Napolyon’u ve Hitler’i mağlup eden ‘General kış’ hala Rusya’nın önemli avantajlarından biri.
Geçmişte istilacı orduları perişan etmiş.
Birkaç ay içinde soğuktan donan koca koca orduların sadece küçük bir bölümü ülkelerine dönebilmiş.
Bugün savaşa doğrudan katılmıyor ‘general kış.’ Katkısı dolaylı, ama çok etkili.
Eğer Avrupa’da yaşıyorsan Rusya’yla ciddi bir polemiğe girdiğinde fena halde üşümeyi göze alman gerekiyor.
Sadece üşümek de değil. Fabrikalarını da Rusya’nın gönderdiği enerjiyle çalıştırıyorsun. Rusya’ya bağımlısın.
O yüzden Donbas ve Luhans’ı tanıdığını ilan eden Putin’e ABD’den gelen kınama ve yaptırım açıklamaları Avrupa’dan gelenlere göre daha sert.
Uzaktan bağırmak daha kolaydır çünkü.
Açıklamanın sert olmasının reel-politikte karşılığı var mı?
Eğer karşında Rusya varsa yok.
Putin ABD’den gelen sert açıklamaların ve yaptırımların etkisini Kırım’ı ve Sivastopol’u ilhak ettiği Obama döneminde tecrübe etti.
Biraz baş ağrısı yapıyor. Ama yatağa düşürmüyor.
Bugün de muhtemelen öyle olacak. Putin bu kez aşılı olduğu için belki başı bile ağrımaz.
Aşılı ne demek?
Finansal yönden eskisine göre daha hazırlıklı demek.
Biden Obama’dan daha sert konuşuyor.
Putin’e ‘dur’ diyor ama durmayınca bir şey yapamıyor.
Putin’in Donbas’ı ve Luhans’ı Ukrayna’dan koparması hangi mikyasta bir ‘yaptırım’la dengelenebilir?
Ukrayna’ya asker indirip Donbas’taki ve Luhans’taki Rus kuvvetlerini tasfiye edebilir misin? Taa Amerika’dan gelip Rusya’nın burnunun dibinde Rusya’yla çatışmaya girer misin?
Ya da Rusya Ukrayna’yı iyice gözüne kestirmişken kalkıp Ukrayna’yı NATO’ya dahil edebilir misin?
Bunları yapmayı göze almıyorsan Putin’in hamlesini karşılayamıyorsun demektir.
Putin’in ulusa sesleniş konuşmasında neredeyse Büyük Petro (ya da Osmanlı adlandırmasıyla Deli Petro) devirlerine kadar gitmesi dikkat çekiciydi.
“Geçmişte Karadeniz kıyıları Türkiye’ye ve Osmanlı’ya karşı mücadele alanı olarak kullanılmıştı, şimdi bu iklimi yok etmek istiyorlar” sözünden nem kapmalı mıyız? Pek anlaşılmıyor. Belki de Rusların milli hafızasına hitap ediyordur.
Lenin’e bile, Ukrayna’ya cumhuriyet statüsü verdiği için çattı.
Ukrayna’ya “Siz devlet falan değildiniz, biz size havadan bir statü verdik” demeye getirdi.
Fakat Sovyetler mirasını reddetmedi.
Putin, Sovyetler’in ideolojisine sempati duymamakla birlikte Sovyetler’in soğuk savaş dönemindeki etkinliğini özlüyor ve o etkinliği restore etmeye çalışıyor.
Bunda şu ana kadar başarılı oldu.
Ukrayna’dan bahsederken zaman zaman bir muhalefet partisi lideri gibi konuşuyordu.
Yolsuzluklar, sanayiin gerilemesi, işsizlik, pahalılık, hepsini saydı döktü.
Belli ki Ukrayna’yı bizde yaygın olan tabirle ‘gönül coğrafyası’ olarak görüyor.
Güçlü olduğun zaman ‘gönül coğrafyan’ hakkında daha pervasız konuşabiliyorsun. ‘Soydaş’larına devlet kurdurtabiliyorsun.
BBC’de gördüm, Rusya bölgede 700 bin kadar Rus asıllı Ukrayna vatandaşına Rusya pasaportu vermiş. Rusya pasaportu demek yarı yarıya Rus vatandaşı demek.
Bu konuşma Putin’in Ukrayna hakkında uzun vadeli planları olduğunu düşündürüyor.
Yani daha uygun şartlarda Rusya yanlısı bir Ukrayna yönetimi.
Ya da Ukrayna üzerinden uzun süreli bir diplomatik çekişme.
Özetlersek, Putin galibiyet serisine devam etti diyebiliriz.
Bu gerginlik bizim için ne anlam ifade ediyor?
Bazı politik ve iktisadi müşkilat.
Arabuluculuk talebimiz reddedilmiş oldu.
Ukrayna’nın toprak bütünlüğü bir kere daha ihlal edildi. Biz bunu istemiyoruz.
Ukrayna ile Rusya arasında bir tercih yapmak zorunda olmayabiliriz. Ama ikisinin arasında kaldık sayılır.
Rusya’dan gelecek turistleri önemsiyoruz. Suriye’deki pozisyonumuzu da önemsiyoruz. Onun için bir denge gözetmemiz gerekiyor.
ABD ile Rusya arasında da kaldık.
Yabancısı olduğumuz bir durum değil, bir süre daha idare edebiliriz.
Petrol fiyatlarının yükselmesi bize daha çok enflasyon olarak yansıyabilir.
Bu kadar müşkilatla geçiştirebilirsek ‘teğet geçti’ diye sevinebiliriz.