Tarım ve orman bakanlığı taklit-tağşiş yapılan ve sağlığı tehlikeye düşürebilecek gıdalar listesini güncellemiş.
Piyasadaki, insanların sağlığını tehlikeye sokabilecek hileli ürün sayısı 72’ye çıkmış.
Taklit-tağşiş yapıldığı kesinleşmiş ürün sayısı ise 552 olarak tespit edilmiş.
Galiba en çok tağşiş zeytinyağında. Köfteye domuz eti karıştıranlar bile varmış.
Ama kasaplık domuz eti koyun etinden pahalı?
Rivayete göre kırlarda, ormanlarda gruplar halinde gezen yaban domuzlarını yakalayıp kesiyorlarmış.
Böylece ürünlerin maliyetini düşürüyorlarmış.
Yazık domuzlara!
Bu haberler içinde en çok yankı uyandıran, köfteye domuz eti katılması.
Şimdi vatandaş “Allah kahretsin geçen ay Köfteci Yusuf’ta köfte yemiştim” diyenler ve “Hamdolsun ben yememiştim” diyenler olarak ikiye bölündü.
Haklılar.
(Gerçi Köfteci Yusuf açıklama yapmış. Ölçümlerde sorun var, biz köftelere domuz eti katmadık diyormuş.)
Milletimizde kuvvetli bir domuz eti hassasiyeti var.
Normal bu.
Ama benim aklım buradan başka yerlere gitti.
Şöyle ki:
“Hak yemek sol elle yemek kadar dikkat çekmedi bu ülkede” diye bir cümle dolaşıyor internette. Ara sıra görüyorum.
Elhak, doğrudur.
Altında “İsmet Özel” yazıyor.
Bu cümleyi İsmet Özel’le pek ala bağdaştırıyorum.
Ailemizden aldığımız terbiyedir. Evin kapısından sağ ayağımızla çıkarız, kapıdan içeri önce sağdakiler girer, yemeği de sağ elimizle yeriz.
Burada sorun yok.
Ama cümlenin öbür tarafı önemli.
Bu cümleye paralel bir başka cümle kursam uyar mı?
“Hak yemek domuz eti yemek kadar dikkat çekmedi bu ülkede.”
Farkındayım, aynı şey değil. Domuz eti açık bir şekilde yasaklanmış. İnsanlarımız da gerçekten yememeye özen gösteriyor. İyi de yapıyorlar.
Ama mesela, bir adam, bir siyasetçi, bir bürokrat, bir iş adamı, bir sıradan vatandaş…
Oldu ya, haksız bir kazanç elde etti.
Haksız bir ihale aldı, oradan eline para geçti.
“Kazandı” diyemiyorum haksız yere bir parayı almak kazanmak değildir.
Olsa olsa çalmaktır.
Mesela bir arsanın imar durumunu siyasi nüfuzla ya da rüşvetle iyileştirdin ve birdenbire milyonlarca lira cebine girdi.
Bu yolla bir paraya sahip olmak helal midir?
Bu yolla sahip olduğun parayı yemek helal midir?
Ara sıra, bazı siyasilerin cemiyet içinde “Boğazımdan haram lokma geçmedi” diyerek dolaştığını işitiyorum.
İnşallah dedikleri doğrudur.
Ama içimde şüphe var. Kasıtları şöyle bir şey olabilir mi?
O parayı ayrı bir yerde tutuyorum, onunla yiyecek içecek almıyorum.
Böylece benim de çocuklarımın da boğazından haram lokma geçmemiş oluyor.
Afferin lan! İyi düşünmüşsün!
Geleneğinde ‘hile-i şer’iye’ diye bir müessese olan bir cemiyette böyle şeyler bana mümkün görünüyor.
Şu hikâyeyi bana sanatkâr Bekir Develi anlattı:
Eski zamanları pek güzel, bezeyerek anlatan, şiirden ve nükteden behredar olan Hayati İnanç’la birlikte Almanya’daymışlar.
Yemek yemek için bir Türk dönerciyi gözlerine kestirmişler.
İçeri girdiklerinde Hayati Hoca sormuş:
Helal mi?
“Bu helal” demiş dönerci, “Sen cebindeki paranın helal olup olmadığından haber ver.”
Sorumuz şu:
Helal ya da meşru olmayan bir yoldan paraya konmanın ve o parayı yemenin ‘haram’lığıyla domuz etinin haramlığı birbirine akraba olabilir mi?
Mesela birinin haramlığı ötekinden şiddetli midir? Yoksa ikisi aynı mıdır?
Bu konuda fikir yürüten bir ilim adamına rastlamadım.
Bunu benim cahilliğime verin belki vardır fikir yürüten de ben görmemişimdir.
Yine de bu cahilliğimle, lütfen fetva sayılmasın, münferit bir kanaat olarak kabul edilsin, bana, hak yenilerek, adaletsizlikle, torpille, rüşvetle, imar hokkabazlığıyla elde edilmiş bir parayı yemenin haramlığı domuz eti yemenin haramlığından daha şiddetliymiş gibi geliyor.
Yani mükellef bir sofrada parası helal yoldan kazanılmamış halis muhlis koyun eti yemek, parası helal yoldan kazanılmış domuz eti yemekten daha galiz bir fiildir diye düşünüyorum.
Hayır hayır. İkisinden birini tercih etmek zorunda değiliz.
İsteyene helal yoldan kazanılmış koyun eti de var.
Ama isteyene.
Koyun eti ‘haram’ olabilir mi?
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.