Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ‘Türkiye Yüzyılı Vizyon Belgesi’ni açıkladığı programın davetli listesi ne kadar da çok tartışıldı!
Ev sahibi istediğini davet eder, istemediğini etmez.
İsteyen gider, istemeyen gitmez.
Uzun zamandır programlara davet edilmeyen bazı gazeteciler bu defa davet edilmiş.
Ne oldu davet edilince? Bir çağ kapanıp yeni bir çağ mı açıldı?
Devletin medyaya bakışında esaslı bir değişiklik mi oldu?
Yook, olmadı. Her şey ‘Yeni Türkiye’ şartlarına uygun bir şekilde devam ediyor.
Ayrıca, varsa bile değişiklik, değişikliği davetli listesinden mi anlayacağız?
Yoksa işlerin bugünden itibaren nasıl icra edildiğine, devletin üslubunda olumlu, toplumsal barışı daha çok gözeten bir farklılığın uygulamaya yansıyıp yansımadığına mı bakmamız gerekiyor?
Ama önemlidir, her türlü yetkiyle mücehhez Cumhurbaşkanı’nın önümüzdeki yüz yıla dair bir ‘vizyon belgesi’ açıklaması.
En azından Ak Parti’nin 2012 yılı sonunda ilan ettiği 2023 hedefleri kadar önemlidir.
Güzeldi 2023 hedefleri.
Gayrisafi hasılayı 2 trilyon dolara çıkarmak, kişi başına milli geliri 25 bin dolara çıkarmak, Türkiye ekonomisini dünyanın en büyük 10 ekonomisi arasına sokmak…
Çok daha özgür, demokratik, şeffaf bir anayasa yapmak.
İmkânsız değildi bu hedefler, gerçekleştirilebilirdi. Ancak olmadı, milli gelirimiz 851 milyar dolarda kaldı, kişi başına milli gelir 12 bin dolardan 9 bin 500 dolara düştü. IMF’nin büyük ekonomiler sıralamasında 23. sıraya indik. 2012’de 17. sıradaymışız.
Mamafih, gerçekleşmeyecek olsa bile bir hedef konulması gereklidir.
Hedefin biraz yüksek tutulması da mantıklıdır.
Yüksek tutarsan daha iyi odaklanırsın, daha çok gayret edersin.
‘Türkiye Yüzyılı Vizyon Belgesi’nde dile getirilen konulara, yaklaşımlara Türkiye’deki siyasi söylem içinde rastlamak mümkün.
Saadet Partisi lideri Temel Karamollaoğlu’nun kongre konuşmasında da “Ekonomiden sanayiye, bilimden sanata, eğitimden kültüre her alanda etkin ve kendi ayakları üzerinde duran bir Türkiye inşa edeceğiz. Vatandaşlarımızın kendisini değerli hissettiği, Şahsiyetli bir dış politika izleyen, Emperyalistlere korku, mazlumlara güven veren “Güçlü bir Türkiye’yi inşa edeceğiz!” şeklinde paragraflar var.
Tabii Karamollaoğlu muhalefette.
20 yıldır iktidarda olan bir siyasetin “20 yıldır dediklerinizi niçin yapmadınız?” sorusuna muhatap olması mümkün.
Muhalefetteyseniz böyle bir soru sorulmaz size.
Bütün vizyon belgesi içinde ‘şefkat’ kelimesi dikkat çekiciydi. Bizim siyasette çok üzerinde durulmaz şefkatin. Devleta ‘baba’ denilir ama kaşları çatıktır çoğu zaman.
“Türkiye Yüzyılı’nda, en önemli devlet yönetim geleneklerimizden şefkati dünyanın tüm mazlum coğrafyalarına da ulaştırmayı hedefliyoruz.”
Aynı şeyin içeriye de şamil olması umulur.
Yeni anayasa vurgusu da önemli.
Ak Parti’nin eski dönemlerinde başlattığı girişimin muhalefetin ayak sürümesi sebebiyle akim kaldığını herkes hatırlar.
“Her şeyiyle milli iradenin ürünü yeni bir Anayasayı ülkemize kazandırmak Türkiye Yüzyılı vizyonumuzun ilk hedeflerinden biridir. Bu yeni Anayasayı; Ülkemizin huzurunu güçlendirecek... Milletimizin refahını yükseltecek... Hukukun üstünlüğünü, çoğulculuğu, adaleti, hakkaniyeti tahkim edecek... Her bir vatandaşımızın özgürlüklerini garanti altına alacak... bir şekilde hazırlayarak hayata geçirmekte kararlıyız.”
Ak Parti’nin iktidara geldiği günlerden beri Türkiye’deki toplumsal, ideolojik, etnik, dini, mezhebi, siyasi bütün kesimlerin hakkının hukukunun bir daha ellerinden alınması mümkün olmayacak bir şekilde tesis edilmesinin çok önemli bir hedef olduğunu değişik mecralarda ben de defalarca ifade etmişimdir.
Gerçekten lüzumlu ve kıymetli.
Böyle bir vaadin peşinden gitmeye değer.
Ama neden Türkiye’de devletin bütün kesimlerin hakkını korumak istediğini hissettiren bir siyasi hava oluşmadı?
Neden kutuplaştık? Karşı kutbun hukuku söz konusu olduğunda neden duyarsızız?
Neden, yeni bir anayasanın herkesin özgürlüklerini teminat altına almak yerine iktidar yetkilerini perçinlemeyi önceleyeceğine dair kuşkular var?
Bu kuşkuların zail olması için vaadlerin tam tersi bir intibaa sebep olan uygulamaların değişmesi gerekiyor.