Yolsuzluğun ekosistemi

Yusuf Ziya Cömert

Millet olarak muasır medeniyet seviyesine yaklaştığımız bir alan var.

Savunma sanayiinin bazı branşlarında, bilhassa insansız hava araçları konusunda temayüz ettik, dünyanın da takdir ettiği araçlar imal edebiliyoruz.

Muasır medeniyet seviyesini aştığımız bir alan da var.

Yolsuzluk.

Yolsuzluk konusunda emsalsiz bir inovasyon kabiliyetimiz var.

Ar-Ge kapasitemizi sonuna kadar kullanarak ileri yolsuzluk teknolojileri geliştirdik. Geliştirip bırakmadık, her birini sahada başarıyla uyguluyoruz.

Dünya yolsuzluk endeksine bakarsanız 115. Sıradayız.

Ancak bu sıralamanın gerçeği tam olarak yansıttığı şüpheli.

Endonezya, Malawi, Filipinler bizim hizamızda.

Angola, Moğolistan, Peru, Nijer bizden ileride, yani güya bizden daha çok yolsuzluk yapıyorlar.

Bizdeki teknolojinin onlarda olduğunu hiç zannetmiyorum.

Adamlar düz yolsuzluk yapıyorlar. Kaba saba. Alıyorlar, veriyorlar.

Yolsuzluğun bir ekosistemi olması lazım.

Siyasetin, yargının, bürokrasinin rollerinin yazılı olmayan, herkesin zihninde şekillendirdiği ve harfiyen ezberlediği mükemmel bir mevzuatla belirlenmiş olması lazım.

Din alimlerinin de bu ekosistem içinde vazifelerini ehliyetle ifa etmeleri lazım.

Cemiyette çeşit çeşit insanlar var.

Dindarı var, mezhebi geniş olanı, mezhebi, dini olmayanı var.

Hadi dini, mezhebi olmayanları bir kenara koyalım.

Dindarların bu ekosisteme uyum sağlamaları için dini, ilmi, akidevi amortisörler imal etmek lazım.

Alimlerimiz te’vil, tefsir, kıyas, istihsan, istidlal bütün ananevi metotları kullandılar. ‘İçtihat kapısı kapalı’ olduğu halde lüzum ettikçe adını vermeden içtihat bile yaptılar.

Sonunda kendi efkâr-ı umumiyelerini yumuşattılar, mum gibi yaptılar.

Mollalarımızın bu karmaşık meselenin üstesinden gelemediğini kimse söyleyemez.

Kim demiş ehliyete riayet edilmiyor diye, edilmiş işte!

Diğer iptidai yolsuz ülkelerden bir farkımız da şu:

Bu kadar ulus arasında yolsuzluğa karşı sürü bağışıklığı kazanmış tek ulus biziz.

Şaşırmıyoruz, umursamıyoruz, yadırgamıyoruz, öfkelenmiyoruz.

Öfkelensek bile ülkemizde yolsuzluk yapıldığı için değil, yolsuzluğu kendimiz yapamadığımız için, hasedimizden öfkeleniyoruz.

Muhakkak sivil toplum kuruluşlarımızın, vakıflarımızın, derneklerimizin, cemaatlerimizin bu medeniyet seviyesine ulaşmamızda rolü olmuştur.

Ama ulemamızın milletimizin sürü bağışıklığı kazanmasına en büyük katkıyı verdiği inkâr edilemez.

Bazı yolsuzlukların hayır-hasenat kılığında olması bu zevatın işini kolaylaştırmış olabilir.

Önüne gelen yolsuzluk yapamaz. Yolsuzluğa mezun, yetkilendirilmiş zümreler olması lazım.

İmtiyazlı adamlar, imtiyazlı şirketler, imtiyazlı sivil toplum örgütleri.

Yerine göre ortaklar, akraba-i taallukat.

Mezun, yani izinli olmayan efradın yaptığı yolsuzluğu takip edecek mekanizmalar geliştirilmesi lazım.

Mesela yakın zamanlarda Yunus Emre Vakfı yolsuzluğu takip ediliyor.

Bu işte canımı en çok sıkan şeylerden biri büyük mutasavvıf ve büyük şair Yunus Emre’nin adının arsızca kirletilmesi.

Bu yolsuzluk, yolsuzluğa mezun olmayan bürokratlar tarafından mı yapıldı?

Ya da yazılı olmayan paylaşım kurallarına riayet edilmedi de ondan mı takip ediliyor?

Yukarıda bahsini ettiğimiz Ar-Ge çalışmalarına örnek olarak İhale yasasının 190 küsur defa değiştirilmesini verebiliriz. Çalışa çalışa sonunda mükemmele ulaşmış olmalılar.

Muhtemelen bu 190 küsur defa değiştirilmiş yasaya binaen Beşiktaş Belediye başkanını ve bazı bürokratları gözaltına aldılar.

Türkiye’deki bütün belediyeler bu yasaya göre iş yapıyor.

Yolsuzlukların çoğu da bu yasanın manevi otoritesi altında yapılıyor.

Türkiye’de siyasetin, siyasetin tesiri altındaki yargının ya da kolluğun…

Peşine düştüğü, gözüne kestirdiği takdirde kusur bulamayacağı suç isnat edemeyeceği bir ihale var mıdır?

Ak Partili, CHP’li, DEM’li… Hangi partiden olursa olsun.

Benim tahminim, yoktur.

İhaleye girmediğinizde bile ihaleye fesat karıştırmakla suçlanabildiğimiz bir ülkede yaşıyoruz.

Yolsuzluğun ekosistemi böyle bir şey.

Teferruatlı, incelikli.

Takip edilen ve edilmeyen yolsuzluklar da bu ekosistemin birer parçası.

Yorum Yap
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Yorumlar (44)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.