Muhalefet lüzumlu bir şey mi? Olsun mu? Memlekete bir faydası var mı?
Olması lazım.
Yanlış yapıldığında ‘bu yanlış’ desin birileri. ‘Doğrusu şu’ desin. İtiraz etsin. Doğru işlerin yapılmasına ön ayak olsun. Medeni ölçüler içinde bunun için mücadele etsin.
Siyasette ise iktidara alternatif olsun. İktidar, muhalefet iktidarı elimizden alabilir diye endişe etsin. Kendisine çeki düzen versin.
Yanlış yapan kaybetsin. Yerine gelen yanlış yaparsa o da kaybetsin. Kaybeden nerede yanlış yapığını anlamaya, yanlışı tekrar etmemeye çalışsın.
Böylece vatandaş daha kaliteli bir vatandaşlık hizmeti alsın.
Millet olarak böyle bir siyaset rejimine ulaşamadık.
Aksine, şiddetli bir muhalefet kıtlığının içine düştük.
Sivil muhalefet yoktu zaten. ‘Sivil’ ve ‘muhalefet’ terimlerinin aralarında bağ kalmadı. Hemen hepsi ‘tatlı su sivilleri’ haline geldi.
Malum, NGO diye bir tabir var. ‘Non-Governmental Organizations.’ Hükümet-Dışı Örgütler.
Tanımları gereği bunlar bağımsızdır. İçinde bulundukları mesleki, kültürel, ideolojik toplumun ya da ülkenin tamamının yararı için örgütlenen gruplardan oluşurlar.
Bazı işleri desteklerler, bazı işleri eleştirirler.
Sonradan bir tabir daha çıktı.
GONGO.
Bunu bilmiyordum. Mehmet Efe’nin ‘Zulüm Bizden’ kitabında gördüm. Meğer dünyada kullanılıyormuş.
Açılımı: Government-Organized Non-Governmental Organizations. Hükümetin Organize Ettiği NGO’lar.
Bizdeki sivil toplumun büyük çoğunluğu GONGO’ya dönüştü.
Doğruya da yanlışa da kafa sallıyorlar.
Böyle mutluyuz. İktidar bizi destekliyor biz iktidarı.
Siyasetteki kıtlık da sivil toplumdaki kadar şiddetli.
Zaten bolluk içinde değildik. Toplumun hislerine, ihtiyaçlarına, dertlerine tercüman olacak, kapsayıcı, akıllı bir siyasi muhalefet odağı yoktu. Bölük pörçük, her biri değişik istikametlere yönelmiş irili ufaklı siyasi birimler vardı. Ücretlilerin maaşlarının açlık sınırının altında kalması gibi, muhalefetin performansı da toplumun muhalefet ihtiyacını açlık sınırının altında bir seviyede karşılıyordu.
Seçimden sonra o parçalı yapılar da sarsıldı, her biri kendi derdine düştü.
Sadece siyasi örgütler yani partiler değil, liderler de kendi derdine düştü.
Hattı müdafaa yoktur, sathı müdafaa vardır, o satıh kendi koltuğumdur.
Muhalefetin toplum için bir ihtiyaç olduğu anlaşılabilir.
İktidar için de bir ihtiyaçtır, ama her iktidar bu ihtiyacı hissetmeyebilir.
Bazı iktidarlar faaliyet alanlarını dikensiz gül bahçesi olarak görmek isterler.
Yaptığımız işe hiç kimse itiraz etmesin.
Neyi istersek alalım, kime istersek verelim. Kimse yanlış yapıyorsun demesin.
İhaleleri, fiyatları toplum görse de kabul etsin görmese de kabul etsin.
Yargı adalet tevzi etmesin, biz nasıl istiyorsak öyle karar versin, adalet biz ne diyorsak o olsun.
Medya da “Görelim iktidar neyler, neylerse güzel eyler” çizgisinde icra-yı faaliyette bulunsun.
Muhalefet mutlaka gerekliyse bulunsun fakat bizimle uyumlu olsun, cemiyetin aklına zararlı düşünceler sokmasın.
Hatta mümkünse muhalefeti de biz organize edelim.
GOPO.
GONGO’dan mülhem. Government-Organized Political Opposition.
Bazı iktidarların ‘ideal devlet’ tarifi buna benzer bir şeydir.
Muhalefetin şu anda içinde bulunduğu hal memleketimizin bu türden bir ‘ideal devlet’e doğru adım adım yaklaştığını düşündürüyor.
Bir toparlanma alameti yok. Vatandaşı bırak kendi taraftarlarını bile muhalefet uykusundan uyandıracak bir fikir, bir hedef, bir vizyon, bir yenilik yok.
Tam bir depresyon hali.
Mahalli seçimlere böyle mi girmeyi düşünüyorlar?
Böyle girerlerse birkaç büyük ve birkaç küçük şehri kaybederler.
Böylece yerel muhalefet de biraz daha küçülür.
Yerli ve milli ‘ideal devlet’e biraz daha yaklaşırız.