Dönüşsüz bir ayrılıktı. One way ticket. İyi Parti lideri Akşener’in Masa’dan kalktıktan sonra yaptığı ağır ithamlarla yüklü konuşması bu izlenimi vermişti.
Tamam, ‘kumar masası’na gitmeyeceksiniz, ‘noter masası’ dediğiniz masadan da kalktınız.
Bu kime yarayacak?
Cumhur İttifakı’na.
Muhaliflerin dünyasında bir yıkım vardı. Artık seçim Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kazandığı bir önceki seçimin tekrarı gibi bir şey olacaktı. Masa yerli yerindeyken bile zordu kazanmak. Şimdi daha zor.
6’lı Masa’nın bir yıllık performansı parlak sayılmazdı, arka plandaki çalışma gruplarının ürettiği icraata dair metinler dışında.
Medya üzerinden yapılan usturuplu atışmalar krizin sinyallerini veriyordu ama son toplantıya kadar durumu idare ettiler.
Son toplantıda masa çökmüştü; en basmakalıp ifadeyle ‘yapılacak bir şey yok’tu.
Yapılacak bir şey buldular.
Masadan ayrılmanın ağır bir maliyeti olabilirdi.
Bu maliyet ayrılmamanın maliyetinden çok daha fazla olabilirdi.
Partide sevinenler var sevinmeyenler var.
İyi yapmadık diyor bazıları.
Taban da rahatsız. Gidecek yer bakanlar bile var.
Sadece Akşener’e ve İyi Parti’ye değil maliyet, 6’lı Masa’nın diğer bileşenleri de kara kara düşünüyor.
Ticaret diliyle söylersek şirket battı batacak, şirketi kurtarmanın bir yolunu bulmak lazım.
Şirketi kurtarmazsak seçimi kaybederiz, kurtarırsak, yani masayı yeniden toparlarsak neyi kaybederiz?
Nereden patlak vermişti kriz?
Akşener’in Kılıçdaroğlu’nun ‘seçilmeyecek aday’ olduğu düşüncesinden.
Kimdi ‘seçilecek aday?’
İBB Başkanı İmamoğlu ve ABB Başkanı Yavaş.
Peki, İmamoğlu ve Yavaş’ın seçimin kazanılması halinde Cumhurbaşkanı Yardımcısı olacaklarını şimdiden ilan edeceğimizi söylesek döner mi Meral Hanım?
Böyle bir teklifin işe yarayıp yaramayacağını önceden anlamaya mutlaka çalışmışlardır.
Demek ki yarayacağına kanaat getirdiler. Teklifi götürdüler.
Sonunda, Saadet Partisi’nin ev sahipliğinde oldukça hassas, oldukça gergin bir toplantı yapıldı.
İmamoğlu ve Yavaş cumhurbaşkanı yardımcısı olursa, Masa’daki liderler ezilmiş olmaz mıydı?
Ezilmiş demeyelim de biraz geri plana itilmiş diyelim.
‘Müzakere’nin tıkandığı tartışmalı anlar.
Gelecek Partisi lideri Davutoğlu ve Deva Partisi lideri Babacan parti yetkilileriyle görüşme ihtiyacı duyuyor.
Davutoğlu kısa, Babacan uzun konuşmalar yapıyor.
Yine kriz belirtileri.
Yine Masa’dan kalkabilir Meral Hanım.
Krizin yatışmasında Davutoğlu’nun katkısı olduğu anlaşılıyor.
İmamoğlu ve Yavaş’ın Cumhurbaşkanı yardımcılığını formüle eden metin uzlaşma noktasını tayin ediyor.
Ve 6’lı Masa toparlanıyor.
Liderler açıklama için çıkıyorlar.
Çok da mutlu görünmüyorlar.
Akşener’in yüzündeki gerginlik bilhassa dikkat çekiyor.
Hem şiddetli geçen 24 saatin yorgunluğundan hem toplantıdaki gerilimden.
Dönüşsüz görünen ayrılık telafi ediliyor.
Bir gün önceki ayrılık nasıl kolektif bir başarısızlıksa telafisi de kolektif bir başarı sayılabilir.
Bu başarıda 24 saat kesintisiz süren ‘taban baskısı’nın etkisi göz ardı edilemez.
Masa’nın dağıldıktan sonra toparlanması, muhalefet tabanında Kılıçdaroğlu’nun rutin bir şekilde ‘ortak aday’ ilan edilmesinden daha kuvvetli bir etkiye sebep oluyor.
Saadet Partisi binasının önünde toplanan kalabalık, toplantıyı hall ü fasl eden 6 liderden daha mutlu, daha coşkulu görünüyor.
Daha yapılmadan kaybedilmiş bir seçimin atmosferinden kurtulup daha yapılmadan kazanılmış bir seçimin havasına geçiyorlar.
Kazanılmış bir seçim için çok erken.
Seçim yapılmadan kazanılmaz ve kaybedilmez.
Ama ‘Masa’nın toparlanmasıyla seçime bir denge geldiğini söylemek mümkün.
Yani seçim bir önceki seçimden daha çekişmeli geçecek.