Matematiği geç farkettim. Geometride iyiydim. Trigonometriye gelince öğretmen, tanjantların, kotanjantların hangi hesaptan meydana çıktığını anlatamadı. Arkasındaki bağıntıyı bilmeyince ileriye gidemedim.
Aynı sorun cebir dersinde de çıktı. Öğretmen işlemi çözüyor fakat niye öyle olduğunu anlatmıyordu.
Sonradan matematiğin hocaların bize çözdürmeye uğraştığı işlemlerden farklı bir şey olduğunu anladım.
Matematikteki felsefenin işaretlerini gördüm. Fakat geç kalmıştım. Şimdi kim öğretecek bana matematiği. Bulsam öğretecek birini vakit ayırır, ders alırdım.
Çünkü matematik karmaşık sorunları anlamak için çok lüzumlu.
Biz, matematik fakiri bir milletiz.
Sayısız sorunla uğraşıyoruz.
Sorunlar kendi kendilerini çözerse ne ala. Çözemezse bocalıyoruz.
Bazen ‘yekün hattı’nın altına kafamıza göre bir netice yazıyoruz.
Herkesi o neticeye ikna etmeye uğraşıyoruz.
Nereden aklıma geldi matematik?
Suriye’den.
Suriye kaç bilinmeyenli bir denklemdir?
Esad artı İran aç parantez Hizbullah artı Rusya eksi Amerika artı Avrupa, aç parantez PYD, PYD’yi de PKK parantezinin içine al. Çarpı IŞİD. İn aşağı ÖSO. Bazen Nusra ve Ahraru’ş Şam ÖSO parantezinde olsun, bazen olmasın. Türkiye’yi unutma. İnce bir kalemle Katar’ı ekle. Suud ile Emirlikler’i de müsait yerlere koy. Irak’ı çerçeve içine al. Çin’i de Çin alfabesinden bir karakterle denkleme ilave et. İsrail’i en dibe koy. İsrail’in sağ üstüne, Feto’yu temsilen bir ‘F’ harfi yap…
Mimar Sinan’ın, Selimiye’nin kubbesini oturtmak için 13 bilinmeyenli bir denklemi çözdüğü, bunu yaparken toplama, çıkarma, çarpma ve bölmeye ilaveten beşinci bir işlem kullandığı rivayet edilir.
Suriye denkleminin içindeki değişkenlerin sayısı 13’ten de çok.
Bilseydik 5. işlemin ne olduğunu teşebbüs ederdik çözmeye.
Biz galiba Türkiye olarak Suriye denklemindeki ‘bilinmeyenler’in yekününü başlangıçta tespit edemedik.
Üstelik uzun zaman denklemin içine Paralel örgütü dahil etmedik.
‘F’ harfinin denklemde her şeyi berbat eden bir çarpan olarak faaliyet gösterdiğini yeni yeni fark ettik.
Rusya’yla arayı düzelttikten sonra Türkiye’nin Suriye denklemine bakışı değişti.
Hükümetin İran’la da uzlaşma noktasına yaklaştığı söyleniyor. Ama henüz her şey nebula halinde.
ÖSO ne olacak? Hizbullah ne olacak? Rusya ne olacak? Suriye halkının 5 senedir çektiği zulüm ne olacak? Bunları izah eden teşekkül etmiş bir yol haritası yok.
Türkiye tam böyle bir havada Cerablus’taki IŞİD mevzilerini dövmeye başladı.
Bu, herkes açısından izah edilebilir. IŞİD daha yeni Gaziantep’e saldırdı. Ayrıca IŞİD kağıt üzerinde bütün tarafların düşmanı.
Fakat Türkiye bu bombardımanı ÖSO’nun Cerablus’u IŞİD’den kurtarması için yaptı. ÖSO’nun yani Esad’la Rusya’nın savaş halinde olduğu Özgür Suriye Ordusu’nun.
Türkiye eş zamanlı olarak Azez’deki YPG mevzilerini dövüyor.
YPG, ABD’nin öncülüğündeki IŞİD karşıtı koalisyonun bir unsuru demek. Yani Türkiye, ABD’nin ‘tanıdığı’ bir silahlı gücü vuruyor.
Zira bu güç bir terör örgütünün, PKK’nın bir parçası.
Bunlar Türkiye’nin kendi yaklaşımının hala yürürlükte olduğunun göstergesi.
Rusya ve İran’la müzakereler ilerledikçe Türkiye’nin pozisyonu netleşecek, öyle görünüyor.
Evet, ABD Başkan Yardımcısı Biden’la görüşülecek çok şey var. Birinci madde, herhalde FETÖ’dür.
Fakat Türkiye’nin Rusya ve İran’la temasları, Suriye’de yeniden şekillenmeye başlayan politikaları, FETÖ’den daha önemsiz meseleler değil.
Matematikçiler bilinmeyeni fazla olan denklemlerin ‘çözülemez’ olduğunu söylüyor.
Belki de haklıdırlar.
Fakat ben umutsuz değilim.
‘Bilinmeyenler’i öğrendikçe çözülür.