Ramazan-ı şerifin gelişine sevinmek bize Rahmetli annemden sirayet etmiş olabilir. Annemin yüzündeki safiyane heyecanı unutmam hiç. Hele Ramazan’ın sonuna doğru “Ramazancığımız gidiyor, bir daha ya nasip” demelerini…
Babam kızar mı bana? Benden hiç mi bir şey öğrenmediniz diye?
Babamın bize anlattıkları, öğrettikleri daha çoktur. Ama Ramazanlarda babam öyle meşgul öyle meşgul ki…
“Mübarek 11 aylar ne çabuk da geçti” diyenlerin söyleyişinde bile Ramazan’a bir muhabbet sezebilirsiniz.
Tamam, sabahtan akşama kadar yemiyorsun, içmiyorsun ne su ne tütün.
İmrenir misin sokakta su içen, yemek yiyen birisine?
İmrenmezsin.
Babam anlatırdı, Tonyalı sırtında bir kütük yayla yolunda. Oruçlu, yaz günü. Suyun başında atıyor kütüğü sırtından. Suyu avuçluyor, yüzüne çarpıyor. Bir daha, bir daha. Suyun lezzetini dudaklarında hissediyor.
Sonra iki avucunu suyla dolduruyor.
“Ey Allahum” diyor, “Ben şimdi habu suyi içsem icerum. Senun haturun için içmeyirum oni. Yarun ahirette habu iyiliğumi unutma.”
O da seviyor Ramazan’ı.
“Sevdali gunlerume, gene geldi Remezan” diye türkü çağıran uşaklar da seviyor.
Ramazan’ın bu kısmı biraz folklorik görünebilir. Ama gerçektir, temizdir.
“Ramazan mübarek günde ağzımı bozma benim!”
Bir de böylesi var. Ağzını tutmakta sıkıntı çeken, asabi arkadaşlar.
Sakız orucu bozar mı?
Denize girmek orucu bozar mı?
Tam sabah ezanı okunuyordu su içtim, ne olacak?
Beyaz iplik siyah iplikten nasıl ayrılıyor? Yani hangi dakikada, hangi saniyede?
Beyaz iplik siyah iplikten ayrılmadan bir dakika sonra yesem bir şey olur mu?
Ne güzel sorular değil mi? Ramazan pidesinin susamı kadar aşina.
Bir şey olmaz. Allahu Te’ala Erhamu’r Rahimin’dir.
İftarımı neyle edeyim? Hurmayla mı, zeytinle mi, suyla mı?
Neyle edersen et. Helal olsun, temiz olsun.
Bir de sakıncalı sorular var.
Gıybet orucu bozar mı?
Haksızlık yapmak, zulmetmek orucu bozar mı?
Rüşvet yemek, rüşvet almak orucu bozar mı?
Yolsuzluk orucu bozar mı?
Bu ikinci soru grubunun hepsinin resmi cevabı, “Bozmaz.”
Ne kadar mahcup ne kadar malul bir cevap.
Bari şöyle olsaydı:
Eğer bozacağından şüpheleniyorsan rüşveti iftardan sonra al! Rüşvetten aldığın parayı da ertesi günün iftarına kadar yeme!
Umre yapsan günah gider, rahat edersin!
Bunları fetva zannedip amel etmeye kalkan çıkmaz inşallah.
Hiçbir konuda fetva vermeye ehil olmadığıma ve vermeyeceğime dair taahhütname imzalayabilirim.
Bunlar sadece şaka.
Ama ciddi şaka.
Amaan! Çok uğraşma, bugün o haramı yer ertesi gün haram onu…
Biz kendimize bakalım. İçimize doğru.
Çok tozlanmış otomobillerin üstü yazı yazmaya müsaittir.
Mahallenin çocukları da bu fırsatı değerlendirir. Tozun koyuluğundan istifade ederek parmaklarıyla arabanın sahibine hitaben yazarlar.
“Beni sil,” “Beni yıka.”
Usta çizer Hasan Aycın bu ikazı insana uyarlamış.
Mahallenin çocukları değil, kalp kendisi yazmış.
Hasan Abi 2015’te Regaip için paylaşmış. Ramazan’ın ilk günü için çok uygun. Bütün günler için uygun.
Ama nasıl yıkayacaksın, kirini inkâr ediyorsan?
Ramazan-ı Şerif Mübarek Olsun.