Putin söyledi, haydi sarılalım!

Yusuf Ziya Cömert

Suriye’de Putin, Ruhani ve Cumhurbaşkanı Erdoğan aynı masanın etrafında.

Ya da şöyle diyelim: Rusya, İran ve Türkiye aynı masanın etrafında.

Masanın gündemi ne olursa olsun, hatta isterse masanın hiç gündemi olmasın, son derece önemli bir şeydir bölgedeki üç önemli ülkenin liderinin aynı masanın etrafında olması.

Suriye’yi konuşuyorlar.

Suriye’yi konuşmaya yetkili üç ülke.

Bir dördüncüsü var mıdır? Mutlaka vardır. İşte, ABD, gücü dolayısıyla yetkili ve konuşuyor.

Ama bu masada yok.

Bazen masasız konuşuyor bazen de Avrupalılarla beraber Cenevre’de konuşuyor.

Ankara’daki zirvenin konularından biri Idlib’di.

Suriye rejiminin henüz kontrolü sağlayamadığı, nihai bir saldırının sebep olabileceği sivil kayıplar sebebiyle uluslararası toplumun endişe duyduğu Idlib.

Kim var Idlib’de?

İç savaşın başlangıcında çeşitli adlar altında Esed rejimine direnen, rejimle savaşan silahlı gruplar.

Bir de siviller.

Başka yere gidememişler, Türkiye’ye veya Ürdün’e geçememişler, rejimin saldırılarından kaçıyorlar ve kontrolün rejimde olmadığı Idlib’e sığınmışlar.

Astana inisiyatifinin dili, bu defa, Idlib’deki grupları adlandırma konusunda çok netti.

‘Idlib’deki terörist gruplar.’

Bu, şu anda hemen hemen istikrar bulmuş bir çizgi.

Aynı gruplar, ‘direnişçiler’ diye de adlandırılabilirdi. Ama hadiselerin akışı Türkiye dahil bütün tarafları bu çizgiye getirmiş görünüyor.

Türkiye’nin özel bir duruşu var Idlib’de.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bir sivil katliamı olmaması konusunda hassas.

Rusya, rejimin ‘teröristler’e karşı saldırılarına belli ölçüde izin verileceğini söylüyor.

Burada bir denge muhafaza ediliyor. Fakat o denge, son derece kritik. Bıçak sırtında. Her an bozulabilir.

Zirvedeki en kuvvetli vurgu Suriye’nin toprak bütünlüğüne.

Türkiye, ‘toprak bütünlüğü’ne daima değer verir. Bütün ülkelerin toprak bütünlüğünün Türkiye için özel bir anlamı var.

Belki, iç savaşın başlangıcında, ‘bütünlüğüne önem verdiğimiz’ Suriye başka türlü bir Suriye’ydi.

Bütündü, ama şimdikinden farklıydı. Muhtemelen Baas’sız, Muhaberatsız, Esed’siz.

Şartlar bizi, ‘nasıl olursa olsun, bütün olsun’ noktasına getirdi. Bu, Türkiye için her türlü parçalı seçenekten daha tercihe şayan.

Mesela ABD, Suriye’nin kuzeyinde enlemesine bir ‘parça’ istiyor.

Ankara’daki zirvede bilhassa Ruhani’nin Suriye’ye davetsiz gelen yabancı güçlerin çıkıp gitmesini istemesi Türkiye’nin de çok hoşlanacağı bir çıkıştı.

Kim var Suriye’de davetsiz, yani rejimin davet etmediği?

ABD var.

Davet ettiği kim var?

Rusya ve İran.

Biz?

Suriye’yle sınırımız 900 kilometre.

Sınırda, bir parçası Türkiye tarafında olan PKK’nın uzantısı YPG var. Bu da bizim için tehdit oluşturuyor.

Ayrıca, 3,6 milyon Suriyeli ülkemize hicret etti. Bir o kadarı daha gelebilir.

Bütün bunlar bizim güvenliğimizi çok ilgilendiriyor, yani izah edilebilir sebeplere sahibiz.

Üstelik, ‘davet edilmiş’ ülkelerle birlikte bir inisiyatifin içindeyiz.

Ankara zirvesinde Suriye Anayasası’nın yazılması için oluşturulacak heyet konusunda mutabakat sağlanması önemli bir aşama.

Bu, en azından savaşın bitmesini tahayyül etmeye yardımcı oluyor.

Yahu, günün büyük sürprizi, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in Kur’an okumasıydı. Hem de tam yerinde. Yemen’deki Müslüman savaşıyla ilgili soruyu cevaplandırırken...

Müslüman savaşı. Yani bazı Müslümanların bazı Müslümanları boğazladığı savaş.

“Allah’ın nimetini hatırlayın. Hani siz düşmanlar idiniz de Allah sizin gönüllerinizi birleştirdi ve onun sayesinde kardeş oldunuz.”

Bu ayet “Wa’tesimuu bi hablillahi cemi’an” diye başlıyor.

“Allah’ın ipine sımsıkı sarılın.”

Ekranda İran delegasyonundan birkaç kişinin gülüştüğünü gördüm. Bilmiyorum, belki Türklerden de gülen olmuştur.

‘Güleriz ağlanacak halimize’nin tercümesi bu olmalı.

Müslümanların, Müslüman siyasi liderlerin bir kulağından girip öteki kulağından çıkan ayetleri bir Rus’tan dinlemek varmış nasibimizde...

Hak ediyoruz bunu.

Hemen arkasından S 400!

Çağrışımları çok zengin bu sahnenin.

Herkes muhayyilesini çalıştırsın, ben burada kesiyorum.

Yorum Yap
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Yorumlar (15)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.