Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ çok yeni. Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından, uzun ve meşakkatli süreçler sonunda geliştirildi.
Yeni bir makine gibi.
Hangi düğmesine basınca çalışıyor?
Nasıl istop ediyor?
İşleyiş hızını nasıl arttırıyorsun?
Hangi düğmesine basınca yavaşlıyor?
En yüksek performansa nasıl ulaşır?
Arıza yaptığı zaman nasıl düzelteceksin?
Bu gibi soruların cevabını en iyi Cumhurbaşkanı Erdoğan biliyor.
Sistemi tanıma, fonksiyonlarını bilme konusunda Erdoğan’a rakip tanımıyordum.
Şimdi düşünüyorum da, bu bir gaflet.
Devlet Bey de çok iyi biliyor Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ni.
Kullanım kılavuzunu kendisi yazmış gibi biliyor. Hatta, kullanım kılavuzunda yazılı olmayan püf noktalarını da biliyor.
Kritik zamanlarda bir teknisyen gibi devreye giriyor ve sistemin işleyişine müdahale ediyor.
Hatta şunu söyleyebiliriz.
Devlet Bahçeli, yeni sistemin inşasına da iştirak etti.
Evet, sistemi icat eden, gündeme getiren, insanları tartıştıran Cumhurbaşkanı Erdoğan’dır.
Erdoğan, erinde geçinde başaracaktı.
Fakat bir gün, 15 Temmuz saldırılarından kısa bir müddet sonra, Devlet Bey, yeni sistemi masaya koydu.
Yıllar içinde zihinlerin alıştığı, artık beklediği, muhtemelen hayatın akışı içinde husule gelecek bir değişikliğin sezaryenle dünyaya gelmesini sağladı.
Düzenlemenin muhtevası Erdoğan’ın kafasındaydı ama, Bahçeli, iştirakiyle muhtevanın şekillenmesinde rol aldı.
Demek istediğim, Bahçeli hadiseye yakındı.
‘Cumhur İttifakı’nın kapısını açan da Bahçeli’dir.
Cumhur ittifakı olmasaydı, belki sistem ‘hararet’ yapacaktı.
Bu ‘inovasyon’ sayesinde hem MHP büyüdü, hem Erdoğan kendi koyduğu yüzde 50 barajını kolaylıkla aştı.
Erken seçim de MHP’nin önerisiydi. Önerinin Cumhur ittifakına avantaj sağladığını 24 Haziran’da gördük.
Şu halde, Devlet Bey’in de yeni sistemi çalıştırmayı, kullanmayı çok iyi bildiğini kabul etmemiz gerekiyor.
Cumhur ittifakını yeni bir formla önümüzdeki yerel seçime taşıma fikrinin patenti de Bahçeli’ye ait.
Tamam, akla gelmeyecek bir şey değil. Herkes düşünebilir ama, siyaset sahnesinde bunu ilk MHP tarafı telaffuz etti.
Yeni sistemin, kuruluşunun üzerinden 1 yıl bile geçmeden yüzleşeceği bir imtihandı belediye seçimleri.
AK Parti’nin Ankara’da, İstanbul’da veya ikisinde birden belediye seçimini kaybetmesi evet zayıf ihtimaldir. Ama ihtimaldir.
Böyle bir kayıp sistemin canını sıkar.
Devlet Bey, Cumhur İttifakı’nı yerel seçime taşıyarak ‘sistem’i rahatlattı.
İmtihanı kolaylaştırdı.
Evet, AK Parti ile MHP bazı bölgelerde ihtilafa düşebilir. Ama MHP desteğiyle İstanbul ve Ankara’da belediye başkanlıkları kazanılır.
Başka bazı şehirler de kazanılır.
Bahçeli, sisteme yaptığı katkılar karşılığında bir fatura da koymuyor AK Parti’nin önüne.
24 Haziran’dan önce ‘bu ittifakın bir karşılığı olur’ diye düşünmüşüzdür bir çoğumuz.
Böyle şeylerin peşine düşmedi Devlet Bey.
Partisini büyüttü diyebilirsiniz.
Sistemin bir uzantısı, hatta bir parçası oldu diyebilirsiniz.
AK Parti’nin veya Cumhurbaşkanı’nın önüne şöyle şöyle bir liste koydu, şu pazarlığı yaptı, şunları şunları aldı diyemezsiniz.
En azından şu ana kadar...
Bahçeli’nin ‘kader mahkumları’ diye adlandırmayı tercih ettiği mahkumlar için ceza indirimi şeklinde formüle edilen af böyle bir pazarlığın konusu olur mu?
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın hadiseye bakışı net.
Devlet, ancak kendisine karşı işlenen suçları affedebilir. Diğer suçları affetme yetkisi o suçlarının mağdurlarına aittir diyor.
‘Kader mahkumu’ kavramına çok mesafeli duruyor.
Bugünden itibaren siyasetin en önemli gündemi af.
Tartışmanın nasıl cereyan edeceği, iki farklı görüşün birbirlerine yaklaşıp yaklaşmayacağı, görüş ayrılıklarının ‘Cumhur İttifakı’nı etkileyip etkilemeyeceği önümüzdeki günlerde belli olur.
Doğrusu neticeyi merak ediyorum.
Ama kriz kokusu almıyorum.
Anlaşırlar gibime geliyor.