Bir savaş sayılmaz gözümüzün önünde cereyan edenler.
İsrail bombalıyor.
Askerleri değil, mevzileri değil, üsleri değil, şehri, Gazze’yi, Han Yunus’u, hastaneleri, camileri, okulları, meskenleri bombalıyor.
Öldürüyor; kadın mı, çocuk mu, ihtiyar mı, hasta mı, kimin öldüğüne bakmadan.
Uzaktan. Elini sıcak sudan soğuk suya sokmadan.
Hamas da derme çatma roketlerle mukabele ediyor.
Güç dengesi İsrail lehine. Sınırsız silah, sınırsız bomba, sınırsız para.
İsrail Bütün hukuk kurallarından muaf, bütün insani değerlerden, hassasiyetlerden muaf.
İnsanlık 19. Yüzyıldan beri ilerleye ilerleye öyle bir noktaya geldi ki İsrail’in hastaneye saklanmış, bir sığınağa sığışmış bir çocuğu, bir çocuğu değil, binlerce çocuğu niçin öldürmek istediğini sormak dünyanın bir tarafında münasebetsizlik sayılabiliyor.
Savaş böyle bir şey olamaz.
Bu bir insan öldürme kampanyası. Bir soykırım.
Nasıl olursa savaş olur?
Yine çok adaletsiz, çok dengesiz, sınırsız silah, sınırsız cephaneye Gazze’nin açıklarında gezen lebalep silah, cephane ve asker dolu neredeyse Gazze kadar büyük gemilere karşılık iki milyonluk bir açık hava hapishanesine sıkıştırılmış insanların arasında ölümle kol kola, koyun koyuna yaşayan bir avuç Filistinli savaşçı… Bu eşitsizliğe rağmen, İsrail askerleri Gazze hududundan içeri girebilirse biraz savaşa benzer.
Korkuyor mu İsrail içeri girmeye?
Korkuyor.
Üç gün önce denediler. 50 metre içeri giremeden bir askerlerini, tanklarını, mühimmatlarını kaybettiler.
İçeri girince Filistinli savaşçılarla göğüs göğüse gelebilirsin. Ölmeye hazır insanlarla göğüs göğüse gelmek tehlikelidir.
Ölümün soğuk eli seni ensenden yakalayabilir.
2014’teki İsrail kara saldırısında İsrail’in beyanına göre 75 Hamas’a göre 180 İsrail askeri ölmüştü.
Bugünlerde girişilecek kara harekâtında daha fazla İsrail askeri ölebilir.
Başka riskler de var.
Savaş büyüsün mü büyümesin mi?
Lübnan Hizbullah’ı savaşa iştirak etsin mi etmesin mi?
İran savaşın bir ucundan tutsun mu tutmasın mı?
Tutmaya istekli değil, öyle anlaşılıyor. Ama savaş bu, kazayla büyüyebilir.
ABD Başkanı Biden Ukrayna’da vekaleten yürüttüğü savaştan sonra, seçim de bu kadar yaklaşmışken kucağında çok kanlı bir Ortadoğu savaşı ister mi istemez mi?
ABD’nin savaşın büyümesi fikrine sıcak bakmadığı anlaşılıyor.
Yaptın savaşı, girdin Gazze’ye, zayiatı da verdin, galip geldin.
Sonra ne olacak?
Çekileceksin.
Sonra, daha önce bahsettiğim med-cezirler yeniden başlayacak.
İsrail saldıracak, Hamas karşılık verecek.
İsrail zaten hiçbir sebep olmaksızın mesela Batı Şeria’da her gün bir ya da birkaç Filistinli öldürüyor.
Bu düzen devam edecek.
Bunun için mi savaşacaksın?
Muhtemelen fazlası var.
Şu anda bölgedeki Yahudi Nüfus Filistinli nüfusla hemen hemen eşit. İkisi de 7 milyon civarında.
Dünyada da İsrail’e göçmek isteyecek Yahudi nüfus kalmadı. Nüfus var ama göçün hızı kesildi, sıfıra yaklaştı.
Bu gidişle bölgede, yani Gazze, Batı Şeria ve İsrail’in toplamında Yahudi nüfus azınlığa düşebilir.
Öyleyse Filistinli nüfusunun eksilmesi lazım.
Öldürmekle eksilmediği ortada.
Göçe zorlamak bir seçenek olabilir.
İşin uzmanları İsrail’in Filistinlileri zorla göç ettirme planı olduğundan söz ediyor.
Gazze’deki Filistinli nüfusu eğitimli, vasıflı bir nüfus.
Batılı ülkeler bu nüfusun kremasını sığınmacı olarak kabul etseler geri kalanıyla baş etmek daha kolay olabilir.
Arap mahfillerinde Mısır’ın son saldırılardan bir süre önce Refah kapısının Mısır tarafını tahliye ettiği bunun da Gazze’deki Filistinliler’in Refah ile Sina arasında bir tampon bölgede iskân edilmesine hazırlık olduğu konuşuluyor.
Tabii ki bu bir insani organizasyon değil. İnsani kılıflı bir etnik temizlik.
Başarabilirler mi?
Başaramasınlar.
Oyunları, planları ummadıkları şekilde aleyhlerine dönsün.
Bölgede adil bir barıştan başka hiçbir duaya ‘âmin’ diyesim yok.
Ama ‘adil’ olacak.
Haklı olana hakkı, suçlu olana cezası verilecek.