Güldür Güldür Show’u bilirsiniz. Başarılı bir komedi programı. Daha çok insan ilişkileri üzerinden güldürüyorlar. Bazen iktidara ince eleştiriler de yapıyorlar.
Geçenlerde Türkiye’de ekonomik bir kriz olmadığını Avrupa’nın ise krizden inim inim inlediğini, Parislilerin, Londralıların kuyruklarda sefil olduğunu anlatan mümtaz haber kanallarını hicvetmişlerdi.
Çok komiktiler.
(Birine ‘komiksin’ demek hakaret sayılabilir. Ama komedyenlere komik demek iltifattır.)
Şimdi memleket gergin, eskisi kadar müsamahakar değiliz. Hele devlet büyüklerimiz hiç değil.
Mizahın birinci vazifesi iktidarı hicvetmektir.
Fakat komedyenler memleket gerçeklerinin bilincinde, fazla hicvedenlerin başına neler geldiğini görüyorlar, hicvin dozunu duruma göre ayarlıyorlar.
Bazen de muhalefeti hicvediyorlar.
Dün böyle bir skeç seyrettim.
Burcu’yla Bilal bir çiftçi karı-kocayı canlandırıyor. Mazot 15 milyona çıkmış, mağdur olmuşlar, ellerine “Mazot oldu 15 milyon ve mağduruz” yazılı birer döviz almışlar, zammı protesto ediyorlar.
Derken yanlarına küçük bir siyasetçi grubu geliyor. Çiftçileri desteklediklerini söylüyorlar, “Arkanızdayız” diyorlar, Bilal, “Bir de önümüze geçseniz” diyor, Burcu’yla Bilal’in arasına girip resim çekiliyorlar, paylaşıyorlar, “Her şey düzelecek” diyorlar.
“Ne zaman düzelecek” diye soruyor Bilal. “Partimiz iktidara gelince” diyor siyasetçi.
Nasıl gelecek iktidara?
İyi gelecek, mis gibi gelecek.
Ama ne yapacaksınız da düşecek mazot?
Ortaklarımızla temaslarımız sürüyor, haftada birkaç defa bir araya geliyoruz.
O kadar, sadra şifa bir cevap yok.
“O kadar da değil” diyebilir muhalif siyasetçiler.
Muhakkak, o kadar da değil. Ama mizahta mübalağa vaciptir.
Mübalağanın içinde bir miktar gerçeklik vardır.
Dün, CHP lideri Kılıçdaroğlu’nun yemek davetinde 6 muhalefet partisinin liderleri ilk defa bir araya geldi.
Görüşme 5,5 saat sürdü.
Yuvarlak bir masada oturdular. Yan yana gelip resim verdiler.
Güçlendirilmiş parlamenter sisteme geçiş konusunda mutabık olduklarını ilan ettiler.
Güçlendirilmiş parlamenter sistem bir seçim vaadi olamayacak kadar uzun vadeli.
Yine de bu 6 partinin Türkiye’yi nasıl yönetmeyi düşündüklerine dair bir bakış açısı sağlıyor.
“Kamu yönetiminde şeffaflık” bilhassa akçeli işlerde gizliliğin kurumlaştırıldığı bir siyasi ortamda önemli mesela.
Keza, “Siyasi etik kanunu” vaadi…
Şu anda mevcudiyetini herkesin bildiği, havasını teneffüs ettiği, iktidar mensuplarının bile kenarda köşede itiraf ettiği ‘yolsuzluk’ hayaletiyle etkin mücadele...
Bunlar için ve daha birçok ıslahat için yoğun bir çalışmayı, çok aşamalı bir yasama sürecini icbar eden parlamenter sistem düzenlemesini beklemek şart değil.
İktidara gelmeyi başarırsanız hemen yapabilirsiniz.
6 muhalefet partisinin bir araya gelmesinin verdiği mesaj toplantıdan sonra açıklanan bildiriyle sınırlı değil.
Dağınık bir görüntüleri vardı. İdeolojik farklılıkları vardı. Her biri farklı siyasetleri, farklı toplum kesimlerini temsil ediyordu.
Uzlaşabilirler miydi?
Türkiye’nin sorunlarını birlikte çözebilirler miydi?
Evet, parlamenter demokratik sistem konusunda mutabıklar.
Ama ekonomik kriz, enflasyon, terörle mücadele, Kürt sorunu ve daha birçok sorun öbeği memleketin önünde duruyor.
Bunları nasıl çözecekler? Nasıl bir iş bölümü yapacaklar?
Her biri uzlaşma gerektiren bu sorun alanlarına henüz girmediler.
Yani Güldür Güldür’cülerin güldürerek sordukları sorunun cevabını henüz vermiş sayılmazlar.
Bunların yanı sıra aday tespiti gibi kriz potansiyeli taşıyan büyük meseleleri kapağı açılmamış olarak kenarda duruyor.
Toplantı gündeminin dışına taşan mesaja gelince…
Bu noksanlıklara rağmen, yan yana verdikleri resim istikbaldeki beraberliklerinin, teşrik-i mesailerinin bir alameti olarak yorumlanabilir.
Yeni bir ittifak hatırası veya bir ‘ittifak öncesi fotoğrafı’ olarak.
Fotoğrafta mümkün olanın hayatta da mümkün olabileceğini düşünebilirsiniz.
Bu, hiç fotoğrafı olmayan bir şeyi tasavvur etmekten daha kolaydır.