Rahip Brunson gitti. Adamın suçu var mıydı yok muydu ayrı bir tartışma konusu.
Bizim yargıya göre vardı suçu. Ama 30-40 yıl hapiste yatacak kadar büyük değildi.
Cezası kesildi. Hapiste yattığı günler cezaya mahsup edildi.
Sonrası iyilik güzellik.
Nasıl iyilik güzellik?
Piyasalar, Rahip Brunson’un ABD’ye gitmesinden dolayı mutlu görünüyor.
Bir ara 7 lirayı gören dolar önce 6 liranın altına, ABD Dışişleri Bakanı Pompeo’nun “Yakında Türkiye’ye yönelik yaptırımlarla ilgili bir karar vereceğiz” açıklamasından sonra 5.5 liraya kadar indi.
Neydi o yaptırımlar?
Türkiye’den yapılacak çelik ithalatına vergi koydular. Bir de Rahibin hapiste tutulmasından sorumlu gördükleri İçişleri ve Adalet Bakanlarının ABD’deki -olmayan- malvarlıklarını dondurdular.
Pompeo’nun açıklaması Türkiye lehine yorumlandı. Yaptırımlar muhtemelen kalkacak.
Trump da Türkiye’yle ilgili güzel cümleler kurmaya başladı.
Türkiye’ye yöneldiği varsayılan finansal saldırı durdu.
Krizimizin manipülatif tarafı sakıt oldu.
Yani, bir ay önce krizimizin tırmandığı yerin en az bir basamak altındayız.
Bu ortam ekonomi yönetimine bir hareket alanı sağlıyor.
Ekim ayındayız. Belediye seçimlerine 5 ay kaldı. Bu havanın seçime bile faydası olur.
Şimdi biz bizeyiz.
Devlet doğru adımlar atarsa, vatandaş da şartların gerektirdiği toleransı ve tahammülü gösterirse sorunu atlatırız.
Tolerans ve tahammül ne için gerekiyor?
Bir kısmı enflasyon için.
Ama enflasyon yükseldikçe talep düşer. Talep düşünce fiyatlar düşer. Fiyatlar düşünce enflasyon düşer.
Bu gidişat serbest davranmaya alışmış ekonomiyi biraz daraltır.
Bazıları işini kaybedebilir. Kaybetmese bile daha az işe razı olmak zorunda kalabilir.
Tolerans ve tahammül işte bu muhtemel noksanlıklar için gerekiyor.
Rahibin memleketine dönmesi Trump açısından da iyilik güzellik.
Türkiye demek ki sadece bizim açımızdan değil, uluslararası siyaset açısından da önemli bir ülke.
Baksanıza, Avrupalı siyasetçiler seçim mevsiminde Türkiye aleyhtarlığı yaparak o toplamaya çalıştılar.
Almanya’yla, Hollanda’yla, Belçika’yla az didişmedik.
Trump da, Rahip Brunson sayesinde Türkiye pastasından istifade etme fırsatı buldu.
Malum, 6 Kasım’da ABD’de ara seçim var.
Ara seçimde Senato’daki 100 senatörden 33’ü yenilenecek. 435 kişilik Temsilciler Meclisi’nin ise tamamı.
Senato’da şu anda 51 Cumhuriyetçi, 47 Demokrat, 2 Bağımsız üye var.
Cumhuriyetçiler 2 sandalye kaybederlerse azınlığa düşecekler.
Temsilciler Meclisi’nde aritmetik 235’e 193 Cumhuriyetçiler lehine.
Trump’ın kaybetme ihtimali zayıf ama hiç yok değil.
Brunson mutlaka Trump’ın işine yarar.
Seçim öncesinde, vaktiyle Ecevit’in nasiplendiği ‘paket’ kadar önemli değilse de kendi çapında bir başarı sayılır.
Tabirim mazur görülsün, ‘Papaz’ı bulmak’ Trump için 6 Kasım’ı zafere dönüştürebilir.
Ara Güler’in nasihati
Süleyman Gündüz onu çoğu zaman ‘Ara Bey’ diye anardı. Sabah ekranda gördüm, yine ‘Ara Bey’ diyor.
Kendisinin sevdiği unvan sade ve temiz: Foto muhabiri.
Büyük bir sanatçıydı. İyi bir insandı.
Bir insan için bu sıfatı kullanmakta tereddüt ediyorum ama, Türkiye’nin icat ettiği en büyük ‘marka’lardan biriydi.
Süleyman vesile oldu, birkaç defa sohbetine iştirak etme fırsatı buldum. Hatta bir defasında fotoğrafımı da çekmişti.
Evet, fotoğrafları, sanatı, hatırası miras kaldı.
Bir nasihati vardı. Sadece o nasihati miras kalsa, hepimize yeterdi.
“Hayat, size verilmiş boş bir film rulosu. Her karesini mükemmel bir şekilde doldurmaya çalışın.”
Bu vesileyle, hepimiz bir bakalım, bize verilen film rulosu, ne kadar temiz, ne kadar kirli?
Film rulomuzu neyle doldurduk?