Yıllar önce köyümüzde ortaokul ve lise yokken, ilçeye okula giderdik. Bazı hafta sonları ve tatillerde de köyümüze ailemizin yanına giderdik. İzin dönüşü köy otobüsüne biner, ilçeye geri
gelir ve okula gelirdik. Köyümüzden sabahları bir otobüs kalkar, yolcuları toplar ve ilçeye bırakır, öğleden sonra ise geri dönerdi. Fakat yolda yaşlı amcalar Birinci marka filtresiz sigaralarını yakarlar, otobüsün içini dumana boğarlardı. Otobüsler sabah çok erken yola çıktığı için çoğu kişi kahvaltı yapmadan yola çıkarlardı. Biz köylüler için ilçedeki lokantalarda mercimek çorbası içmek veya tost yemek büyük bir olaydı. Aç karnına otobüste sigara dumanına maruz kalan kadın ve çocuklar çok rahatsız olurlar ve şiddetle öksürmeye başlar, biz öğrencilerin de elbisesine sigara kokusu sinerdi.
Köy otobüsünden inip doğrudan okula gittiğimiz zamanlar sınıfta öğretmenlerimiz yanımızdan geçerken sigara kokusunu alır ve bizi sorguya çekerlerdi. Sigara içmediğimize, bu kokunun otobüste içenlerden geldiğine inandırmak hayli zor bir işti. Neyse ki halkımız ve hükümetlerimiz bilinçlendi de artık toplu ulaşım araçlarında sigaraya son verildi.
***
Son zamanlarda Türkiye’den Los Angeles’a gelip giden gençlerde ve üniversite öğrencilerinde müthiş bir sigara bağımlılığı görüyorum. Üstelik izmaritini yere atıp üzerine basarak söndürmeleri de alameti farikaları. ABD’de bütün üniversite kampüslerinde ve yurtlarında sigara içmek şiddetle yasaklanmış vaziyette. Kapalı yerlerin yanı sıra kampüs içerisinde açık havada bile içmek yasak. ‘İllaki içeceğim’ diyenler için kampüslerin en dışında, çok uzak bir yerde özel bir alan vermişler oralarda içilebiliyor. İşte Türk öğrenciler de buralarda yoğunlukta ve yerler izmaritlerle dolu. Ancak Çin’de geliştirilen bir yapay zeka artık kameralardan insanları tanıyabiliyor ve sigara izmaritlerini yere atan vatandaşları tespit edip cezalandırıyor.
“Sosyal kredilendirme sistemi” olarak adlandırılan bu yapay zeka uygulaması sayesinde Çin Devleti bütün vatandaşlarını akıllı kameralarla bir bir takip ediyor ve davranışlarına göre kendilerine bir not veriyor. Mesela sokağa sigara izmariti atmışsanız kredi puanınız düşüyor, yaşlı bir insana yardım etmişseniz puanınız yükseliyor.
Çoğu ülke daha yapay zekanın önemini henüz tam kavrayamamışken, Çin yapay zeka ve makine öğrenmesine üzerine milyar dolarlık yatırımlar yapıyor. Rusya’nın ABD ile uzay yarışı neyse, Çin’in yapay zeka üzerine yarışı aynı, hatta daha da fazla. On binlerce öğrenciyi en iyi üniversitelerde okutup, istatistik, makine öğrenmesi ve yapay zeka üzerine ihtisas yapmalarını sağlıyorlar. Çalıştığım üniversitede Çin’den gelen öğrencilerle sık sık muhabbet ediyorum. Türk öğrenciler dersleri ucu ucuna geçmeyi başarı sayarken, onlar 100 üzerinden 96’yı başarı olarak görmüyorlar ve daha iyi olmanın ve daha çok öğrenmenin yollarını arıyorlar. Okullarını üstün derecelerle bitirdikten sonra ülkelerine dönüyorlar ve ülkelerinin uzay ve yapay zeka konularında ilerlemelerine katkıda bulunuyorlar.
Bu olay bana II. Dünya Savaşı sonrası Japonya’yı hatırlatıyor. Savaşı kaybeden Japonya bilim, teknoloji ve elektronikte ileri gidip, çağ atlamak ve ekonomik özgürlüğe ulaşmak istiyor. Yurtdışına yüksek teknoloji eğitimi almaya gönderilecek öğrenciler bir salonda toplanıyor ve onlara niçin seçildikleri ve kendilerinden neler beklediklerini açıklıyorlar. Herkesin kendi alanından en başarılı olması gerektiğini hatırlatıp, bir perde açıyorlar. Perdenin arkasından yurtdışına gönderilecek öğrenci adedince kiralık katil çıkıyor. Kiralık katiller yurtdışına eğitime gönderilen bu gençlerle beraber başka ülkelere gidiyorlar. Eğer öğrenciler başarılı olamazsa ve dersleri yerine boş işlerle uğraşırlarsa bu kiralık katiller onları oldukları yerde infaz ediyorlar. Bu disiplinli çalışma elektronikte Japonya’ya çağ atlatıyor.
Aynı şekilde Çin bugün, Japonların savaş sonrası disiplinine geçmiş durumda ve çok başarılı bilim insanları yetiştirmeye başladılar. İşte onların geliştirdiği akıllı kamera ve yapay zeka uygulamaları ile Çin muazzam nüfusunun davranışını izleyecek ve hepsini “sosyal kredisi” ne göre sıralayacak geniş bir sıralama sistemi kuruyorlar. Her önemli noktaya yerleştirilen akıllı kameralar sayesinde milyar insanın her hareketini takip edip, kim olduklarını biliyor ve onlara not veriyor.
Bu notların cezası ise çok ilginç. Eğer yapay zeka sizi sokaklarda kötü hareketlerle yakalarsa notunuz düşüyor ve notunuz çok düşmüşse uçağa binemiyor ve tren bileti alamıyor. Şimdiden 9 milyon kişi kredi notları düşük olduğu uçak ve tren bileti alamıyor. Kriteri ise bu kişiler daha önce trenlere bilet almadan kaçak binmeye çalışmışlar veya sigara içilmeyen yerlerde sigara içip izmaritini yere atmışlar.
Eğer borçlarınızı zamanında ödemiyorsanız, gereksiz alışveriş yapıyorsanız, ve sosyal medyada gösteriş maksatlı paylaşımlar yapıyorsanız cezanız çok vahim. Yapay zeka bu ‘suçları’ işleyenlerin internet hızını çok yavaşlatıyor. Bu suçlara gerçek olmayan, maksatlı saptırılmış haber paylaşmak ve devletin güvenli bilgilerini paylaşmak da dahil.
***
Sosyal kredi notunuz düşükse çocuğunuz da saygın okullar ve üniversiteden red cevabı alıyor. Nitekim Temmuz ayında bir üniversite %100 kabul edilecek bir öğrenciyi babasının kredi notu kötü diye reddetti. Tersi durumda yapay zeka kredi notunuz yüksek ise çocuğunuz da iyi üniversitelere kabul ediliyor.
Evcil bir hayvanınız varsa ve sokakta gezdirirken iyi davranmazsanız veya yolları pisletir sizde temizlemezseniz, kediniz veya köpeğiniz elinizden alınıyor.
Aynı şekilde daha önce sözünüzde durmamış veya yalan söylemiş iseniz yapar zeka size şirketlerde yöneticilik görevi verilmesini engelliyor.
Yapay zeka otellerden havlu aşırdığınızı görürse artık en iyi otellerde paranızı verseniz bile kalamıyorsunuz.
Kısacası yapay zeka bizi insan olarak zaten olmanız gereken davranışları sergilememizi istiyor. Bence iyi insan olmak ve iyi insan kalmak için yapay zekaya ihtiyacımız olmamalı.