerini arttırarak yollarına devam ediyorlar. Çöpçatan sektörü yıllık 4 milyar dolardan fazla pazara sahip ve her yıl büyük ve kalabalık şehirlerde yalnız olan insanlar online sevgili bulma servislerine üye oluyorlar. Daha da önemlisi her yıl insanların duygusal hayatları hakkında daha hedefe yönelik zengin bir kişisel veri hazinesi biriktirdi ve veri çoğaldıkça ve çeşitlendikçe algoritmalar insan davranışları üzerinde neredeyse %100’lük doğruluk oranıyla inanılmaz tahminler yapabiliyor. Hal böyle olunca, bizi bizden daha iyi tanıyan algoritmalar duygusal olarak kimin kiminle daha uygun olduğunu da hesaplayabiliyor.
Eskiden köylerde yaşlı kadınlar yeni evli hanımların hamile olup olmadıklarını yürüyüşlerinden bilirlerdi. Şimdi bu görevi yapay zekâ layıkıyla yapıyor ve hamile olan hanımları fiziksel olarak henüz birşey belli olmadan alışveriş alışkanlıklarına ve yürüyüş şekline göre tanıyabiliyor ve ona uygun reklam ürünlerini ya sosyal medya hesabında veya ev adresine gönderilen broşürlerde hedefe yönelik daha kişisel reklamlar yapabiliyor. Aynı şekilde yapay zekâ kimin kiminle daha iyi geçinebileceğini, o kişilerden doğacak çocukların nasıl birşey olacağını ve neye benzeyeceğini de tahmin edebiliyor. Geçtiğimiz aylarda yapay zekâ kendisine gösterilen resimlerden esinlenerek hayatta hiç yaşamamış, fakat gerçek gibi görünen kişiler üretti. Sonra bu resimleri sanki gerçek hayatta konuşuyorlarmış gibi jest ve mimiklerini ayarlayıp konuşturdu.
Hal böyle olunca gelecekte yapay zekâ ile sanal gerçeklik gözlüklerinin de gelişmesiyle artık sanal ortamda kişiselleştirilmiş bir ‘avatar’la görüşmek, konuşmak, hatta duygusal bağ kurmak, sohbet etmek, aşkını ilan etmek, beraber yemeğe çıkmak gibi birçok aktiviteyi gerçekleştirmesi mümkün oluyor. Online çöpçatan sitelerinin çoğu kullanıcı verilerini isimleri anonimleştirerek yapay zekâ platformlarında paylaşmaya başladı ve kendileri de yapay zekâ uygulamaları geliştirmeye devam ediyorlar. Mesela irtibatta olduğunuz kişinin özelliklerini en ince ayrıntısına kadar bilen yapay zekâ hangi cümleyi kurarsanız karşı tarafın hoşuna gideceğini bildiği için yazılan cümlelerde size tavsiyelerde bulunuyor. Sohbetlerdeki özel konuşmaları analiz eden bir çöpçatan sitesi başarı için bir sonraki hamlenin ne olacağını öğrenmiş durumda ve bunu kullanıcılarına tavsiye sistemleri ile tavsiye edebiliyor. Bazı çöpçatan siteleri ise kendilerine üye olmayan insanların davranışlarını bile tahmin edebiliyor ve ülke çapında, sosyal medya sayesinde ise Dünya çapında kimin kime uygun olabileceğini tahmin ediyor ve size en uygun adayı seçip tanışmanızı sağlayabiliyor.
Bu konuda kritik konu verinin sağlam ve güvenilir olması. İnternette (özellikle sosyal medyada) daha fazla kullanıcı verisi üretildikçe, AI giderek daha doğru tahminlerde bulunabilecektir. Match.com gibi büyük oyuncular, zaten büyük veri havuzlarına erişimleri olduğu için zaten çok iyi bir konumda Ve yapay zekânın olduğu yerde, genellikle teknolojik kardeşi, sanal gerçeklik (VR) gözlükleri olacaktır. Her ikisi de eş zamanlı olarak geliştikçe, gerçek bir randevudan önce muhtemel randevuları simülasyon ortamlarında “pratik yapabilecekleri” VR sürümlerini muhtemelen göreceğiz. Bu sayede gerçek bir görüşme olmadan sanal olarak görüşme ve konuşma sağlanmış olacak ve eğer devamı olmayacaksa boşu boşuna zaman kaybı önlenmiş olacaktır.
Ancak bazı insanlar online profillerinde ya gençlik resimlerini kullanmakta veya kendilerine ait olmayan ancak daha yakışıklı veya güzel görünen resimlerini paylaşmaktadırlar. Fakat yapay zekânın görüntü işleme ve yüz tanıma sistemleri bunları tespit edebilmektedir. Bazı gelişmeler kültürel olarak bizim yapımıza uymasa da artık alçak yörünge uyduları ile internetin dikey olması ve Dünya’nın her köşesine erişmesi kaçınılmaz olacaktır. Bu durumda neredeyse Dünya’ki herkes internete bağlanmış olacak ve bu algoritmalar sizin için Dünya’da en uygun kişiyi çok kolay bir şekilde seçebileceklerdir. Bu da mümkün olmazsa, o zaman size sanal bir sevgili üretecek ve onunla görüşmenizi sağlayacaktır.
Bu teknolojik gelişmeleri eleştirenlerin yanı sıra savunanlar ise özellikle yaşlılar, dullar, engelliler ve utangaçlar için meşru bir ihtiyacı karşılamalarına yardımcı olacağını söylüyorlar. Mesela Japonya’da nüfus git gide azalıyor. Gelişmiş ülkeler her ne kadar çocuk yapmayı tavsiye edip ciddi vergi kolaylıkları ve hatta çocuk yardımları yapsa bile aileler çocuk yapmaya yanaşmıyor ve ülkeler git gide yaşlanıyorlar. Japonya’da hükümet ülke çapında evlenecek kişilerin özelliklerine en uygun kişiyi bulmak için yapılan bir yapay zekâ çalışmasına 25 milyon dolar kaynak ayırdı.
Görüldüğü gibi yapay zekâ her alanda olduğu gibi çöpçatanlık alanına da el atmış durumda. Size en uygun adayı anneniz, akrabalarınız veya arkadaşlarınız değil yapay zekânın bulmasını ister misiniz? Çünkü çevrenizin bu konuda tecrübesi 3-5 kişi ile sınırlı iken Dünya’nın verisine sahip yapay zekâ milyonlarca kişinin ilişkisinden tecrübe kazanıp size en uygun adayı gerçekten tavsiye edebilir.