Anlaşılır bir cümle olduğunu düşünüyorum. Daha önce de yazmıştım.
“Yolsuzluğu biz yapacağımıza başkası yapsın.”
Ama anlaşılmıyor.
Hani muhatabınız size tuhaf tuhaf bakar ya, “Ne diyor bu?” der gibi.
Telaffuz ettiğinizde öyle bir tepki alıyorsunuz.
Belki de kafamız kendimizin değil, başkasının yaptığı, yapacağı yolsuzluğa kilitli.
‘Biz’den sadır olan şeyin yolsuzluk diye adlandırılabileceğini tahayyül etmiyoruz.
Acaba şuuraltımızda “Anlamadım, niye biz yolsuzluk yapmayacakmışız?” şeklinde aslan gibi bir sual mi ayaklanıyor?
Ya da, yolsuzluğun, biz yapınca yolsuzluk olmaktan çıkacağına itikat ediyoruz.
Şu da olabilir:
İktidar olmanın yolsuzluk yapmayı meşrulaştırdığına çünkü iktidar olmakla bütün memleketi temlik etmiş sayılacağımıza dair dilimizle söylemediğimiz ama içimizde yaşattığımız mefkurelerimiz var.
‘Biz’ kim?
Tabii ‘biz’ deyince zamirin ‘iktidar’a raci olduğu düşünülecek.
Evet, iktidara da raci. Fakat benim zihnimde iktidar muhalefet hepsine raci.
Hangi parti olursa olsun, hangi siyaset olursa olsun.
Kendisine ‘biz’ diyecek durumda olanlar.
Solcular, sağcılar, milliyetçiler, liberaller...
Dindarlar, dinden uzak duranlar.
Tarihi tecrübemiz gösterdi ki -istisnai vakaları tefrik edersek- hiçbir fikir, hiçbir siyaset, isterse adı İslamcılık olsun, kendisi yaptığı zaman yolsuzluğu mühimsemiyor, tenkit etmiyor, takip etmiyor, tecziye etmiyor.
Mühimsememek hafif kaldı.
Yolsuzluğu kutsuyor.
Duysan da söylemeyeceksin.
Kitapta -ya da öğretide- yolsuzluğun suç veya haram veya günah veya yanlış olduğu yazıyor.
Fakat ‘biz’ yaptığımız zaman fiilin mahiyeti değişiyor. Fiil, birdenbire güzelleşiyor.
‘Seyyie’ ‘hasene’ye tebdil oluyor.
Şeytanın amelleri süslemesi böyle bir şey olmalı.
Arada ‘yolsuzluk’ kelimesini yakışıksız, sevimsiz bulanlar yok değil.
Fakat onlar da “Yolsuzluk her devirde yapılıyordu” gibi bir savunma cümlesiyle bir çeşit meşrulaştırma ameliyesi uyguluyorlar.
Öyleyse her ideolojik, politik, dini, sosyal, etnik vs. eğilimin içinde “Biz de yapsak yolsuzluk suçtur, kötülüktür, günahtır, çirkindir” diyebilecek bir topluluk olmalı.
Bunları muhalefetteyken söylemek kolay. Vır vır vır vır, söyler durursun. Hepsi karşılıksız çek.
Kastettiğim, iktidardayken de söyleyebilecek bir topluluk.
Şu anda öyle bir topluluğun şiddetli bir eksikliği içindeyiz.
Evet, mümkünse yolsuzluk hiç yapılmasın.
‘Biz’ de yapmayalım ‘onlar’ veya başkaları da.
Hiç kimse yapmasın. Yapamasın.
Öyle bir düzen kurulsun ki, birisi yapmaya teşebbüs ettiğinde de başı dertten kurtulmasın.
Ama iktidar olmak, siyaseten muvaffak olmak yolsuzluk yapma hak ve imtiyazı sağlıyorsa, o imtiyazı ‘biz’ kullanmayalım.
Yolsuzluk kaçınılmaz olarak ‘biz’i kirletecekse, o zaman iktidar olmayalım, kirlenmeyelim.
Hatta iktidarı istemeyelim.
Niye isteyeceğiz ki? Kirleneceksek.
İktidarı ancak her hal ve şartta yolsuzluk yapmayacağımıza güveniyorsak isteyelim.
Güvenebilir miyiz? Her hangi bir zamanda?
Şu andaki kanaatim: Güvenemeyiz. Güvenecek yerlerimiz aşındı, yalama oldu.
Güvenemiyorsan, iktidarı da isteme.
Her siyasetin içinde böyle bir topluluk bulunsa iyi olur diyorum ama adettir, iktidar müyesser olduğunda evvela o topluluk tasfiye edilir.
Bunun da misalleri çok.
Anlatmaya çalıştığım bakış açısı revaç bulur mu?
Pek ümitli değilim.
Biz paraya ve güce neredeyse uluhiyet izafe ediyoruz.
Dolayısıyla, “Yolsuzluğu biz yapacağımıza başkası yapsın” cümlesinin, içtimai malzemenin şu andaki nitelikleri sebebiyle, “Yolsuzluğu başkası yapacağına biz yapalım” cümlesi karşısında fazla şansı yok.