Geçtiğimiz Cuma günü Artırılmış Gerçeklik (Augmented Reality) gözlükleriyle Güneş Sistemi’ni gezdim. Yıllardır astronomi ile haşır neşir olmuş, yüzlerce kitap okumuş, astronomik olaylarla alakalı belki milyonlarca fotoğraf görmüş, video izlemiş ve astronomi dersleri vermiş biri olarak söyleyebilirim ki artırılmış gerçeklik (AR) ile gerçekleştirdiğim bu tur hepsinden daha etkiliydi.
Gerçek ortam üzerinde, Güneş, gezegenler, asteroit kuşağı ve diğer gök cisimlerini üç boyutlu, olarak görüp, dinamik ve gerçek zamanlı olarak hissettim. AR akıllı gözlüğünü takıp, bulunduğum odanın içinde yürüdüğümde, aynı zamanda akıllı gözlükteki nesneye de yaklaştım. İlk olarak Güneş’i bütün ayrıntılarıyla inceledikten sonra sırasıyla Merkür, Venüs, Dünya, Ay, Mars ve diğer gezegenleri tek tek ziyaret ettim. Ben gerçekte onlara yaklaştıkça onlar büyüdüler ve bilimsel olarak şimdiye kadar keşfedilmiş herşey oraya yüklenmişti.
Güneş Sistemi’ni bitirdikten sonra bir jet motorunu inceledim. Yaklaştıkça bütün aksamı belirdi. Sonra x-ışını görüntüsünü seçtim ve bu sayede motorun iç yapısını ve parçalarının tek tek ve sanki gerçekmiş gibi gördüm.
***
Bu konuda en iyi iki tane akıllı gözlük var. Birisi Microsoft’un hololens akıllı gözlüğü. Bu daha çok bilgisayar oyunları için üretilmiş. İkincisi ve benim kullandığım ise DAQRI şirketinin akıllı gözlüğü. Bu gözlük bilgisayar oyunları için değil endüstride personel ve tekniker eğitimi için hazırlanmış. Mesela Los Angeles İtfaiyesi’nin 1500’ün üzerinde kulaklığı var. İtfaiyeciler yıllardır bu kulaklarla haberleşiyor ve bir tanesinin maliyeti 300 doların üzerinde. Bu kulaklıklar bozulduğunda merkeze postalanıyor ve düzeltilip gelmesi bir haftadan fazla sürüyor ve bunu da sadece bir kişi düzeltebiliyordu. Bu kişinin emekliliği yaklaşınca teknik birimler harekete geçti ve DAQRI şirketinin bu akıllı gözlükleriyle adım adım tamir modülü geliştirildi. Şimdi gözlüğü takan herkes, hiçbir teknik bilgisi olmadan bu kulaklıkları tamir edebiliyor. Bu da itfaiyeye hem zaman kazandırıyor hem de maliyeti neredeyse sıfıra iniyor.
Artırılmış gerçeklik gözlüklerini en fazla iç mimarlar kullanıyor. Almak istedikleri mobilyaları gözlüğü takarak evin içinde gerçekten duruyormuş gibi görüntülebiliyorlar. Hatta duvara sanal ve büyük bir televizyon koyup gerçek TV yayınlarını izleyebiliyorlar.
Artırılmış gerçeklik gözlükleriyle teknik personel eğitim zamanı ve maliyetlerinin neredeyse sıfıra iniyor. Normal şartlar altında personelin teknik eğitim için yol ve konaklama masrafları ve eğitim süresinde çalışma ücretinin işlemesi mevzu bahis. Fakat bu gözlükler ile fazla teknik bilgiye sahip olmadan bütün işlem çok hızlı bir şekilde yapılabiliyor. Gözlük takılacak parçaları tek tek tanıyıp nereye monte edilmesi gerektiğini gösteriyor ve yanlış takılan parçaları da algılayıp uyarabiliyor. Yapılacaklar listesini de ekrana getirerek, teknik dökümana bakmak devrini de ortadan kaldırmış oluyor. Ayrıca kameralı görüntü teknik destek şirketlerinin ekranları da aktarılabiliyor ve böylece çalışanın adım adım yönlendirilerek nerelere müdahale etmesi gerektiği de görüntü üzerinde işaretlenebiliyor.
***
Kısacası sanal gerçeklikten çok daha ileri seviyede olan artırılmış gerçeklik (Augmented Reality) geleceğimize yön verecek bir teknoloji. Mesela matematik dersinde üç boyutlu grafikler iki boyutlu tahtada göstermelik çizgilerle ifade edilip öğrencilerin bunu hayal etmelerini beklemek yerine, artırılmış gerçeklik ile, 3 boyutlu ve sanki gerçekmiş gibi canlandırılması mümkün. Bu da eğitimde çığır açacak cinsten. Ayrıca bir arkadaşımız Afrika’da safariye gitmişse, onun görüntüsünü kendi gözlüğümüze aktarıp sohbet ederek, birlikte yolculuk yapabiliriz. Ya da yıkılmış, yok olmuş tarihi bir mekanı gezerken geçmişteki halini birebir aynı mekana yerleştirerek zaman yolculuğu yapabiliriz.
Artırılmış gerçeklik bilgisayar dünyası ile gerçek dünya arasındaki çizgiyi ortadan kaldıracak gibi duruyor. Peki biz bu teknolojinin neresindeyiz?
29 turda bulunan yaşam kaynağı
M
ars’ta yüzeyin 1.63 km altında, genişliği 20 kilometre olan ve tahminen 1 metre kalınlığında bir göl keşfedildi.
Kızıl gezegenin radar taramalarında bulunan gölün suyu tuzlu. Mar’ın güney kutbuna yakın olan gölün bilim insanları tarafından yalnız olmadığı tahmin ediliyor. Eğer teyit edilirse, bu sıvı su gölü, Mars’ın eski okyanuslarının nereye gittiği sorusuna cevap verebilir. Ayrıca bu göl gelecekteki insan yerleşimleri için bir su kaynağı olabilir. Astrobiyologlar için daha da heyecan verici olanı, böyle bir göl Dünya dışı hayat formları için ideal bir yaşam alanı olabilir.
Elimizdeki verilere göre milyarlarca yıl önce, Mars muhtemelen sıcaktı ve daha büyük denizlerle kaplıydı. Fakat günümüzün Mars’ı, kavrulmuş, zehirli bir çöldür ve onlarca yıldır bilim adamları, kumlarının üzerinden akan suya ne olduğunu deşifre etmeye çalışıyorlardı. Bugüne kadar, bilim insanları Mars’ta birçok kez su buldular, ancak genellikle geçici veya erişilemez, atmosferde gezinir, kutuplarda saklanırdı. Ancak bu kadar su daha önce var olduğu düşünülen suyu temsil etmiyordu.
Bilim insanları 2012 yılından beri veri topluyorlardı. O bölgeyi inceleyen uzay aracı tam 29 kez üzerinden geçerek veri topladı ve sonunda, Mars’taki yansıma desenlerini Dünya’da görülenlerle karşılaştırarak bu gölü buldular. Bilim dünyasında heyecanla karşılanan keşif, Marsta hayat tartışmalarını da alevlendirdi. Geçenlerde katıldığım bir uzay konferansında madem Mars’ta hayat belirtisi henüz bulamıyoruz, biz bir an önce gidip hayatı başlatalım, böylelikle hayat olmuş olsun görüşü hakimdi. 2033 yılına kadar Mars’a insanın ayak basması beklentiler içerisinde. Bekleyip göreceğiz.