Milli dava’ diye bir şey var mıdır?
Niye olmasın? Vardır her halde.
Milleti yüceltmek. Türkler Türk milletini, Araplar Arap milletini, Kürtler Kürt milletini… Dava davadır.
Emek davası? Halkların özgürlüğü davası?
Solcular ‘dava’ kelimesini çok kullanmıyorlar. Ama olur emeğin de özgürlüğün de davası.
‘İslam davası?’ ‘İ’la-yı Kelimetullah?’ Hak, adalet?
Muhakkak.
En azından teorik olarak mümkün.
Teorik olarak mümkünse pratikte de mümkündür.
Var mıdır? Varsa nerededir bu ‘dava’lar?
Kesin bir koordinat verilemiyor. Bazı yerlerde olabileceği rivayet ediliyor.
Tarihte, coğrafyada, mektepte, kütüphanede, kantinde, sokakta, camide, evde, kahvehanede, bakkal dükkanında, mahpushanelerde, kabristanda…
Naylonunu icat etmişler.
Üzerinde etiketi, cebinde kimlik kartı, saçı, başı, tıraşı…
Branşına göre, cüppe lazımsa cüppe, kot lazımsa kot, pos bıyık, badem bıyık, sakal… Her yeri tamam.
Salladığın zaman düzgün sesler çıkarıyor.
Üzerinde ‘organik’ yazıyor.
Seçim zamanında fazla basıyorlar. Köşe, bucak mebzul.
Sanki bütün işportacılar, Eminönü’ndekiler, Mahmutpaşa’dakiler, Laleli’dekiler, İstiklal’dekiler hep bir ağızdan pazarlıyorlar.
Kafiyeli de:
Dava/Bir alana bir bedava…
Dünyada bir tane, ahirette bir tane.
Herkes almış. Fiyatı uygun. Sen de bir tane alabilirsin. Alıp boynuna asıyorsun kolye gibi, mutlu oluyorsun, her yerde tanıyorlar seni, gördükleri yerde okşuyorlar.
Çok okşanınca kaplaman dökülüyor, cıvıyorsun.
Ciddi misin?
Hayır, ciddi değilim. Dava yok!
İçeride, derinde, mahrem yerlerde varsa var; görünürde yok. İşportacının ellerinde tutup salladıkları yerlerde yok.
Mevcudu kalmadı.
Davamız konvertibldı.
Yıllarca getirdiğiniz tekbirler, salavatlar, attığınız sloganlar, “Çağımız buhranda, Kurtuluş İslamda”lar, hepsi dönüştü.
Arsa, bina, gayrı menkul, dolar, euro, riyal, ruble… Dönüştüler ve arkalarına bakmadan gittiler.
İyi araştırırsan Bayazıt Meydanı’nda getirdiğin tekbirin hangi siyasetçinin cebine girdiğini bulabilirsin.
Sultan Ahmet Meydanı’nda tuttuğun pankartın kimin gemisine yelken olduğunu…
Sakarya’da attığın “Tek yol İslam” sloganının hangi arazinin imarını bir emsalden üç buçuk emsale çıkardığını…
Konya’da yediğin copların hangi ihalede kimin işine yaradığını…
Nasıl bölüşüyorlar acaba?
Kim ne kadarını alıyor?
Küçük vilayetlerinkini havuzda mı topluyorlar?
Toplasınlar. “Bu dava hor, bu dava öksüz, bu dava büyük” çünkü.
Affedersiniz, davanın yerini gösterir misiniz? Nereden gidiliyor?
Yok dedim ya…
Hem artık gidilmiyor, geliniyor.
Siyasette yok. İnşaatta yok. Taahhütte yok. İşporta tezgahlarında, AVM önlerinde, parti kapılarında, yok oğlu yok.
Sandıkta yok. Çağırdıkları hiçbir yerde yok.
Kaybettik davayı.
Nasıl yani? Yenildik mi?
Hayır. Mücadele ettiğimiz şeye dönüştük, kaybolduk.
Eğer bulmak istiyorsan ‘dava’yı bu gürültüden çık, uzaklaş.
Dava bunlardan berî, hepsinden uzakta.