Bu kadar çok haber olmasaydı sabahtan akşama kadar, akşamdan sabaha kadar üstümüze yağan, bu kadar çok bilmeseydik; haberleri ayda yılda bir üstü başı toz toprak içinde yorgun bir atlı getirseydi daha mı iyi olurdu diye sorduğum zamanlar olmuştur.
Bilhassa kötü, kara haberler için.
Atından iner, üstünü başını silkeler, bir soluklanır, sonra söylerdi bize geldiği diyarlarda neler olup bittiğini.
İçimiz yanar mıydı, benzimiz sararır mıydı, toplanıp birbirimize sorar mıydık, biz ne yapabiliriz diye?
Sonra el birlik takatimiz neye yetiyorsa yapar mıydık?
Hüsnüzannım vardı eskiye dair, belki yapardık diye ümit ediyordum.
Hüsnüzannım eskidi, yıprandı.
Şu anda bunun cevabını bilmiyorum.
Artık sormuyorum da…
Şimdi internetten yağıyor haberler.
Biliyorsunuz, radyo dalgaları, elektromanyetik sinyaller, televizyon dalgaları yirmi dört saat içimizden geçiyor.
Mutlaka bir etki ediyordur bize. Bilmiyoruz, ölçmüyoruz o etkiyi.
O dalgalara yüklenmiş görüntüler, sesler, bir alıcıda, bir monitörde okunabilir veya izlenebilir hale geldiği zaman ilgilendirmeye başlıyor bizi.
Asgari ücrete zam yapılacakmış. Dolar pahalanmış. Domatese ve mazota zam gelmiş.
Radyo dalgası olarak içimize girip çıkıyordu ama ilgilendirmiyordu bizi. Sese, habere dönüşünce ilgilendirdi.
Gazze’de bir duvarın dibinde ağlayan 6 Filistinli kız çocuğunun fotoğrafı.
Çocuklar benim torunlarımla akran.
Neden ağlıyorlar?
İsrail’in Gazze’ye yaptığı saldırılar sırasında anneleri ve babaları öldürülmüş.
Bu haber ilgilendiriyor mu bizi?
İnsanız. İlgilendirmesi lazım.
Anasız, babasız, kimsesiz, ne yapacak şimdi o 6 kız çocuğu?
Oğlan çocuğu olsalardı da çok fark etmezdi, ne yapacaklar?
Filistinli olmasalardı, başka bir memlekette doğsalardı fark eder miydi?
Dünyanın neresinde olursa olsun, fark etmezdi.
Bu yetimcikler esmer. Ama sarışın da olsalardı ilgilendirirdi.
Ne yapmamız lazım şimdi?
Resmin altına kızgınlık emojisi koymamız lazım, ya da ağlama emojisi.
Emojiyi koymamız için kızmamız ya da ağlamamız gerekir mi?
Yooo, hayır. Sanal olarak ağlamış sayılıyorsun. Ağlama görevi üzerinden sakıt oluyor.
Başka?
Başka bir şey yok.
Peki taraftarı olduğumuz siyasi parti bu hadiseyi ateşli hitaplarla ve ısrarla gündeme getirirse?
Alkışlarız.
Takdir ederiz.
Bak bizim adam ne kadar vicdanlı ne kadar doğru konuştu deriz.
Hatta zoom üzerinden bütün katılımcıların bu konuşmaları ne kadar isabetli bulduklarını anlattığı toplantılar yaparız.
Bizim zoomcularımız dikkatlidir, teenilidir, laflarını güzel ölçer tartarlar. Deveyi iğne deliğinden geçirirler.
Bu saldırılar tatile denk geldiği için mi siyasilerimiz, medyamız, sivil toplumcularımız pek ilgilenmedi?
Çünkü biliyoruz, çok ilgilendikleri günler de oldu.
Bir ihtimal.
Yetkililerimizin İsrail’le arayı düzeltmek istediği bir mevsimde olmamızın da etkisi olabilir.
Çin’in Doğu Türkistanlılara yaptığı eziyetlere, toplama kamplarına da aynı tarifeyi uyguluyoruz.
Konuya ilgimizi büyüklerimizin ilgisine göre ayarlıyoruz.
Dünya kamuoyunda da kayda değer bir alaka yok, mutad olduğu üzre.
Bizim Dışişleri yazılı bir açıklamayla kınamış. İran, Libya ve Yemen de aynı şekilde… Katar ve Mısır ateşkes çağrıları yapmış.
Fransa Gazze’deki gerilimden endişe duyduğunu ve sivil ölümlerini esefle karşıladığını bildirmiş.
Peki sen ne yaptın?
Üzüldüm.
Ama geçer gider o üzüntü. Bütün üzüntüler gibi.
Alışırız.
Böyle böyle ideal insan tipine ulaşacağız!