Bugün başta elektronik cihazlar olmak üzere, kullandığımız çoğu eşyaların etiketlerinde ‘Made in China’ yani ‘Çin’de yapılmıştır’ yazıyor. Bu yakında ‘Made in Space’ yani ‘Uzayda yapılmıştır’ olarak değişecek. Çünkü Uluslararası Uzay İstasyonu’nda yapılan deneyler sonuç vermeye başladı ve bir çok ürünün uzayda üretilmesi Dünya’ya göre daha ucuz ve daha kolay. Bunun yanında Dünya’da üretilen her şeyin bir bedeli var: Küresel ısınma ve iklim değişikliği. Hal böyle olunca üretimi uzaya çıkarmakucuz ve kolaylığının yanında Dünya’mızı kurtarmak içinde bir çözüm olabilir.
Uluslararası Uzay İstasyonu Dünyamızdan yaklaşık 402 kilometre yukarıda, saatte 28 bin 163 km hızla Dünya yörüngesinde dönmektedir. Dünya’nın etrafında her 90 dakikada bir tur atar ve yerden gözle görülebilir. Telefonunuza yükleyeceğiniz bir uygulama her saniye nerede olduğunu göstermektedir ve yaşadığınız yerden mutlaka geçecektir. Bu saati takip edip, dizilerden ve siyasi gündemden vakit bulabilirsek, yukarıya baktığımızda bu uzay laboratuvarını görmemiz mümkün olacaktır. Hatta bir dürbünümüz varsa daha güzel görme imkanımız olur.
Uzay İstasyonu yaklaşık 5 odalı bir ev büyüklüğünde olup, 2000 yılından beri sürekli astronotlara ve kozmonotlara ev sahipliği yapmaktadır. İlk olarak 1998 yılında Rusların Zarya modülü istasyonun ilk parçalarını uzaya taşıdı. Ardından Endeavour Uzay Mekiği diğer parçalarını uzaya taşıyıp Zarya ile birleşti ve adım adım yapımı tamamlanarak insanların yaşayabileceği bir laboratuvar haline geldi. Projeye Kanada, Japonya ve Avrupa da dahil oldu ve bugün devasa bir araştırma laboratuvarı ve uzay oteli haline geldi.
İşte bu uzay istasyonunda yapılan çok ilginç deneyler var. Özellikle insan vücudunun dokuları ve parçaları yerçekimin hissedilmediği ortamlarda çok daha iyi üretilebiliyor. Bu da sağlık sektörü açısından çok büyük bir adım. Yapay zeka ve veri yönetimi ile beden mühendisliği sektörümüz oluşacak. Yakında üniversitelerde gen mühendisliği, beyin mühendisliği, vücut mühendisliği gibi bölümler olacak ve insan vücudunun her bir parçası bilgisayarda modellenebilecek ve bu bilgiler uzaya gönderildiğinde orada istenilen bütün vücut parçaları üretilip Dünya’ya gönderilecek ve organ nakli ile insanların parçaları değiştirilebilecek.
Bu bağlamda yapay zeka ve toplanan dijital verilerin önemi çok büyük. İleri de kim verinin sahibi ise Dünya’yı yöneten ve yönlendiren de o olacak. Bazı veri bilimcilerine göre büyük veri yeni petrol. Eskiden toprak sahipleri gücünde sahibiydi. Çünkü tarlasından çok ürün elde ederdi. Sonra makineler, arabalar ve uçaklar ortaya çıktı. Bunların çalışması için petrole ve enerjiye ihtiyaç vardı. Bunlara sahip olanlar güçlü oldular. Sonra bilgisayar ortaya çıktı ve yazılım şirketleri ve bu şirkete sahip olan ülkeler güç sahibi oldular. Bugün ve gelecekte ise veriye ve yapay zekâya sahip olanlar çok güçlü olacaklar. Sosyal medya şirketleri neden bedava? Eski arkadaşlarınızı bulmanızı sağladığını mı düşünüyorsunuz? Bir tweet attığınız da siyasi görüşünüze destek olduğunuzu mu zannediyorsunuz? Sosyal medya hakkınızda veri topluyor. Bazen eski paylaşımları gördüğümde bunu ben mi yazmışım dediğim çok oluyor. Google bizim hakkımızda bizden daha çok şey biliyor. Anne ve babaların çocukları hakkında bilmedikleri şeyleri sosyal medya şirketleri biliyor ve buna uygun reklam modelleri geliştiriyor.
Hal böyle olunca toplanan büyük miktarda veriler ile hastalıkların, bilimsel araştırmaların sonuçları bu verilerle birleştirildiğinde ortaya müthiş bir zenginlik çıkıyor. CRISPR ismi verilen ve DNA yapılarını değiştirmeye yarayan teknoloji ile organ ve dokuları modelleyebiliyoruz. Bu sayede sadece bilgisayarları değil insanları da hackleyebiliriz. İşte beden mühendisliği burada devreye giriyor. İstediğiniz bebeğin özelliklerini söyleyeceksiniz. Genleri ile oynanan bebek istediğiniz özelliklerde doğacak. Olmadı mı? O zaman istediğiniz parçayı sipariş edip değiştirebilirsiniz. İnsanı hacklemek için biyomedikal verilere ve çok güçlü bilgisayarlara ihtiyaç var. Bu bilgilerin birkaç kişinin elinde toplandığını düşünürsek sonuçlarının ne olacağı da gayet aşikar. Makine öğrenmesi ve yapay zekâ ile artık her şeyi modellemek mümkün.
Biyokimya alanındaki gelişmeler yapay zekâ ile birleştiğinde bir insanı, dokularını ve organlarını modellemek mümkün. Ancak üretim Dünya’da olursa çok verimli olmuyor. Bunu uzaya taşırsak çok daha hızlı ve kolay olacak. Uzaya gidip gelmek git gide ucuzluyor ve insan göndermeye de gerek yok. Yapay zekâ donanımlı robotlar bu işi insanlardan daha hızlı şekilde yapabilirler.
Sadece sağlık sektörü değil diğer bütün sektörler de uzaya taşınma arefesinde. Dünya’nın kaynakları artık insanların ihtiyaçlarını karşılamaya yetmiyor. 2040 yılında bilgisayarlar ve internete bağlı cihazlar o kadar artacak ki, Dünya’da üretilen elektrik sadece bu bilgisayarları çalıştırmaya bile yetmeyecek. Ayrıca israf ve masrafların çok olması Dünya kaynaklarının hızla tükenmesine sebep oluyor.
Dünya çok küçük, uzay ise çok büyük. Başka gezegenlerde, göktaşlarında ve Ay’da Dünya’dan kat kat fazla maden ve su var. Bunları değerlendirmek ve insanlığın yararına sunmak çok önemli. Üstelik Dünya’da üretim sırasında üretilen karbondioksit küresel ısınmaya sebep oluyor. İklim değişikliği kapımızda. Seller, doğal afetler birbiri ardına geliyor. Bunun için üretimin uzaya kaydırılması ve Dünya’nın kurtarılması gerekiyor.
NASA, 2024 yılında Ay’a yeniden insan indirmeyi planlıyor. Bazı çevrelerce çok gerçekçi bulunmasa da tekrar gidilme ihtimali yüksek. 1969’dan farkı ise bu kez kalıcı olarak gidecekler. Orada önce astronotların sonra insanların yaşayabileceği bir laboratuvar inşa edilecek. Oraya ulaşan insanlar madencilik yapıp Ay’nın kendi kaynaklarından yararlanmaya başlayacaklar. Buz halindeki su güneş enerjisi ile sıvı hale getirilip kullanılabilir hale gelecek ve böylelikle Ay’da hayat başlamış olacak. Tek problem ise radyasyon. Bunun çözümü ise insanların toprak altında evler ve özel laboratuvarlar inşa etmesi.
Amazon ve SpaceX gibi teknoloji şirketleri yönlerini tamamen uzaya çevirmiş durumda ve hepsi uzay çalışmalarına yatırım yapıyor ve gelecekte çoğu şey uzayda üretilip Dünya’ya getirilecek. Biz de şu kısır siyaset tartışmalarından yönümüzü bilime ve teknolojiye bir çevirsek ne iyi olacak...