Gitsin mi Suriyeliler?

Yusuf Ziya Cömert

Suriye güzel bir memleket. Şam, Halep, Humus, Lazkiye, Hama, harika şehirler.

Zengin bir tarihi mirasa sahip. Bunu hem yüzyılları aşarak bugüne ulaşmış mimari eserlere hem Bizans, Emevi, Selçuklu, Osmanlı devirlerinin sağladığı kültürel birikime bakarak görebilirsiniz.

Mirasın tamamını beğenmeyenler olacaktır. Emevi denilince yüzünü buruşturan, Osmanlı deyince canı sıkılan vardır.

Bazıları da oralarda bir süre etkili olmuş Batıniliği beğenmez.

Ama kültür dediğimiz şey bunların toplamından oluşuyor.

Süryaniler, Ermeniler dahil, Arabı, Türkmeni, Kürdü, Ezidisi, Dürzisi hepsi bir arada olduğu zaman, hepsi insan gibi yaşadığı zaman hayatın lezzeti artıyor.

Kuvvetli bir sanayii, sadra şifa bir petrolü, doğalgazı yok Suriye’nin.

Ama zaten kalabalık değiller. Tarımla, ticaretle, biraz desteklenirse turizmle kendi nüfuslarını taşıyabilirler.

Bütün bunlar, normal şartlarda bir Suriyeli’nin Suriyeli olmaktan dolayı mutlu hissetmesine yeter.

Ama normal şartlarda.

Nedir normal şartlar?

Yönetim şeklini, Muhaberat’ı, Baas’ı, despotizmi bir kenara koyuyorum.

Hiç olmazsa iç savaşın olmadığı şartlar.

O şartlar bozulmasa, Suriyeliler, niye çıkıp gelsinler memleketlerinden?

Beşşar’ın babası Hafız Esad devrinde bile gelmiyorlardı, ezayı, cefayı sinelerine çekip yaşıyorlardı ülkelerinde.

İç savaştan önce de gelmiyorlardı.

Ülkelerindeki şartlar normale dönse, kalmazlar burada.

Evet, göçtür. Bir kısmı kalır. Bunun çaresi yok. Ama büyük ekseriyeti döner memleketine.

Ne oldu da bozuldu Suriye’nin düzeni?

Arap Baharı bela gibi döküldü Suriye şehirlerinin üstüne.

Ve yıkıldı Suriye.

Bu felakette Türkiye’nin yanlış politikalarının etkisi olmuş mudur?

Evet, o günlerde Batı’dan esen rüzgara kendimizi kaptırmamızın bir miktar etkisi olmuştur.

Bir şey olacak zannettik, değişecek zannettik, geri kalmayalım dedik, çorbada bizim de tuzumuz bulunsun dedik.

Adamlar tuz-buz etti Suriye’yi.

Bunu iyi göremedik, doğru okuyamadık.

Batı’dan esen rüzgar tersine dönünce biz ayazda kaldık.

***

Bir politikanın yanlış olduğu, çoğu zaman iş işten geçtikten, Basra harap olduktan sonra anlaşılıyor.

Herhalde bugün anlaşılmıştır.

Öyle oldu, böyle oldu, yıkıldı Suriye.

Savaşın şiddetiyle yanmış, yakılmış, perişan olmuş üç milyon 600 küsur bin Suriyeli gelip sığındı Türkiye’ye.

Baştan yanlış yapmıştı ama sonra doğru yaptı devlet.

O mazlum insanlara, insanlığın gereğine uygun olarak kapılarını açtı.

İyi kötü acısını paylaştı, derdine derman olmaya çalıştı.

Kapı açılırken, bilhassa ilk zamanlarda, her şey iyi kontrol edilemedi. Mamafih, karşıdan bakınca göründüğü kadar düzensiz değildi Türkiye’nin Suriyeli sığınmacılarla ilgili uygulamaları.

Ama yeterince düzenli de değildi.

Bir planlama vardı Suriyelilerin Anadolu şehirlerine yerleştirilmesinde.

Ama yeterli takip yoktu.

Üç milyon 600 bin büyük rakam. Bazı ülkelerin bu kadar nüfusu bile yok.

Ufak tefek bir organizasyon değil, hepsi melaike olsa illa ki bir karışıklık çıkar.

Çıkmadı büyük bir sorun.

İstatistikler, Suriyelilerin suça karışma oranını yüzde 0,4 olarak gösteriyor. Yani Türkiye ortalamasının altında.

Aaa! Suriyeliler çok iyiymiş, kalsınlar o zaman, hepsi vatandaşlığa alınsın.

O kadar da uzun boylu değil.

Kalmasınlar.

Ülkelerinde hayat normale dönsün. Barış olsun. Esat’ın veya Esed’in gelenleri yeni bir katliamla karşılamayacağı bir düzen kurulsun.

Gitsinler, kendileri hayata dönsünler. Ülkelerini hayata döndürsünler.

Bunu sağlamak için Türkiye bütün gücünü kullansın, bütün imkanlarını seferber etsin.

Edebilirse, Rusya’yı, İran’ı ikna etsin. Amerika insafa gelsin.

Anketler kötü gösteriyor.

Suriyeliler oy kaybettiriyor.

O zaman yaka paça toplayalım Suriyeliler’i.

Neyin doğru, neyin insani olduğu anketle mi anlaşılır?

Bizim doğrularımız yok mu? İnsanlığa karşı sorumluluğumuz yok mu?

Biz ağaç kovuğundan mı çıktık?

Tekrar ediyorum.

Suriyeli muhacirler meselesini daha doğru, daha disiplinli, daha kontrol edilebilir bir şekle sokmak için tedbirler almak doğrudur.

Ama meseleyi daha içinden çıkılmaz hale getirecek şekilde değil.

Çoğunluk hoşlanmasa da, anketler tersini gösterse de böyle düşünüyorum.

Yorum Yap
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Yorumlar (61)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.