İslam Ekonomisi diye bir şey var mı? Sorusunu bu sütunda da zaman zaman sormuş cevabını da vermiştim.
Hatta “İslam Ekonomisi diye bir şey yok” sonucuna da varmıştım.
Yok mu İslam Ekonomisi?
Teoride mümkün, fakat pratikte maalesef yok.
Teoride nasıl mümkün?
29 Haziran 2020 tarihli Karar’da “Niye yok İslam Ekonomisi” başlıklı bir yazı yazmıştım.
Teoride nasıl mümkün olduğuna dair bazı alıntılar yapmıştım. Bilhassa üstat Sezai Karakoç’un “İslam Toplumunun Ekonomik Strüktürü” kitabından.
Birkaç cümle aktarayım.
““İslam, bazı Marksist veya kapitalist ekonomistlerin sandığı gibi sadece ekonomik bir doktrin değildir. Sadece bir inanış da değildir. Bir ekonomi anlayışı, tutumu ve çerçevesi de olan bir dünya görüşü, yaşayış ve medeniyet tarzıdır.”
“Kapitalizmde bir eşyayı, bir tabiat parçasını, bir malı ele geçiren insan, bir nevi o eşyanın, o tabiat parçasının tanrısı olmuştur.”
“Kapitalizmdeki eşyayla insanın durumu, (komünizmde) tersine çevrik olarak aynıdır. Bu kez eşya tanrılaşmış, insan onun kölesi haline getirilmiştir.”
“Müslüman, mülk edinişinde ve ona tasarruf edişinde, daima asıl mülk sahibi hatırlar ve hatırlamak zorundadır.”
“Gereksiz yere kesilen ağaç, masum çocukları öldürmek için mahiyeti değiştirilen uranyum, eziyet edilerek çalıştırılan hayvan, yarın bizden davacı olacaktır ve biz yalnız insanlara yaptığımız zulümlerin değil, hayvanlara ve eşyaya yaptığımız zulümlerin de hesabını vereceğiz.”
Sonra sözü şuraya getirmiştim:
“Kimsenin, dünyada da ahirette de hesap kaygısı taşımadığı, kursağı geniş olanların kemal-i afiyetle deveyi hamuduyla yuttuğu bir cemiyette olabilir mi İslam ekonomisi? Olmaz.
İşte o yüzden, ‘şu anda yok’ İslam ekonomisi.
N. Haydar Naqwi’nin 80’li yıllarda Türkçeye çevrilen ‘Ekonomi ve Ahlak’ı da (İnsan Yayınları) Müslüman bir toplumda, ahlakın ekonomiyi şekillendirmedeki ihmal edilemez rolünü vurgulaması bakımından kıymetliydi.
Bu kitabın ana fikrinden hareketle tekrar vurgulayabiliriz ki, ahlak ortalıkta görünmediği için bir İslam ekonomisi de göremiyoruz.”
Bu konudaki kanaatim değişmedi.
Kuramer’in yayımladığı ‘Para ve Faiz’ kitabını okuyalı birkaç ay oldu. Araya başka kitaplar, başka yazılar girdi. Temas edemedim.
Ama kitabı okurken daha önce kabaca bir kanaate sahip olduğum bazı konularda kitabi bilgiler edinmiş oldum.
Hiç olmazsa bazılarını aktarmak istiyorum.
Kitabın editörlüğünü Prof. Dr. İbrahim M. Turhan yapmış. İçinde Hüseyin Al, Dr. Hakan Şahin, Şevket Kâmil Akar, Prof. Dr. Ömer Karaoğlu gibi kıymetli ilim adamlarının makaleleri var.
İbrahim M. Turhan’ın yazdığı giriş genel olarak iktisat tarihi özel olarak da İslam İktisadı kavramı etrafındaki tartışmaları kapsaması bakımından dikkatle okunmaya değer.
Ayrıca Turhan, İktisadı ve parayı tartışırken bir İslam düşünce tarihi özeti de sunmuş.
Fıkhi ve itikadi mezheplere dair değerlendirmeler, Eş’ari ve Matüridi ekollerinin insana ve bilginin kaynağına nasıl baktıklarına dair analizler bana bu giriş yazısının geliştirilerek bir kitaba dönüşmesinin çok faydalı olacağını düşündürdü.
Prof. Dr. Turhan’ın şu değerlendirmesini İslam Ekonomisi diyebileceğimiz bir doktrininin varlığı ya da yokluğu konusunda sözünü ettiğim yazımda vardığım sonuca yakın buldum:
“İslam iktisatçıları kuramsal boyutu güçlendirme gayretiyle modern iktisada yönelik felsefi itirazlar da içeren eleştirel çalışmalar kaleme almışlardır. Temelde geleneksel fıkıh metinlerinin maslahat ile ilgili bölümlerinde rastlanabilecek hükümlerden hareketle aksiyomatik modeller de öneren bu çalışmaların neredeyse tamamında İslam iktisadının ideal Müslümanlardan oluşacak İslam toplumlarında yaşanabilecek bir model olduğu açık veya örtük olarak varsayılmaktadır.”
İdeal Müslümanlardan oluşan bir toplumda haksızlık yapılmaz, rüşvet olmaz, yetim hakkı yenmez, kimse başkasının malına, ırzına göz dikmez, adam kayırılmaz, Sezai Karakoç’tan aldığım paragrafta belirtildiği gibi, o toplumun bireyleri “Yalnız insanlara yaptığı zulümlerin değil, hayvanlara ve eşyaya yaptıkları zulümlerin de hesabını vereceğinin” bilincinde olur.
Peki, ideal olmayan Müslümanlardan oluşan bir toplum nasıl olur?
Şu anda İslam dünyası denilen dünya nasılsa öyle olur.